Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/1970
Karar No: 2019/10584
Karar Tarihi: 13.11.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2017/1970 Esas 2019/10584 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2017/1970 E.  ,  2019/10584 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya olarak incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalı borçlu ... aleyhine takip yaptıklarını, takibin semeresiz kaldığını, dava konusu taşınmazdaki hissesini 23.10.2014 tarihinde davalı ...’a devrettiğini belirterek, bu tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı borçlu ..., davacının alacaklı olduğu kambiyo takibinin dayanağı olan çeklerin keşide tarihlerinin 04/11/2014, 14/11/2014 ve 21/11/2014 olduğunu, davacının iptalini talep ettiği tasarrufun tarihinin ise 23/10/2014 olduğunu, davacının takibe konu borcun doğumundan önce yapılmış olan bir tasarrufun iptalini talep ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ..., tapu devrinin geçerliliğinin satın aldığı taşınmazdaki kiracıları tahliye etmesine ya da kiracılarla yeni sözleşme yapmasına bağlı olmadığını, başkalarının bunlara karışma hak ve yetkisi olmadığını, davacının kendisiyle ilgili tüm iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, yapılan yargılama sonucu toplanan delillere göre, iptali istenilen tasarrufun 23.10.2014 tarihinde devrinin yapıldığı, takibin ise bu tarihten 4 ay sonra başlatıldığı, davalıların davacı alacaklıyı zarara uğratma hususu ispatlanmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    Bu davalarda amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.
    Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    Somut olayda, davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemiştir.
    Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının ... İcra Müdürlüğünün 2015/59 sayılı takip dosyasındaki 04.11.2014, 14.11.2014 ve 21.11.2014 tarihli çeklere dayandığı, borçlu hakkındaki takiplerin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, 20.05.2015 tarihli haciz tutanağının İİK’nun 105. maddesi kapsamında aciz belgesi niteliğinde olduğu ve davanın İİK 284. maddesinde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır. Dava dayanağı olan çeklerin tarihleri 23.10.2014 tarihinde gerçekleşen tasarruf tarihinden sonra ise de, ticari hayatta çek vadeli ödeme aracı olarak kullanılmaktadır. Nitekim davacı alacaklı borcun önceden doğduğuna ilişkin olarak 31.07.2014 tarihli faturalar sunmuş, bu faturalara davalı borçlu tarafından itiraz edilmemiştir. Bu halde borcun tasarruf tarihinden önce doğduğunun kabulü gerekir. Somut olayda, davacı ...’ın dava dışı borçlu ... Beton İnş. Şti.ne vermiş olduğu akaryakıt karşılığı kestiği 31.07.2014 tarihli faturaya karşılık borçlu ... tarafından keşide edilen çekleri ciro yolu ile aldığı, çeklerin üzerindeki tarihin tasarruf tarihinden sonra olmasına karşılık aralarındaki ticari ilişkinin ispatı niteliğindeki faturanın tarihinin tasarruftan önce olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi hatalıdır.
    Ayrıca dava konusu taşınmazın tapuda 57.000,00 TL‘ye satıldığı ve üzerinde 150.000,00 TL ipotek olmasına rağmen bilirkişi taşınmazın ½ hissesinin satış tarihindeki gerçek değerini 526.374,99 TL olarak belirlemiştir. İki değer arasında önemli bir oransızlık mevcut olup, satış İİK’nun 278/3-2 maddesi gereğince iptale tabidir.
    Öte yandan, davacı tanığı olarak dinlenen ...’nin borçlunun babası ile amca çocuğu olduğu, davalı ...’u ise halasının torunu olması nedeni ile tanıdığını, borçlunun evi davalı ...’a satmasına rağmen oturmaya devam ettiği, ...’un annesinin ...’in babasının halası, yani akraba olduklarını, satışın evrak üzerinde yapıldığını duyduğunu belirtmiştir. Bu durumda davalı üçüncü kişi ...’un borçlunun mali durumunu ve alacaklılarını ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu anlaşıldığından, tasarrufun İİK’nun 280/1. maddesi gereğince de iptal edilmesi gerekir.
    Mahkemece tüm bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacıya geri verilmesine, 13/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi