Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı mirasçılar vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Takip alacaklısı .. vekili tarafından borçlu .......hakkında başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte örnek 163 ödeme emri borçluya 11.11.2004 tarihinde tebliğ olunmuş, takip itirazsız kesinleşmiş ve borçlu hakkında haciz işlemleri uygulanmıştır. Takip borçlusunun talebi üzerine icra müdürlüğünce alacaklı asılın nüfus kaydı celbolunmuş ve adı geçen alacaklının takip kesinleştikten sonra 05.01.2005 de vefat ettiği tespit edilmiştir. Takip borçlusu 31.05.2006 tarihindeki talebiyle, alacaklının ölümüyle vekalet ilişkisinin son bulduğunu, bu nedenle alacaklının vefatından sonra yapılan tüm işlemlerin hukuken geçersiz olduğunu, belirterek alacaklının ölümünden sonra yapılan haciz ve muhafaza işlemlerinin iptaliyle mevcut hak ve alacaklarının tarafına iadesini istemiş, İcra Müdürlüğünce takip alacaklısının takipten sonra öldüğü, kanunen alacaklının mirasçılarının veya vekilinin takibe devam etme yetkisi olduğu, varislerinin mecburi dava arkadaşlığı ile tamamının veya tereke temsilcisi ile takibin devam edebileceği .. belirtilerek borçlu istemi 02.06.2006 da reddedilmiştir.
İcra dosyasının incelenmesinde celbolunan nüfus kaydına göre takip alacaklısının 05.01.2005 de vefat ettiği, geriye (sekiz) varisinin kaldığı anlaşılmaktadır. Bunlardan biri hariç diğerleri (01.06.2006 tarihinde) kendilerini takip dosyasında temsilen vekillere ait vakaletnamelerini dosyaya sunmuşlar ve icra müdürlüğünce de adı geçen varisler vekili olarak .....vekilliğinin kabulüne karar verilmiştir.
Borçlu asıl tarafından sözkonusu icra işlemi mahkemeye 15.09.2006 tarihinde şikayete getirilmiş ise de, yargılama sırasında dava önce dosyada temsili sağlanamayan son varis de vekaletnamesini 14.09.2006 tarihinde icra dosyasına göndermiştir. Şu durumda, takibin açılması ve kesinleşmesinden sonra vefat eden alacaklının tüm varisleri takipte kendilerini vekilleri vasıtasıyla temsil ettirmişlerdir.
HUMK.nun 67/1.maddesinde (vekaletnamenin aslını veya örneğini vermeyen vekil dava açamaz ve yargılama ile ilgili hiçbir görev yapamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde zarar umulan hallerde mahkeme, (icra dairesi) vereceği kesin bir süre içinde vekaletnamesini getirmek şartıyla vekilin dava açmasına veya usul işlemleri yapmasına izin verebilir. Bu süre içinde vekaletname verilmez veya aynı süre içinde asıl, yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçe ile mahkemeye bildirmezse dava açılmamış sayılır ve yapılan işlemler hükümsüz kalır) düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda icra işlemlerinin maddede öngörülen (gecikmesinde zarar umulan) hallerden olduğu tartışmasızdır. Borçlar Kanununun 397.maddesi gereğince murisin ölümü anında vekaletin son bulacağı açıklamakla beraber tüm mirasçıların HUMK.nun 67.maddesinde yazılı olan kesin süre kendilerine verilmeden önce tayin ettikleri vekilin takibe katılması sağlanmış ve 67.maddedeki koşul yerine getirilmiş ve eksiklik tamamlanmıştır. O halde, şikayetin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.  
SONUÇ :Alacaklı mirasçılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 25.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.