Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/452
Karar No: 2019/10052
Karar Tarihi: 04.11.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2017/452 Esas 2019/10052 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2017/452 E.  ,  2019/10052 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda kararda yazılı nedenlerle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Asıl davada, davacılar vekili; davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın davacı ..."un idaresindeki araca tam kusurlu olarak çarpmasıyla oluşan kazada davacıların yaralandığını ve tedavi gideri yapmak zorunda kaldıklarını, davacı aracının hasar gördüğünü, davacı ..."nin işgöremez hale geldiğini ve her iki davacının da manevi zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 4.535,98 TL. maddi ve 15.000,00 TL. manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
    Birleşen davada, davacılar vekili; asıl davaya konu edilen maddi ve manevi tazminatlar için faiz talebinde bulunulmasının sehven unutulduğunu, tazminatlar için kaza tarihinden itibaren işlemiş faizin 7.648,22 TL. olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.648,22 TL. işlemiş faiz alacağının ve işleyecek faiz alacağının davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
    Davalı ... Tur. A.Ş. vekili, husumet itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili, kusur ve tazminata itiraz ederek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davalı ... Tur. A.Ş"nin araç işleteni sıfatı bulunmadığından bu davalı hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine; davalı ... hakkındaki asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 1.368,96 TL. ve davacı ... için 1.041,82 TL. maddi tazminatın, davacılar için 1.000,00"er TL. manevi tazminatın adı geçen davalıdan tahsiline; araç hasar bedeli talebi konusuz kaldığından bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Davalı ... vekilinin temyiz talebi yönünden; 6100 sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi delaletiyle mülga 1086 Sayılı HUMK"nun 427. maddesinde öngörülen temyiz kesinlik sınırı 01.01.2016 tarihinden itibaren 2.190,00 TL"ye çıkarılmıştır.
    İhtiyari dava arkadaşı olan davacılar lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminatlara ilişkin karar, anılan tarihten sonra verildiğinden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece karar verilebileceği gibi 1.6.1990 gün 3/4 sayılı YİBK uyarınca Yargıtay"ca da karar verilebileceğinden, davalı ... vekilinin, temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davaya konu kazaya karışan aracını (48 aylığına) uzun süreli olarak kiraya veren davalı ... Tur. A.Ş"nin, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 3. ve 85. maddeleri gereği araç işleteni sıfatı bulunmadığından, adı geçen davalının zarardan sorumlu olmadığına ilişkin mahkeme kabulünde bir isabetsizlik görülmemesine; davacıların maddi tazminat alacaklarının konusunda uzman bilirkişi tarafından düzenlenen raporla usulünce hesap edilmiş ve bu raporun hükme esas alınmış olmasına; davacı ... için manevi tazminatın takdirinde TBK"nun 56. (BK"nun 47.) maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre; davacılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    3-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilen bir yükümlülüğün gerekçeli kararda hüküm altına alınmamış olmasının ya da gerekçeli karar içeriğinde kabul edildiği bildirilen bir talebin hüküm fıkrasında yer almamasının, çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İBK"nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki İBK ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
    Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK"nun 381-389. maddelerinde (6100 sayılı HMK"nun 294-297. maddeleri), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK"nun 297/II maddesi); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
    Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
    Somut uyuşmazlıkta; mahkemenin yargılamayı bitirdiği 03.05.2016 tarihli kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde; mahkeme gerekçeli kararının yazımında, kararın gerekçe kısmında, birleşen davaya konu edilen işlemiş faiz alacağı talebinde davacıların haklı görüldüğü, kaza tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizinden davalı yanın sorumlu olduğu, karar verilirken taraflara tefhim edilmiş olmasına rağmen bu hususun mahkeme katibince yazılmamış olması nedeniyle, gerekçeli karar hüküm fıkrasında faize karar verilmediğinin belirtildiği görülmektedir. Bu itibarla; birleşen dava yönünden de davanın kısmen kabulüne karar verildiği şeklinde hüküm tesis edilmiş olmasına rağmen bu davadaki işlemiş faiz alacağı yönünden hüküm tesis edilmemek suretiyle, kararın gerekçesi ile sonucu arasında çelişki yaratılmıştır.
    Bu durum, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/2. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca, gerekçe ile hüküm arasındaki çelişkinin giderildiği ve bağımsızlığını koruyan birleşen dava yönünden ayrıca hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    4-Davacı taraf, dava konusu kaza sonucu yaralanan Tayfun için 7.500,00 TL. manevi tazminat isteminde bulunmuş; mahkemece, talebin kısmen kabulüne karar verilerek hükümde belirtilen miktarda manevi tazminata karar verilmiştir.
    6098 sayılı TBK"nun 56. (BK"nun 47.) maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı
    İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    O halde mahkemece; meydana gelen trafik kazası sonucu, davacı ..."un cismani zarara uğraması nedeniyle duyduğu acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları; davacının kaza nedeniyle hayati tehlike geçirmesi ve diğer yaralanmalarının yanında, yüzünde oluşan 13 cm"lik yara izinin sabit iz niteliğinde olduğu uzman bilirkişi heyeti raporuyla saptandığından, oluşan zararın ağırlığı; davacının kazada hiçbir kusurunun bulunmadığı hususları gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacı ... için hak ve nasafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan, çok düşük miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
    SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz isteminin, mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı ..."a geri verilmesine 04/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi