Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2019/317
Karar No: 2019/628
Karar Tarihi: 23.05.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019/317 Esas 2019/628 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2019/317 E.  ,  2019/628 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi



    Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı bozma kararı üzerine direnme yoluyla İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesince (Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla) verilen 27.04.2016 tarihli ve 2016/94 E., 2016/189 K. sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan çıkan 25.10.2018 tarihli ve 2018/11-624 E., 2018/1566 K. sayılı kararın, karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı ve davalı vekillerince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; kararın verildiği tarih itibariyle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/II. fıkrası hükmü gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağı düzenlemesi dikkate alınarak davacı vekilinin karar düzeltme aşamasındaki duruşma isteğinin reddine karar verilip Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    I) Davacı vekilinin navlun iadesi istemine ilişkin karar düzeltme talebinin incelenmesinde;
    Bilindiği üzere hukuki yarar dava şartıdır ve karar düzeltme aşamasında da aranır.
    Davacı vekilinin direnme kararını temyiz ederken navlun iadesinin reddine ilişkin kararı temyiz etmemiş olması karşısında bu hususta karar düzeltme talebinde bulunulmasında hukuki yararı bulunmamaktadır.
    O hâlde davacı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
    II) Davalı vekilinin karar düzeltme isteminin incelenmesinde;
    Hukuk Genel Kurulunun bozma kararında yer alan açıklamalara göre davalı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar verilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hukuki yarar yokluğundan davacı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, istek hâlinde karar düzeltme harcının davacıya iadesine, 23.05.2019 tarihinde oy birliğiyle,
    (II) numaralı bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici Maddesi 3 atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirine uygun olmayan karar düzeltme isteminin REDDİNE, aynı Kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 4/b-1 maddeleri gereğince takdiren 370,00"erTL para cezasının karar düzeltme isteyenlerden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine, karar düzeltme harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 30.05.2019 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.


    Dava, davalının donatanı-taşıyanı olduğu RO-RO gemisinde çıkan yangın sonucunda davacıya ait dorse ve çekicilerin tamamen yanarak zayi olduğu iddiasıyla uğranılan zararın tazmini talebine ilişkindir.
    Özel Daire ile mahkeme arasındaki uyuşmazlık, gemi adamlarının yangına müdahale ve mücadelede yetersiz kalıp kalmadıkları ve bunun TTK 817/2. ve 1019/2. maddelerinde belirtilen şekilde, taşıyanın sorumluluğunu gerektiren, başlangıçtaki bir yola elverişsizlik olarak kabulü gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
    Mahkemece bilirkişi kurulundan rapor alındıktan sonra davanın reddine karar verilmiş, 11. Hukuk Dairesince, davacının rapora itirazlarının incelenmesi bakımından ek rapor veya yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması yönünde kararın bozulması üzerine, iki kez bilirkişi heyetinden rapor alınarak ikinci raporda ayrık görüş sunan hukukçu bilirkişi görüşü ile üçüncü raporda çoğunluk hukukçu bilirkişi görüşüne itibar edilerek geminin yolculuğun başında yola elverişli olmadığı kabul edilerek karar verilmiştir. Bozmadan sonra alınan ikinci bilirkişi raporu teknik bilirkişiler ve hukukçu bilirkişiden oluşturulan heyet raporu olup, üçüncü bilirkişi raporu ise hukukçu bilirkişi heyetinden alınmıştır.
    08.12.2010 tarihli ilk bilirkişi heyeti raporunda, geminin yangın algılama ve söndürme donanımının olay tarihinde yürürlükte olan kurallar bakımından mevcut belgeleri itibariyle mevzuata uygun olduğu, gemideki yangın algılama sisteminin çalışmış ve işlev gereklerini yerine getirmiş olduğu, geminin teknik olarak yetersiz olduğunu gösteren kanıtlar olmadığı, yangınla mücadelede gemi adamlarının görevlerini ifada basiretsizliğinin olduğu, bu tür olaylarda kusur izafe ederken, hadisenin nispiliği kavramının da gözönüne alınarak değerlendirme gerektiği, donatanın sorumluluğu konusunda terditli bir sonuca varmanın uygun olduğu belirtilmiştir.
    Bozmadan sonra alınan 22.02.2012 tarihli ikinci bilirkişi heyeti raporunda, geminin RO-RO gemilerine uygun donatıldığı, teknik açıdan inşa edildiği 2001 tarihi itibariyle SOLAS kurallarına uygun inşa edildiği, yangın algılama söndürme donanımının olay tarihindeki yürürlükteki kurallar bakımından mevcut belgeleri ile mevzuata uygun olduğu, geminin denize ve yola elverişlilik belgelerinin SOLAS kurallarına uygunluğunun tam olduğu, RO-RO gemilerine uygun olan donanımı gemi adamlarının aktif hâle getirmeye yetersiz kaldığı, yangının kontrol altına alınıp söndürülememesinde, gemi personelinin çok hızlı ve kısa sürede yayılan ve büyüyen yangına müdahalede zafiyet sonucu kritik gecikme ile yangının denizde karşılaşılabilecek en büyük tehlikeli olay ve hadisenin nispiliği kavramı göz önüne alınarak değerlendirildiğinde, yangın eğitimini ve tatbikatını aldıkları şekilde müdahale edememelerinin can korkusu ve panik gibi tamamen insani sebeplerle mümkün olduğu kanaatine vardıklarını belirten teknik heyetin görüşüne, hukukçu bilirkişi ayrık rapor sunmuştur.
    Üçüncü bilirkişi heyeti raporu, İzmir Asliye Ticaret Mahkemesinden talimatla alınan rapor olup, hukukçu bilirkişi heyetinden alınmış ve iki hukukçu bilirkişi çoğunluk görüşünde, gemi personelinin yangınla mücadeledeki görevi ifada yetersiz olduklarının teknik raporlara bakıldığında ortaya çıktığı, bu durumun geminin yola elverişli olmadığı yönünde şüphe uyandıracak nitelikte olduğu, taşıyanın, başlangıçta mevcut ancak tedbirli bir taşıyanın özenine rağmen yolculuk başına kadar keşfedilemeyen bir elverişsizliğin söz konusu olduğunu ispatlaması gerektiği, davalının bu tür bir ispat faaliyetine girmediği, gemi adamlarının yetersizliği nedeniyle geminin yola elverişli olmadığı ve davalının zarardan sorumlu olduğu belirtilmiş, ayrık rapor sunan hukukçu bilirkişi, geminin SOLAS kurallarına uygun inşa edildiği, kurallar bakımından bir eksikliği bulunmadığı, teknik bilirkişi raporları karşısında, geminin denize-yola-yüke elverişlilik belgelerini haiz olan davalı lehine karine oluşturduğu, başlangıçta yola elverişsiz gemi tahsisini, kesin olarak karineyi çürütecek şekilde kanıtlamak yükünün davacıda olduğu ve bu yükümlülüğü yerine getiremediği, tartışılması gereken hususun gemi adamlarının yangınla mücadele sırasında gösterdikleri davranış ve müdahalenin yangınla mücadelede yetersiz kalmasının yola elverişlilik kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği olduğu, davalının ISM’ye aykırı hareket ederek gemi adamlarının almaları gereken eğitimi hiç ya da gereği gibi vermediğine ya da talimleri yaptırmadığına ilişkin somut belgeler olmayıp, aksine bu eğitim ve tatbikatların belge üzerinde yeterli ve mevzuata uygun olduğu, geminin başlangıçta denize ve yola elverişli olduğu, adamlarının teknik-ticari kast ve ihmal kusurlarında taşıyanın yangında mutlak sorumsuz olduğu, şahsi kusurun fiilen taşıyanda olmadığı somut dava konusu gibi durumlarda taşıyanın yangından sorumlu tutulamayacağı, zarardan sorumlu olmadığı sonucuna varılmıştır.
    Geminin TTK 817/2. maddesinde tanımlanan şekilde denize ve yola elverişli olup olmadığı ve bunun neticesi olarak TTK 1019/2. maddesi uyarınca taşıyanın mutlak sorumluluğu olup olmadığı değerlendirmesi teknik hususlara ilişkin olup teknik bilirkişi raporunu gerektirmektedir. TTK 1062/2. maddesi uyarınca, yükün zararı, taşıyanın ve gemi adamlarının geminin sevk ve idaresindeki kusurlarından kaynaklanmışsa taşıyan sorumlu değildir, yangına neden oluşturan kusurlardan da sorumlu değildir, yangında şahsi kusuru söz konusu ise yükün yangın nedeniyle ziya ve hasarından sorumludur. Yolculuk başladıktan sonra bir elverişsizlik doğmuşsa veya bunun giderilememesinde gemi adamlarının teknik yönetime ilişkin bir kusuru varsa, taşıyan TTK 1062/2. maddesi uyarınca sorumlu olmayacaktır. Gemi adamlarının, yükün bakım ve muhafazasındaki kusurları ticari kusur, gemi makine ve aksamına, geminin teknik idaresine ilişkin kusurları ise teknik kusurdur. Yangın, taşıyanın şahsi kusuru olmadıkça sorumlu olmadığı bir mutlak sorumsuzluk hâlidir. Yangın, gemi adamlarının teknik kusurundan veya ticari kusurundan ileri gelmişse taşıyan yükün zararından sorumlu değildir. Ancak yangın, gemi adamlarının, geminin yolculuğun başında denize-yola- yüke elverişli olmasına gereği gibi özen göstermemiş olmalarından ileri gelmişse, yani başlangıçtaki bir elverişsizlikten kaynaklanmışsa taşıyan sorumludur. TTK 1062/2. madde hükmü TTK 1019. madde hükmünü ortadan kaldırmamaktadır. Geminin denize-yola-yüke elverişsizliğinden yangın hâlinde taşıyan sorumlu olacaktır.
    Taşıyan, gemiyi denize-yola elverişli olarak sefere gönderdiğini, klas kurumlarından aldığı belgelerle, bağımsız denetim kuruluşlarına yaptırdığı denetim sonucu verilen sertifikalarla ispat edebilir. Bu sertifika ve belgelerin gerçeğe aykırı olduğunu, bu belgelere rağmen geminin başlangıçta denize-yola elverişli olmadığını, yük ilgilisinin ispat etmesi gerekir. Sunulan sertifika ve belgeler taşıyan lehine karine oluşturduğundan, karinenin aksinin ispatı ve şahsi kusurun ispatı yükle ilgiliye aittir. Karinenin aksi ispat edildiği taktirde de taşıyan TTK 1019/2. madde uyarınca sorumluluktan kurtulmak için, yolculuğun başlangıcındaki elverişsizliğin keşfedilmesine imkân bulunmadığını ispat edecektir.
    Somut olaya gelindiğinde, teknik yönden alınan bilirkişi raporlarında geminin teknik donanımının kurallarına uygun olduğu, makine aksamında bir kusur bulunmadığı belirlenmiş olup, Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesinin tespit raporları da aynı doğrultudadır. Yangının çıkış nedeni tutanaklarda ve tüm raporlarda tespit edilememiştir. Mahkemece de, direnme kararında, bu husus, “geminin inşa edildiği 2001 tarihi itibariyle SOLAS kurallarına uygun inşa edildiği, teknik bilirkişi raporlarına göre, yangın algılama ve söndürme donanımında olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır” şeklinde ifade edilmiş, yine “geminin yola elverişli olup olmadığı, aşamalarda alınan bilirkişi raporları ve sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde yangın ile mücadelede kullanılan pompalar, güç ve kumanda kablolarının alev geçirici kablo kullanılmasının SOLAS kurallarına aykırı olmadığı, yangın alarm sisteminin sağlıklı çalıştığı, makine dairesinin havalandırma sistemi açısından geminin inşa edildiği yıldaki uluslararası normlara uygun olarak inşa edildiği, yangın algılama ve söndürme donanımının olay tarihindeki mevzuata uygun olduğu sonucuna varılmıştır” denmiştir. “Bozma ilamından sonra dosyanın bütünü ile incelenmesi neticesinde davalının gemisinde yangın çıkış nedeni tespit edilemeyen yangın olayı meydana geldikten sonra gemi personelinin yangınla mücadele görevini tam olarak yerine getirmedikleri anlaşılmaktadır” ifadesiyle de direnme gerekçesi ve davalının tazminattan sorumlu tutulma sebebi, gemi personelinin yangınla mücadelede ve müdahalede yetersiz olmaları ve bu hususun geminin yola elverişsizliği olduğudur.
    Direnme kararındaki gerekçelerle, 11. Hukuk Dairesinin bozma ilâmındaki bozma gerekçeleri nazara alındığında, uyuşmazlık gemi adamlarının yangına eğitimli-talimli olup olmadıkları, buna rağmen müdahalede-mücadelede yetersiz kalmalarının taşıyanın mutlak sorumluluğunu gerektiren bir yola elverişsizlik sonucunu doğurup doğurmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Geminin denize ve yola elverişlilik belgeleri tam olduğuna, teknik bilirkişilerin raporlarıyla da geminin teknik yönden denize-yola elverişli olduğu belirlendiğine ve mahkemece de bu husus kabul edilip, uyuşmazlık gemi adamlarının yeterli olup olmadıklarında toplandığına göre, geminin teknik donanımının denize-yola-yüke elverişli olup olmadığı ve yangının çıkış nedeninin bu yönlerden tekrar incelenmesinin gerekmediği kanaatindeyiz.
    Gemi adamlarının yangın konusunda eğitildikleri, yeterli bilgiye sahip oldukları, işe alınırken gerekli şartları taşıdıkları dosyada mevcut sertifika ve belgelerle sabit olduğuna ve geminin tüm evrakları-defterleri de yanmış olup, role talimlerini yaptıkları da olayın akabinde alınan tanık beyanlarıyla tespit edildiğine, sayı itibariyle de olması gerekenden fazla gemi adamı çalıştırıldığı sabit olduğuna göre, bu yönden de geminin yola elverişli olduğu konusunda taşıyan lehine karine oluşmuştur. Aksi yük ilgilisi davacı tarafından ispat edilememiştir.
    Bu durumda Özel Dairenin bozma ilâmında belirtildiği üzere, teknik inceleme gerektiren ve teknik bilirkişilerin de aynı sonuca vardıkları raporlara rağmen, ikinci rapordaki ayrık ve son rapordaki çoğunluk hukukçu bilirkişi görüşlerine göre sonuca varılması doğru olmamıştır.
    Bozma öncesi alınan teknik bilirkişi raporu ile bozmadan sonra alınan 2. raporun çoğunluk teknik bilirkişi görüşünde, bu büyüklükte bir yangının, denizde karşılaşılabilecek en tehlikeli olay olduğu ve kusur izafe edilirken hadisenin nispiliği kavramının göz önünde bulundurulması gerektiği, gemi adamlarının eğitildikleri ve tatbikini yaptıkları şekilde tamamen insanî duygularla ani gelişen bu olağanüstü duruma müdahalede yetersiz kalmalarının geminin yolculuğun başında yola elverişsizlik sonucunu doğurmayacağı belirtilmiştir. Aynı olay nedeniyle, gemide yanan treylerle ilgili olarak görülüp sonuçlandırılan Almanya Federal Eyalet Mahkemesinin 15.12.2011 tarih IZR 12/11 sayılı kararında da, dava konusu gemide çıkan yangın riskinin, sadece açık denizdeki bir geminin başına gelebilecek bir riske dönüştüğü kabul edilmiş, davalıyı sorumlu tutan Landshut Eyalet Mahkemesi 2. Ticaret Dairesinin ve temyizi inceleyen Münih Eyalet Yüksek Mahkemesinin kararına karşı karar düzeltme istemini inceleyen Federal Eyalet Mahkemesi kararında, Türkiye için 4 Ocak 1954 tarihinde yürürlüğe giren ve doğrudan uygulanacak olan Lahey 4, 2 b hükmüne göre, taşıyıcının mallarda yangın sebebiyle meydana gelen zarar ve ziyandan, kendi kastı ve ihmali yoksa sorumlu olmayacağı açıklanarak, davalı taşıyıcının burada bir kasıt veya ihmali ile ilgili maddi delil bulunmadığı; bu sebeple taşıyıcının sorumluluktan kurtulabildiği, davalının karar düzeltme talebi ile, davanın tamamen reddedilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
    Açıklanan nedenlerle, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulması gerekirken, yazılı gerekçelerle direnme kararı verilmesi bozmayı gerektirdiğinden, Özel Daire ile mahkeme arasındaki uyuşmazlık noktasına göre, geminin teknik donanımı ve yangının çıkış nedeni konusunda yeniden teknik bilirkişi raporu alınması yönünde değişik bozma sonuca etkili görülmediğinden, davalı vekilinin tazminata ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile değişik bozmaya ilişkin Hukuk Genel Kurulu ilamının kaldırılarak, direnme kararının Özel Daire bozma ilamındaki gibi bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun karar düzeltme ret görüşüne katılamıyoruz.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi