Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 16.06.2009 gün ve 2008/47 E. 2009/303 K. sayılı kararın incelenmesi davalılardan U.. Ş. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 26.05.2010 gün ve 2009/10294 E. 2010/6411 K. sayılı ilamı ile;
“...Davacılar vekili, müvekkillerince dava dışı K.. Ltd.Şti’nden satın alınan evin bedeline karşılık olmak üzere davalılardan H... D.. tarafından keşide edilen hamiline yazılı 01.07.2007 tarihli 100.000 YTL bedelli, arkasında müvekkiline ait cirolar bulunan çekin teslim edildiğini, ancak sonrasında çekin karşılıksız çıkması üzerine arkasına karşılıksız kaşesi vurdurulmaksızın, dava dışı şirketçe bu çekin davalı H.. D..’yi temsilen T.. D..’ye teslim edilmiş ise de, davalı H.. D..tarafından çekin düzenleme tarihi 25.02.2007 olarak değiştirilerek diğer davalı U.. Ş..’e teslim edildiğini ve bu davalının da çeke dayalı olarak müvekkilleri aleyhine takip yaptığını oysa çekin ciro silsilesinde bozukluk bulunduğunu ve müvekkillerinin davalı U.. Ş.."i tanımadıklarını belirterek çek nedeniyle davalılara borçlu olmadıklarının tespitine ve %40 oranında tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı U.. Ş.. vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davalı U.. Ş.. tarafından takibe konu edilen çekin daha önce diğer davalı H.. D.. tarafından keşide edildikten sonra keşide tarihinin değiştirilerek ve davacılara iade yapılmaksızın U.. Ş..’e teslimi sonucu ciro silsilesinin bozulduğundan bahisle davacı yanca kanıtlanan davanın kabulüne, çek nedeniyle davacıların davalılara borçlu olmadıklarının tespitine, davanın davacılar lehine sonuçlanmış bulunması ve davalı U.. Ş..’in icra takibinde haksız ve kötüniyetli olduğunun ispatlandığı gerekçesiyle takibe konu tutarın %40’ına tekabül eden 42.042 TL tazminatın davalı U.. Ş..’den tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı Uğur Şen vekilince temyiz edilmiştir.
Davaya konu edilen 25.12.2007 keşide tarihli çekin süresi içinde bankaya ibraz edildiği arka yüzündeki kaşeden anlaşılmaktadır.
Ciro silsilesinde bozukluk olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, çekin arka yüzündeki kayıtlardan ciro silsilesinde kopukluk olmadığı görülmektedir.
Bu durum karşısında davacı iddiasının çekteki ciro kayıtlarına göre değerlendirilmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen ve başka kayıt ve belgelere dayanılarak davanın kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılardan U.. Ş. vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalılardan U. Ş.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 21.03.2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, davacıların cirantası oldukları çek nedeniyle ciranta sıfatıyla borçlu olmadıklarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davaya konu çekteki ciro silsilesinin bozuk olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, Yüksek 19.Hukuk Dairesince davacıların beyaz cirosu ile tedavül gören çekte ciro zincirinin bozulmadığı gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Davaya konu hamiline düzenlenmiş çekte ciro zincirinin bozulduğu gerekçesi yerinde olmadığından bu konudaki Yüksek Özel Daire ve çoğunluk görüşüne katılıyoruz. Ancak, TTK"nun 730. maddesi yollamasıyla çekler hakkında da uygulanması mümkün TTK"nun 660. maddesine göre "Bir poliçe metni tahrif edildiği takdirde, değiştirmeden sonra poliçe üzerine imza koymuş olan kimseler değişmiş metin gereğince ve ondan önce imzasını koymuş olanlar ise eski metin gereğince sorumlu olurlar".
Somut olayda davaya konu çekin düzenleme tarihi 01.07.2007 iken keşideci tarafından çizilerek 25.12.2007 olarak değiştirilmiş ve bu değişiklik paraf edilmiştir. Dosyaya sunulan ve karşı çıkılmayan fotokopilerde davacıların cirosu bulunan poliçenin düzenleme tarihi 01.07.2007 olarak gözükmektedir. Yine dosyada mevcut zimmet defteri örneğine göre çek 10.07.2007 tarihinde muhatap banka tarafından keşideciye gönderilmiş ve keşideci adına soyadı aynı olan kişi tarafından teslim alınmıştır. Bu nedenle davalı hamil tarafından muhatap bankaya ibraz tarihi gözetildiğinde yasal ibraz süresinin geçtiği anlaşılmakla TTK"nun 660 ve 724. maddelerine göre davacı cirantalara karşı müracaat haklarının kullanılması mümkün olmadığından çekin davacıların cirosundan sonra keşideciye iadesi ile düzenleme tarihinde değişiklik yapılıp yapılmadığının araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmıyoruz.