Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2011/4-830
Karar No: 2012/233
Karar Tarihi: 21.03.2012

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/4-830 Esas 2012/233 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2011/4-830 E.  ,  2012/233 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Afşin 2.Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 07.04.2011
    NUMARASI : 2010/114 E-2011/450 K.

    Taraflar arasındaki "Tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Afşin 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.06.2008 gün ve 2003/696 E-2008/301 K. sayılı kararın incelenmesi, taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 27.10.2009 gün ve 2008/14309 E-2009/12048 K. sayılı ilamı ile;
    ("…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2-Davalıların diğer temyiz itirazına gelince; dava, davalının haksız işgali sırasında davacı taşınmazına verilen zarar ile bu işgalin önlenmesi amacıyla açılan davalar nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesini istemiştir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, taraflarca temyiz olunmuştur.
    Davacı, ihale yoluyla satın aldığı taşınmazı terk etmeyen ve yaptıkları değişikliklerle taşınmaza zarar veren davalılardan, taşınmazın eski haline getirilmesi bedeli ile davalıların taşınmazdan çıkartılması amacıyla açtığı davalar yüzünden harcadığı ulaşım bedelinin ve davalıların bu taşınmaz nedeni ile kendisine yönelttiği tehdit eylemlerinden dolayı yaşadığı üzüntülerin giderilmesi amacıyla maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
    Davalılar ise, kendi taşınmazlarında değişiklik yaptıklarını, haksız eylemde bulunmadıklarını ileri sürerek istemin reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
    Yerel mahkemece, davacının satın aldığı taşınmazda meydana gelen zarar ile daha önce davacı tarafından açılan davaların duruşmaları nedeniyle harcanan yol giderlerinin ne kadar olduğunu bilirkişiye ayrı ayrı hesaplatmış; taşınmazda meydana gelen zarar nedeniyle 3.750,00 YTL, ulaşım gideri olarak da 3.000,00 YTL’nin davalılardan alınmasına karar verilmiş; davalıların ceza mahkemesinde beraet ettikleri gerekçesiyle manevi tazminat istemi reddedilmiştir.
    Davacının başka davaların duruşmalarını izlemek amacıyla yaptığı harcamaların bu dava içersinde ayrı bir zarar kalemi olarak istemesine yasal olanak bulunmamaktadır.
    Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, başka davaların duruşmaları nedeniyle harcanan yol giderlerine yönelik istemin reddedilmemiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    3-Davacı 37 parsel sayılı taşınmazı satın aldığına göre eski hale getirme giderinin de bu parsel üzerinde gerçekleşen zarar miktarı ile sınırlı olarak hesaplanması gerekir. Dava konusu olmayan 46 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki değişiklik nedeniyle oluşan zarardan da davalıların sorumlu tutulmuş olması doğru olmadığından karar bu nedenle de bozulmalıdır…")
    gerekçesi ile karar yukarıda ikinci ve üçüncü bentlerde gösterilen nedenlerle davalılar yararına bozulmuş ve davacının tüm, davalıların öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda kısmen direnilmiştir.

    TEMYİZ EDENLER : Davacı vekili ve Davalılar vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, davacının, ihale yoluyla satın aldığı taşınmazı terk etmeyen davalıların haksız işgal sırasında verdikleri zarar ile bu işgalin önlenmesi amacıyla davacı tarafından açılan davalar nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
    Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Yerel Mahkemece, maddi tazminat talebi kısmen kabul edilmiş, manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir.
    Davacı vekili ile davalılar vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel mahkemece, Özel Daire bozma ilamının, davacının, başka davaların duruşmalarını izlemek amacıyla yaptığı harcamalara yönelik talebinin reddedilmesi gerektiğine ilişkin iki numaralı bendine uyulmuş; eski hale getirme giderinin davacı tarafından satın alınan ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde gerçekleşen zarar miktarı ile sınırlı olarak hesaplanması gerektiğine ilişkin üç numaralı bendine ise direnilmiştir.
    Hükmü temyize davacı vekili ile davalılar vekili getirmiştir.
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, bozma öncesi verilen karar ile direnme kararının başlığında davalılardan Yemliha Tüten’in isminin yanında “Mirasçıları” açıklaması yapıldığı ancak mirasçılarının tespiti ve davaya dahil edilmesi konusunda, mahkemece herhangi bir işlem yapılmadığı anlaşılmakla, taraf teşkili hususu ön sorun olarak nitelendirilmiş ve öncelikle bu konunun çözümü yoluna gidilmiştir:
    Uyuşmazlığın niteliği gereği, öncelikle gerçek kişilerin taraf ehliyeti konusunda açıklama yapılmasında fayda vardır:
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 50. maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun 8 ve 28. maddelerine göre, her gerçek kişi, yaşadığı sürece taraf ehliyetine sahiptir ve taraf ehliyeti, çocuğun sağ olarak bütünüyle doğduğu anda başlar, ölümle sona erer. Bu nedenle, ölmüş kişinin taraf ehliyeti yoktur.
    Dava tarihinden önce ölmüş olan kişiye karşı dava açılamaz ve açılmış olan bir dava, o kişinin mirasçılarına tebligat yapılmak suretiyle, mirasçılara karşı sürdürülemeyeceği gibi, dava tarihinden önce ölmüş olan kişi adına da dava açılamaz.
    Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur (4721 sayılı TMK m.28/1).
    Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Ölen tarafın mirasçılarına karşı veya onun mirasçıları tarafından davaya devam edilip edilmeyeceğini tespit için, bir ayrım yapmak gerekir (KURU, Baki, Prof. Dr.; ARSLAN, Ramazan, Prof., Dr.; YILMAZ, Ejder, Prof.,Dr.; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22. Baskı, Ankara 2011, s. 221).
    Yalnız öleni ilgilendiren, yani mirasçılarına geçmeyen haklara ilişkin davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalır; bu davalara ölen tarafın mirasçılarına karşı (veya mirasçıları tarafından) devam edilmesine imkan yoktur.
    Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen, yani mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu davalara, ölen tarafın mirasçılarına karşı (veya mirasçılar tarafından) devam edilir. Mirasçıları da ilgilendiren davalar, ölen tarafın mirasçılarına geçen alacakları, hakları ve mallarına (4721 sayılı TMK m. 599) ilişkin davalardır. Bunlar malvarlığı haklarına ilişkin davalardırBu halde, ölen tarafın mirasçıları, davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip ederler:
    Dava devam ederken davacı ölürse, davacının mirasçıları, davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip edebilirler.
    Ölen taraf davalı ise, davacı, davayı davalının mirasçılarının hepsine karşı birlikte devam ettirebilir; sadece mirasçıların bazılarına tebligat yaptırarak onlara karşı davayı yürütme olanağı yoktur (davalı tarafta mecburi dava arkadaşlığı).
    Bir davada, tarafların, taraf ehliyetine sahip olmaları dava şartlarındandır (6100 sayılı HMK m. 114, 1/d).
    Bu nedenle, davanın taraflarından birinin taraf ehliyetine sahip olmadığı mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilir ve dava esasa girilmeden (mesmu olmadığından) reddedilir.
    Somut olaya gelince:
    Eldeki davada, davalılardan Y.. T.. vekili, duruşmada alınan beyanında davanın reddini talep ettikten sonra müvekkilinin öldüğüne ilişkin Yerel Mahkeme’ye herhangi bir bilgi vermediği gibi, dava dosyasının kapsamında da, bu davalının ölmüş olduğuna dair herhangi bir kayıt ya da belgeye rastlanılmamıştır.
    Ancak buna rağmen, mahkemenin, bozmaya konu ilk karar başlığında, davalı Y.. T..’in isminin yanına “(Mirasçıları)” ibaresi yazılmış, bunun dışında mirasçılarının kimler olduğu, davaya katılıp katılmadıkları konusunda herhangi bir açıklama yapılmamış; dosyada rastlanılan D.. T.., F.. D.., E.. K.., V.. P.., A.. T.. T.. isimli kişilere ait vekaletnamelerin dosya içinde bulunma nedeni, bu kişiler ölen davalının mirasçıları ise buna ilişkin işlemler tespit edilememiş, direnme kararında da bu uygulamaya devam edilmiştir.
    Bu haliyle davalı Y.. T..’in vefat edip etmediği, etmiş ise tarihi ve mirasçılarının kimler olduğu, davada taraf olarak yer alıp almadıkları, dosyada vekaletnameleri bulunan D.. T.., F.. D.., E.. K.., V.. P.., A.. T.. T.. isimli kişilerin bu davalının mirasçısı olup olmadığı, bu kişiler adı geçen davalının mirasçısı ise başkaca mirasçısı bulunup bulunmadığı, dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.
    Tüm bu eksikler nedeniyle sağlıklı bir temyiz incelemesi yapılması olanaklı değildir.
    Şu durumda mahkemece yapılacak iş; davalılardan Y.. T..’in nüfus kaydının celbi ile ölüp ölmediğinin tespiti; ölmüş ise öncelikle ölüm tarihinin belirlenmesi; veraset ilamının dosya içine alınması, dosyada vekaletnameleri bulunan D.. T.., F.. D.., E.. K.., V.. P.., A.. T.. T.. isimli kişilerin adı geçen davalının mirasçısı olup olmadığının ve başkaca mirasçısı bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulup, varsa ve kendilerini vekille temsil ettirmişlerse vekaletnamelerinin ibrazının sağlanması, vekille temsil edilmeyenler mevcutsa bunlara da direnme kararının ve temyiz dilekçelerinin tebliği ile bu eksiklerin tamamlanmasını takiben dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmesi olmalıdır.
    O halde; anılan işlemler yapılıp, eksikler giderildikten sonra temyiz incelemesine gönderilmek üzere dosyanın mahalline geri çevrilmesi gerekir.
    S O N U Ç : Yukarıda açıklanan şekilde işlem yapılıp, eksiklikler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay’a yeniden gönderilmesi için, dosyanın Yerel Mahkemeye, GERİ ÇEVRİLMESİNE, 21.03.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

     

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi