(...26/11/1999 tarih ve 588 sayılı Konut Edindirme Yardımı Hesaplarının Tasfiyesine Dair Kanun Hükmünde Kararname’nin 4’üncü maddesi ile yürürlükten kaldırılan, 3320 sayılı Memurlar ve İşçiler İle Bunların Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkında Kanun’un 4/b maddesi “b) Yardıma müstehak işçilerin, konut edindirme yardımı, işverenlerce tahakkuk ettirilerek Sosyal Sigortalar Kurumuna yatırılır. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin ödenmesine ilişkin hükümleri dairesinde Kurumca tahsil edilen miktar, tahsilatın yapıldığı ayı takip eden bir ay zarfında topluca Türkiye Emlak Kredi Bankasında Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı adına açılacak “İşçiler ve Emeklileri Konut Edindirme Yardımı Hesabına”na yatırılır.” düzenlemesini; 8. maddesi ise “İşveren tarafından Sosyal Sigortalar Kurumuna zamanında ödenmeyen konut edindirme yardımları, resen veya ilgililerin başvurusu üzerine Sosyal Sigortalar Kurumunca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde tahsil olunur.” hükmünü öngörmüşken; 588 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yi yürürlükten kaldıran 22.05.2007 tarih, 5664 sayılı Yasayla, konut edindirme yardımı hak sahiplerine ödeme yapılması konusundaki yöntem belirlenmiştir.
Konut edindirme yardımı yapılmasını öngören hukuki ilişkinin borçlusu işveren olup; hesapta biriken yardım tutarı ve getirisinin dağıtımıyla, hesabın tasfiyesinden sorumlu kuruluş ise, E. Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Anonim Şirketi’dir. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, borç ilişkisinden doğan edimi ifayla yükümlü olan, kendisinden edimin ifası istenen kişi konumunda bulunmamakta; yardımların tahsil ve ilgili hesaba aktarılması konusuyla görevli bulunmaktadır. Kuruma verilen görev ve yetki, müteselsil borçluluğu gerektirir bir düzenlemeden kaynaklanmamaktadır. Kurumun, kanundan kaynaklanan tahsil yükümlülüğü gereğince işverenden tahsil ettiği tutarı, bankadaki hesaba yatırma görevi mevcut olup; bu görevin yerine getirilmemesi halinde, Kurum sebepsiz zenginleşen konumunda tahsil edilen miktar bakımından hukuken sorumlu olacaktır. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bu yükümlülükten doğan sorumluluğunun sınırları belirlenirken, 5664 sayılı Yasanın 3. maddesinin ikinci bendindeki, “Bu süre içinde hak sahiplerine ilişkin listelerin bildirilmemesi, mükerrer veya yanlış bildirilmesi halinde hak sahiplerine karşı sorumluluk ilgili kurum veya kuruluşlara aittir.” Düzenlemesi ile aynı Yasanın 4. maddesinin beşinci bendinde yer alan “Konut edindirme yardımı hesaplarını tahakkuk ettirmek ve Türkiye E. Bankası Anonim Şirketine devretmekle yükümlü kurum ve kuruluşlar nezdinde bulunan ve Türkiye E. Bankası Anonim Şirketine aktarılmamış olan hak sahiplerine ilişkin konut edindirme yardımı tutarlarının tamamı, fer"ilerinin tahsili beklenilmeksizin, Hazine Müsteşarlığının Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki 410 numaralı hesabına aktarılır. Bu kişilere ait konut edindirme yardımı tutarları gecikme zamları ile birlikte, ilgili kurumlarca tahsil edilmesini müteakip tahsilatın yapıldığı tarihi izleyen ayın sonuna kadar Hazine Müsteşarlığının Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki 410 numaralı hesabına aktarılır. (Ek cümle: 08.12.2009 - 5939 S.K./1. mad) Bu fıkra uyarınca ana para ve fer"ilerinin ayrımı yapılmaksızın 410 numaralı hesaba aktarılan tutarlar bütçeye gelir kaydedilir.” Düzenlemesi de gözetilerek; davalı Kurumca listelerin bildirilip bildirilmediği konusu açıklığa kavuşturulmalı; liste bildirilmiş ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunun Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Anonim Şirketi’ne karşı olacağı; Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tahsilat yapmasına karşın listeleri bildirmediği ve tahsil edilen tutarı ilgili hesaba yatırmadığı belirlenirse, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunun, tahsil edip bankadaki hesaba aktarmadığı primler oranında haksahibine karşı gerçekleşeceği gözetilmelidir.
E. Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Anonim Şirketi’nin haksahiplerini belirleme ve alacakları ödeme konusundaki sorumluluğu ile konuya ilişkin yöntem ise, 5664 sayılı Yasayla ayrıntılı olarak düzenlemeye tabi tutulmuş olup, bu davalının sorumluluğunun anılan Yasanın hükümlerinin öngördüğü prosedür çerçevesinde irdelenip belirlenmesi gereği bulunmaktadır.
Sıralanan maddi ve hukuki olgular karşısında; konut edindirme yardımının asıl borçlusu olan işverenler tarafından tahakkuk ve ilgili makama ödeme işleminin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği yönü üzerinde durulmaksızın; davalıların bildirimi veya tahsilatı gerçekleştirilmiş yardım tutarını hak sahibine ödememek biçiminde sorumluluk gerektirir konumlarının bulunup bulunmadığı yönü yasal düzenlemeler çerçevesinde araştırılmaksızın; bilirkişi tarafından yapılan soyut hesaplamaya dayalı tespitten hareketle, müteselsil sorumlulukları bulunmayan davalılardan teselsül hükümlerine dayalı olarak tahsile karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDENLER: 1-Davalı SGK Başkanlığı vekili
2-E. Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklı A.Ş.vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, konut edindirme yardımı ve nemasından kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalılar vekillerinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını, davalılar vekilleri temyize getirmiştir.
İşin esasına girilmeden önce, davacı tarafından konut edindirme yardımı ve nemasından kaynaklanan alacağın tamamı dava dilekçesinde belirtilmeksizin açılan 100,00 TL"lik kısmi davada bilirkişi tarafından davacının alacağının toplamının 516,61 TL olarak belirlenmesi ve mahkemece fazlaya ilişkin talep hakkı saklı tutularak 100,00 TL’ye hükmedilmesi karşısında, davacı vekilince temyiz edilmeyen direnme kararının davalı vekili tarafından 5219 sayılı Kanunla değişik HUMK’nun 427. maddesi uyarınca miktar itibariyle temyizinin mümkün bulunup bulunmadığı ön sorun olarak tartışılmıştır.
Bilindiği üzere, kanun koyucu, belirli düşüncelerle, miktar veya değeri belirli bir tutarın altında kalan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararların kesin olduğunu, dolayısıyla temyizinin olanaklı bulunmadığını hükme bağlamıştır (6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun madde 427).
Hemen belirtmelidir ki, konut edindirme yardımı ve nemasından kaynaklanan alacak davalarına ilişkin uyuşmazlıklar içerisinde özel bir tespit hükmü niteliğinde olan yorum kararını da barındırmakta ve sorumluluğun tespiti de söz konusu olmaktadır.
Şu durum karşısında bu tür uyuşmazlıkların temyiz incelemelerinde, HUMK’nun 427. maddesinde belirtilen miktar itibariyle kesinlik sınırının gözetilmemesi gerekir; dolayısıyla, bu davaların miktar ve değerine bakılmaksızın temyizi olanaklıdır.
Nitekim, aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.04.2006 gün ve 2006/9-188 E.-2006/190 K. ve 17.09.2008 gün ve 2008/9-518 E.-2008/540 K. sayılı ilamlarında da kabul edilmiştir.
Bu nedenle temyize konu direnme kararının, hükmedilen miktara bakılmaksızın temyiz incelemesinin yapılmasına, ikinci görüşmede, oyçokluğuyla karar verilmiş; ön sorun böylece aşılmakla işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
II- İşin esasının incelenmesinde;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde davalılardan Emlak Konut Gayrımenkul Yat.Ort.A.Ş. ye iadesine, 22.02.2012 gününde yapılan ön sorun yönünden ikinci görüşmede oyçokluğu, işin esası yönünden yapılan ilk görüşmede oybirliği ile karar verildi.