12. Hukuk Dairesi 2012/17965 E. , 2012/35464 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
İİK. nun 106-144. maddelerinde paraya çevirme ile ilgili hükümler yer almış olup, aynı kanunun 129/2. maddesine göre de satış bedelinin 2. satışta kıymetin %40 ile rüçhanlı alacakları, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını karşılaması zorunlu kılınmıştır. Bu durumda satış bedelinin, tüm icra masraflarını değil, paraya çevirme ve paylaştırma giderlerini geçmesi gerektiğinin hüküm altına alındığı görülmekte, satış talebinden ihale tarihine kadarki paraya çevirme ve paylaştırma giderlerinin hesaplamada dikkate alınması gerekmektedir. Satışı istenen taşınmazın kıymetinin takdiri hakkındaki İİK. nun 128.maddesi paraya çevirme başlığını taşıyan III. bölümde bulunmaktadır. Bu nedenle taşınmazın kıymetinin belirlenmesi için yapılan keşif ve bilirkişi masraflarının da tıpkı ilan giderleri gibi paraya çevirme masrafı olarak kabulü gerekir.
Birden fazla taşınmazın aynı ilanla satışa çıkarılması halinde, toplam paraya çevirme giderinden satışı yapılan her taşınmaza isabet eden miktar oranlama suretiyle tespit edilerek, ayrıca müstakil harcamalar var ise bedele eklenerek oluşacak sonuca göre İİK.nun 129. maddesindeki koşullara uygun şekilde satışın gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin belirlenmesi gerekir.
Somut olayda, 460,00 TL kıymet taktir gideri, 207,00 TL tebligat gideri ve 3634,00 TL ilan gideri, 215 TL satış harcı olmak üzere toplam 4.516,00 TL satış masrafı yapılmış olup aynı ilan ile beş ayrı taşınmazın satışa çıkarıldığı anlaşılmıştır. Dört taşınmaz 2.ihale günü satılmış olup 1692 ada 5 parsel sayılı taşınmazın satış bedeli 24.000,00 TL"nin, 58.235,00 TL"lik tahmini değerin % 40"ı olan 23.294,00 TL rakamına satış için sarfedilen masraftan bu taşınmaza isabet eden kısmın eklenmesiyle oluşan miktarı karşılamadığı, 1692 ada 8 parsel sayılı taşınmazın satış bedeli 30.000,00 TL"nin, 73.625,00 TL"lik tahmini değerin % 40"ı olan 29.450,00 TL rakamına satış için sarfedilen masraftan bu taşınmaza isabet eden kısmın eklenmesiyle oluşan miktarı karşılamadığı, yine 1692 ada 9 parsel sayılı taşınmazın satış bedeli 29.000,00 TL"nin, 70.490,00 TL"lik tahmini değerin % 40"ı olan 28.196,00 TL rakamına satış için sarfedilen masraftan bu taşınmaza isabet eden kısmın eklenmesiyle oluşan miktarı karşılamadığı anlaşılmıştır. O halde mahkemece, İİK."nun 129/2.maddesi gereğince bu husus re’sen gözetilerek 1692 ada 5 parsel, 1692 ada 8 parsel ve 1692 ada 9 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Ayrıca 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun bilinen adrese tebligat düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat muhatabın bilinen son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasanın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.
Aynı Kanunu"nun 11.01.2011 tarih ve 6099 Sayılı Kanun"un 5.maddesi ile değişik 21/2. maddesine göre ise; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanunun 11.01.2011 tarih ve 6099 Sayılı Kanun"un 6.maddesi ile değişik 23/8. maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebliğ evrakı üzerine yazılması zorunludur.
Diğer taraftan, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 11.01.2011 tarih ve 6099 Sayılı Kanun"un 9. maddesi ile değişik 35/2. maddesinde ise “Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır” hükmü öngörülmüştür.
Somut olayda, Çubuk İcra Müdürlüğü"nün 2007/282 Esas sayılı dosyasında, borçlu Abdulmecit Han"ın "Cemal Gürsel Cad. No: 107/9 Cebeci Altındağ ..." adresine çıkartılan ödeme emri 22.02.2007 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bilahare 12.02.2007 tarihinde yapılan kıymet takdirine ilişkin rapor ise borçluya “ Kızılbey Sok. Tiritoğlu İş Hanı 2. Kat No: 33 Ulus ...” adresinde tebliğ edilmiş, 16.04.2010 tarihinde yapılan kıymet takdir raporu hakkında itiraz üzerine verilen karar ve mahkemece temin edilen bilirkişi raporu borçlunun ödeme emri tebliğ edilen "Cemal Gürsel Cad. No: 107/9 Cebeci Altındağ ..." adresine gönderilmiş, bu tebligatın bila tebliğ iade edilmesi üzerine aynı adrese 23.06.2011 tarihinde Tebligat Kanun"un 35. maddesine göre tebliğ edilmiş ve satış ilanı da borçluya aynı adreste 06.09.2011 tarihinde Tebligat Kanunun 35. maddesine göre tebliğ edilmiştir.
Satış ilanının borçluya tebliğ edildiği tarih itibari ile 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 10, 21 ve 35. maddelerinde değişiklik yapan 6099 Sayılı Kanun yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Bu durumda, ödeme emri tebliğinden sonra borçluya 12.02.2007 tarihinde yapılan kıymet takdirine ilişkin raporun tebliğ edildiği adres borçlunun bilinen son adresi olduğundan daha sonraki tebligatların borçluya ödeme emri tebliğ edilen adrese çıkarılması ve bila tebliğ iade edilmesi üzerine bu adrese tebligat yapılması Tebligat Kanunu"nun 10. maddesine aykırı olduğu gibi icra müdürlüğünce borçlunun adres kayıt sisteminde adresinin bulunup bulunmadığı belirlenerek varsa bu adrese 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 11.01.2011 tarih ve 6099 Sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 21/2. maddesi uyarınca satış ilanının tebliğ edilmesi, bu mümkün değil ise 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 11.01.2011 tarih ve 6099 Sayılı Yasanın 9.maddesi ile değişik 35/2. maddesi uyarınca tebliğ işleminin yapılması gerekirdi. İcra müdürlüğünce yukarıda belirtilen araştırma yapılmadan doğrudan 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 35. maddesi gereğince tebligat yapılması anılan yasa hükümlerine aykırıdır.
İİK.nun 127. maddesi gereğince, taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir.
Diğer yandan; İhalenin feshi davasında verilen kararın HMK"nun 27 ve 303. maddeleri gereğince kendisi yönünden kesin hüküm oluşturması için ihale alıcısının davaya dahil edilmemesi isabetsizdir.
O halde mahkemece, dava konusu 1692 ada 5 parsel, 1692 ada 8 parsel ve 1692 ada 9 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin ihalenin tahmini değerin % 40"ı ve satış için sarfedilen masraflar toplamını karşılamaması ve borçluya satış ilanın usulsüz tebliği nedeni ile yine dava konusu 1685 ada 9 parsele ilişkin ihalenin de borçluya satış ilanın usulsüz tebliği nedeni ile feshine, 1693 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili satış düşmüş olduğundan bu parsele yönelik açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken ihale alıcısı da davaya dahil edilmeden yazılı gerekçe ile istemin tümden reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/11/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.