Taraflar arasındaki "işçilik alacakları" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana 4. İş Mahkemesi"nce davanın kabulüne dair verilen 13.10.2011 gün ve 2010/686 E. 2011/716 K. sayılı kararın incelenmesi davalılardan Sağlık Bakanlığı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi"nin 06.04.2012 gün ve 2012/1962 E. 2012/6570 K. sayılı ilamı ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılardan Sağlık Bakanlığı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağından oluşan işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece, davalılardan B. T.İnşaat Temizlik Tekstil Özel Güvenlik Sistemleri Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’ne 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca tebligat yapıldığının kabulü ile yapılan yargılama sonunda direnme kararı verilmiş, direnme kararı davalı Sağlık Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında, davalı şirkete direnme kararının usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği hususu ön sorun olarak incelenmiştir.
Somut uyuşmazlığın incelenmesinde, davacı vekili tarafından davalı B.T.İnşaat Temizlik Tekstil Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin dava dilekçesinde bildirilen adresine çıkarılan ve dava dilekçesi ile duruşma gününü içeren tebligatın; “işyeri sahibi cezaevinde olduğundan” açıklaması ile bila tebliğ iade edildiği, davalı şirketin ünvanı B. T. İnşaat Temizlik Tekstil Özel Güvenlik Sistemleri Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi olarak düzeltilerek, yeni ünvan ile aynı adrese ikinci kez çıkarılan tebligatın ise bu kez; “adresten taşınmış” şerhi ile bila tebliğ iade edildiği, dosya içerisinde bu iki tebligat dışında dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğine ilişkin evrak bulunmadığı ancak, mahkemece, dava dilekçesinin usulen tebliğ edilmiş gibi işlem yapılarak, bundan sonraki tebligatların, 7201 sayılı Kanun"un 35. maddesi uyarınca, yine aynı adrese yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, tebligat; bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak kanun ve yönetmelikte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun konuya ilişkin ve “Hükmi Şahıslara ve Ticarethanelere Tebligat” başlıklı 12. maddesinde:
“Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır.
Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.”
“Hükmi Şahısların Memur Ve Müstahdemlerine Tebligat” başlıklı 13. maddesinde:
“Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mûtat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.” hükümleri yer almaktadır.
Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca, ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz olup, üçüncü şahıslar ile olan ilişkilerinde ortaklardan oluşan mümessil-organ veya dışarıdan tayin edilen sair mümessiller tarafından temsil olunduklarından, ticaret şirketlerinde tebligatın şirketlerin “salâhiyetli mümessillerine” yapılması icap eder. Salâhiyetli mümessiller ibaresiyle evvela şirketleri kanunen temsile yetkili organlar ve bu organlar adına hareket edenler kastedilmiştir.
Görülmektedir ki, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12. ve 13. maddelerinde tüzel kişilere tebligatın yapılma usulü açıklanmış; tebligatın, bunların tabi oldukları kanunlara ve statülerine göre belirlenecek yetkili temsilcilerine, eğer tüzel kişinin yetkili temsilcisi yoksa veya evrakı bizzat alamayacak bir halde ise; görev itibariyle temsilciden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi bu işle görevlendirilmiş bir kişiye, o da yoksa tüzel kişinin o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine, yapılacağı öngörülmüştür. Eğer, tebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmamış ve sıralı kişilere yapılmışsa, bunun nedenlerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması gereğine de işaret edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2007 gün ve 2007/12-200 E. 2007/187 K., 30.12.2009 gün ve 2009/12-563 E. 2009/600 K. ile 13.05.2009 gün ve 2009/12-184 E. 2009/187 K. sayılı ilamlarında da aynı husus vurgulanmıştır.
Öte yandan, yine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.” hükmü yer almaktadır. 6099 sayılı Kanun"la; bu maddenin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkra ile de “Bilinen son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır” düzenlemesi getirilmiştir.
Ayrıca 7201 sayılı Kanun’un “Adres değiştirmenin bildirilmesi mecburiyeti” başlıklı 35. maddesinin, direnme kararının tebliğ edildiği tarihte yürürlükte bulunan şekline göre;
“Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.
(Değişik fıkra: 11/1/2011-6099/9 md.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.
(Değişik: 19/3/2003-4829/11 md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.
(Ek : 6/6/1985 - 3220/12 md.; Değişik fıkra: 11/1/2011-6099/9 md.) Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır.
(Ek fıkra: 11/1/2011-6099/9 md.) Daha önce yurt dışındaki adresine tebligat yapılmış Türk vatandaşı, yurt dışı adresini değiştirir ve bunu tebliğ çıkaran mercie bildirmez, adres kayıt sisteminden de yerleşim yeri adresi tespit edilemezse, bu kişinin yurt dışında daha önce tebligat yapılan adresine Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğunca 25/a maddesine göre gönderilen bildirimin adrese ulaştığının belgelendiği tarihten itibaren otuz gün sonra tebligat yapılmış sayılır.”
Maddenin 11.01.2011 gün ve 6099 sayılı Kanun’un 9 maddesi ile değişik dördüncü fıkrasında yer alan düzenleme, tarafların kendi iradeleri ile adreslerini bildirmelerine hukuki bir sonuç ve değer vermekte, yargının süratlenmesini amaçlanmaktadır. Buna göre, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğinde olan ve 1982 Anayasası’nın 135"inci maddesinde sayılan meslek kuruluşlarına, ticaret sicilleri ile esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerin değişmesi ve adresin bu kurum ve kuruluşlara bildirilmemesi halinde de aynı hükmün uygulanacağı, diğer bir ifade ile daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adresin varlığı söz konusu ise, bu adreslerdeki değişiklikler hakkında da, 7201 sayılı Kanun’un 35. maddesi hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, davalı tacir olup, basiretli bir tacir gibi davranmak zorundadır. Kendisi ile ilgili sicile adres değişikliğini bildirmekle mükelleftir.
Maddenin bu açık düzenlemesi ve gerekçesi karşısında somut olay incelendiğinde, davalı şirkete dava dilekçesi ve duruşma günü tebliği 7201 sayılı Kanun’un 12 ve 13. maddelerine uygun olmadığından, davalıya aynı adreste yapılan tebligatların, 7201 sayılı Kanun"un 35/1-3 maddelerine uygun olduğundan sözetmek mümkün değildir.
Bu durumda, anılan Kanun"un 11.01.2011 tarih ve 6099 sayılı Kanun"un 9. maddesi ile değişik 35/4. maddesi uyarınca; davalı tüzel kişinin ancak ticaret sicilinde gösterilen adresinde 7201 sayılı Kanun’un 35. maddesine göre yapılacak bir tebliğ işlemi usulüne uygun olabilecektir.
Ne var ki, dosyada, davalının ticaret sicil kaydının araştırılmadığı görülmektedir.
Bu durumda mahkemece öncelikle, tüzel kişilik olan davalının ünvan değişikliği yapıp yapmadığı, yapmış ise gerek önceki gerekse yeni ünvanı ile ticaret sicilinde kayıtlı bulunan adresinin ne olduğu, adres değişikliği bulunup bulunmadığı ile değişiklik varsa tarihi tespit edilmeli, direnme kararının tebliğ edildiği tarih öncesinde davalının ticari ünvanı ve adresinin değiştiğinin tespit edilmesi halinde, ticaret sicili tarafından bildirilen yeni adrese yeni ünvanı ile 7201 sayılı Kanun uyarınca yöntemince tebligat yapılmalı, direnme kararının tebliğ tarihinden önce ünvan ve adres değişikliği bulunmadığının tespiti halinde ise dosya temyiz incelemesi için aynen iade edilmelidir.
O halde, belirtilen eksiklikler giderilerek ve gönderme formunu imzalayan hakimce son kontrolü de sağlanarak temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay’a gönderilmesi için, dosyanın Yerel Mahkemeye geri çevrilmesi gerekmiştir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklandığı üzere işlem yapılarak, anılan eksikler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi için Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmek üzere dosyanın Yerel Mahkemeye GERİ ÇEVRİLMESİNE, 27.11.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.