Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2012/1-1
Karar No: 2012/236

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/1-1 Esas 2012/236 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2012/1-1 E.  ,  2012/236 K.
  • TAPU İPTALİ VE TESCİL
  • MURİS MUVAZAASI
  • HATA İDDİASI
  • BEKLETİCİ MESELE
  • HİLE İDDİASI
  • HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 163
  • HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 224
  • HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 222

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki “Tapu iptali ve tescil ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy Asliye 4.Hukuk Mahkemesinin davanın reddine  dair verilen 18.3.2010 gün ve 2008/ 52-2010/97 sayılı kararının incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 6.12.2010 gün ve 8199-12944 sayılı ilamı ile;

("... Dava, tapu iptal, tescil ve tenkis isteklerine ilişkindir.

Davacı, çekişme konusu taşınmazların miras bırakan tarafından mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalılara temlik edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.

Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; davacı 25.12. 2009 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmiş, 28.12.2009 tarihli dilekçesi ile de, 01.09.2009 tarihli "Sulh Protokolü" başlıklı belgedeki edimler arasında fahiş fark olup, değerlerin de karşı tarafın beyan ettiği değerlerde olmadığını, karşı tarafın beyanına kandığını, feragat beyanının ve taraflar arasındaki Sulh Sözleşmesinin hile nedeniyle geçersizliğine karar verilmesini istemiş, Mahkemece davacının sulh sözleşmesi ve feragat dilekçesinin tanzimi sırasında hataya düşürüldüğünü ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Nevarki, temyiz dilekçesine ekli olarak sunulan belgelerden davacı tarafından davanın reddine ilişkin olarak verilen karardan sonra 21.05.2010 tarihinde Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/239 E. Sayılı dava dosyası ile sulh sözleşmesinin iptali istemiyle dava açıldığı görülmektedir. Anılan davanın eldeki dava sonucu etkiyeceği kuşkusuzdur.

Hal böyle olunca, Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/239 E. sayılı dava dosyasının sonucunun beklenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi için karar bozulmalıdır.

Davacının bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir...”)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ  EDEN  : Davacı vekili                          

                             HUKUK GENEL KURULU KARARI 

      Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istemine ilişkindir.

Davacı vekili, davacı ikinci eşin miras bırakanı tarafından, önceki eşten olan davalı çocuklarına yapılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak yapıldığı iddiası ile tapu iptali ve tescil,olmazsa tenkis isteği ile eldeki davayı açmıştır.

Yargılama sırasında davalılar vekili 16.11.2009 tarihli dilekçesinde ve akabinde 9.12.2009 günlü celsede;  davacı ile sulh sözleşmesi yaptıklarını bildirerek, 1.9.2009 tarihli “Sulh Protokolü” başlıklı belgeyi ve buna dayalı olarak düzenlenen 25.12.2009 tarihli feragat dilekçesini mahkemeye ibraz etmiştir.

Mahkemece her iki belgeye karşı davacının beyanının alınması için isticvap davetiyesi gönderilmiştir.

Davacı asil, 29.12.2009 günlü celsede, mahkemeye sunduğu 28.12.2009 tarihli dilekçesini tekrarladığını, dosyaya konulmuş harici sulh ve buna dayalı feragatinin olmadığını, davaya devam edeceğini bildirmiştir.

Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 28.12.2009 havale tarihli dilekçede de, sulh sözleşmesinin ve buna dayalı olarak düzenlenen feragat dilekçesinin müvekkili davacının gerçek iradesini yansıtmadığı, sulh konusunda aldatıldığı, yanıltıldığı, edimler arasında fahiş fark olduğu ileri sürülmüştür.

Bu nedenle, öncelikle uyuşmazlığa ilişkin usul hükümlerinin irdelenmesinde yarar vardır:

 Bilindiği üzere, 4.2.2011 tarihinde yayımlanarak 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)"nun:

 163. maddesinde:

 “Yargılama sırasında, davaya ilişkin bir ön sorun ortaya çıkarsa, ilgili taraf, bunu dilekçe vermek suretiyle yahut duruşma sırasında sözlü olarak ileri sürebilir.”

164.maddesinde ise:

 “(1) Hâkim, taraflardan birinin ileri sürdüğü ön sorunu incelemeye değer bulursa, belirleyeceği süre içinde, varsa delilleriyle birlikte cevabını bildirmesi için diğer tarafa tefhim veya tebliğ eder.      

(2) Ön sorun hakkında iki taraf arasında uyuşmazlık varsa, hâkim gerekirse tarafları davet edip dinledikten sonra kararını verir.    

(3) Hâkim, ön sorun hakkındaki kararını taraflara tefhim veya tebliğ eder.” 

hükümlerine yer verilmek suretiyle “ön sorun” kurumu düzenlenmiştir.

Mülga 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HUMK)"nun:

222.maddesinde:

“Tahkikat esnasında davaya müteallik bir mesele hakkında tahkikat hakiminden karar almak isteyen taraf bunu tetkikata mahsus celsede şifahen veya celse haricinde iki nüsha olarak vereceği arzuhal ile talep eder.”

Yine aynı Kanunun 223/2.maddesinde:

 “Hadise hakkında iki taraf ihtilaf halinde ise tahkikat hakimi kararını evrak üzerine veya kendilerini davet ve ifadelerini istima ettikten sonra verir. Kanunen şekli mahsus tayin edilmiş olan ahval müstesnadır.”

224.maddede ise , “Kaide olarak tahkikat hakimi hadise hakkında bir celsede iki tarafı istima ve delailini tetkik ve kararını ita eder. İktizasına göre delillerin diğer celsede ikame ve tetkikine de karar verebilir.”

Şeklindeki hükümlerle de “hadise” müessesesi düzenlenmiştir.

Anılan bu maddeler ile,  devam eden bir davada ibraz edilen ve davanın sonucuna etkili olacak bir belgenin hata ve hileye dayalı olarak düzenlendiği iddiasının aynı dava içerisinde mülga 1086 sayılı HUMK hükümlerine göre hadise, yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK hükümlerine göre de ön sorun olarak incelenmesi, öngörülmüştür.

Aksine bir yaklaşımla, dava devam ederken, böyle bir iddia ile ilgili olarak ve bu belgelere dayanılarak başka bir mahkemede dava açılabileceğinin kabulü ise, asıl davanın görüldüğü mahkemenin yetkisinin sınırlandırılması anlamına gelir ki, bu kabul şekli hem usule hem de yargılamaya hakim ilkelere aykırı olacaktır.

Öte yandan, davanın devamı sırasında bir hata-hile iddiasında bulunulmayıp da, karar kesinleştikten sonra böyle bir iddia ileri sürülürse bu iddianın ayrı bir davanın konusunu oluşturacağında ise hiç kuşku bulunmamaktadır.

Somut olayda, yargılama sırasında davalı tarafça ibraz edilen davacının sulh ve buna bağlı feragat beyanına ilişkin belgelere karşılık, davacı hata ve hile ile alındığı savunmasını getirmiştir.

Davacının hata iddiası ile ilgili olarak, mahkemece taraf delilleri toplanarak inceleme yapılması yerinde olup; esasen bu konuda Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında bu konuda bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır.

Uyuşmazlık, davacının hile iddiasının, mahkemece iddianın genişletilmesi olarak nitelendirilerek araştırılmamasının yerinde olup olmadığı noktasındadır.

Hemen belirtmekte yarar vardır ki, Özel Dairece, bozma ilamında her ne kadar hile iddiası ile ilgili olarak davacı tarafından hükümden sonra açıldığı anlaşılan Kadıköy Asliye 2.Hukuk Mahkemesinin 2010/239 Esas sayılı dosyasının sonucunun beklenilmesi gereğine işaret edilmişse de, bu bozma nedenine katılmak olanaklı değildir. Zira, yukarıda da açıklandığı üzere hile iddiası eldeki dosyada ön sorun (hadise) olarak ele alınıp incelenebileceğinden, anılan dosyanın beklenmesine gerek bulunmamaktadır.

Öte yandan, davanın devamı sırasında dayanılan bir belge ya da sözleşmenin geçersizliği her zaman ileri sürülebileceğine ve davacı taraf ta, 28.12.2009 havaleli dilekçesinde hem hata hem de hile iddiasını ileri sürdüğüne göre, artık davacı yönünden iddianın genişletilmesinden bahsedilemeyeceği gibi  buradaki iddia dava dilekçesinde ileri sürülen iddia olmayıp, davanın devamı sırasında ortaya çıktığı iddia edilen olayla (hata-hile) ilgili olduğundan iddianın genişletilmesinden de söz edilemez.

Hal böyle olunca, mahkemece, iddianın genişletildiğinden bahisle, hile iddiasının incelenmemesi doğru olmadığı gibi, Özel Dairenin 2010/239 Esaslı dava sonucu beklenmesine işaret eden bozma nedeni de yerinde değildir.

Mahkemece yapılacak iş; hile iddiasını da ön sorun (hadise) olarak ele alıp, eldeki dava içinde çözümlemek olmalıdır.

O halde, yerel mahkemece açıklanan tüm bu hususlar göz ardı edilerek, iddianın genişletildiğinden bahisle hile iddiasının incelenmemiş ve bu kararda direnilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup; kararın, yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle bozulması gerekir.

 S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 21.3.2012 gününde, oybirliği ile karar verildi.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi