16. Ceza Dairesi 2018/588 E. , 2018/718 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Silahlı terör örgütüne yardım etme
Hüküm : 1-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında ayrı ayrı: TCK"nın 314/3 ve 220/6. maddeleri delaletiyle TCK"nın 314/2, 220/7, 62, 53/1, 58/9. maddeleri ve
3713 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca mahkumiyet.
2-Sanıklar ..., ..., ..., ... hakkında ayrı ayrı: TCK"nın 314/3 ve 220/6. maddeleri delaletiyle TCK"nın 314/2, 220/7, 62, 53/1, 58/9. maddeleri ve 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca mahkumiyet.
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık ... müdafii, hükmü 20.12.2012 tarihinde temyiz etmesine rağmen gerekçeli karar 12.11.2013 tarihinde tebliğ edildiğinden sanık ... müdafiinin temyizinin süresinde olduğu kabul edilerek, tebliğnamedeki temyiz isteminin reddi düşüncesine iştirak olunmamıştır.
1-Sanık ..."ın yokluğunda verilen hükme ilişkin gerekçeli karar 11.11.2013 tarihinde Tebligat Kanununun 21. maddesine göre usulüne uygun olarak köy muhtarına tebliğ edildiği, sonradan ikinci kez gerekçeli kararın tebliğ edilmesi ilk tebligatla başlayan temyiz süresini kesmeyeceğinden, sanığın hükmü yasal süresinden sonra 21.01.2014 tarihinde temyiz ettiği anlaşılmakla, temyiz isteminin CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-Sanıklar ... ve ... hakkında kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Genel Olarak;
Türk Ceza Hukukunda silahlı terör örgütlerine yardım suçu, aşağıdaki sistematik içinde düzenlenmiştir.
- 01.06.2005 tarihinden itibaren yürürlükte olan TCK"nın 314/3, 220/7, 314/2. maddelerinde düzenlenen silahlı terör örgütüne genel nitelikte yardım suçu,
- 01.06.2005 tarihinden itibaren yürürlükte olan TCK"nın 315. maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne silah sağlama suçu,
- 18.07.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5532 sayılı Kanun ile yeniden düzenlenen ve 16.02.2013 tarihine kadar yürürlükte kalan 3713 sayılı Kanunun 8. maddesinde yer alan ve 16.02.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanunun 4. maddesinde düzenlenen terörizmin finansmanı suçu.
Bu çerçeve içerisinde, terör örgütlerine silah sağlamak veya finansman sağlamak suçunun, terör örgütlerine yardım suçunun özel bir düzenleniş şekli olduğu anlaşılmaktadır.
Silahlı terör örgütlerine yardım suçunda yardım fiili, örgütün bizzat kendisi veya mensupları lehine gerçekleştirilebilir. Ceza Genel Kurulunun 31.10.2012 tarih ve 2012/1234 Esas, 2012/1825 sayılı kararında da belirtildiği gibi, yardımın mutlaka örgüte ulaşması, sonuç vermesi gerekmez ve her bir fail, örgütçe verilen veya kendiliğinden üstlenilen görev kapsamında kendi fiilinin gerçekleştirilmesinden sorumlu olacaktır.
Silahlı terör örgütü üyesi olmayıp, örgütün faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla ve örgütün amaçlarını bilerek, bu örgütlere üretmek, satın almak veya ülkeye sokmak suretiyle silâh temin eden, nakleden veya depolayanların eylemleri TCK"nın 315. maddesi, terör örgütlerine veya mensuplarına para veya değeri para ile temsil edilebilen taşınır veya taşınmaz, maddi veya gayri maddi her türlü mal, hak, alacak ile bunları temsil eden her türlü belgeyi sağlayan veya toplayan kişilerin eylemleri 6415 sayılı Kanunun 4. maddesi, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte, örgüte veya örgüt üyelerine bilerek ve isteyerek yukarıda sayılanlar dışında barındırma, nakletme, istihbari bilgi sağlama, örgüt mensuplarının araştırılmasını, yakalanmasını engellemeye yönelik imkan sağlama gibi her türlü yardım ise TCK"nın 314/3, 220/7. maddeleri yollamasıyla 314/2. maddesi kapsamında kalır.
Örgüte yardım suçunda kast unsuru yönünden öğretideki görüşler incelendiğinde;
Bir suçun kanuni tanımında "bilerek", "bildiği halde", "bilmesine rağmen" gibi ifadelere açıkça yer veren suçlar olası kastla işlenemez (Prof. Dr. İzzet ÖZGENÇ, TCK Genel Hükümler, 7. Baskı, s. 241).
Kişi, örgütün işlediği somut fiili bilmese de terör örgütü olduğunu, sağladığı yardımın örgütün yararına kullanılacağını bilmeli ve bu irade ile hareket etmelidir. İnsani mülahazalarla yapılan yardımlar örgüte yardım suçunu oluşturmaz. Yapılacak her türlü yardımın suç olarak değerlendirilmemesi gerekir (Prof. Dr. A. Caner YENİDÜNYA - Arşt. Görv. Zafer İÇER, Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, 1. Baskı, s. 56).
Örgüte yardım suçunda manevi unsurun oluşması için genel kasıt yeterli değildir. Özel kasıt ile işlenen bir suçtur. Fail örgütün amacını gerçekleştirmesine katkı sağlamak kastı ile hareket etmelidir (Yrd. Doç. Dr. Namık Kemal TOPÇU, Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları, s. 164).
Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte bilerek ve isteyerek yardım edilmiş olması gerekir. Başka bir ifadeyle, yardım fiilinin örgütün suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt olduğu bilinerek gerçekleştirilmiş olması gerekir. Fıkra metninde geçen "bilerek" ibaresi doğrudan kastı ifade eder. Doğrudan örgüte değil de örgüt mensuplarına yardım edilmesi halinde, yardım edilen kişilerin suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt mensubu olduklarının da bilinmesi gerekmektedir. Örgüt mensuplarına yapılan yardım, aynı zamanda örgüte yapılan yardım olarak değerlendirmek gerekir. Ancak, bu yardımın örgütün amacını gerçekleştirmeye hizmet eden bir yardım olması gerekmektedir (Prof. Dr. İzzet ÖZGENÇ, Suç Örgütleri, 7. Baskı, s. 38-39).
Yukarıda yer verilen öğretideki görüşler ve yerleşik içtihatlarımız göz önüne alındığında; suç örgütleri veya silahlı terör örgütlerine yardım suçunun ancak doğrudan kastla işlenebileceği, yardımın örgütün amacını gerçekleştirmeye hizmet etmesi gerektiği, örgüt üyelerine yapılan yardımın da örgüte yapılmış gibi kabul edilmekle birlikte örgüt üyesinin mensup olduğu örgütün bilinmesi ve bu yardımın da insani mülahazalarla değil örgütün amaçlarını gerçekleştirme gayesiyle yapılması hususunda ortak bir kanaat mevcuttur.
Yerleşik içtihatlarda silahlı terör örgütüne silah ve finansman sağlama haricinde örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte, örgüte veya örgüt üyelerine bilerek ve isteyerek yapılan her türlü yardımın terör örgütüne yardım kapsamında kaldığı belirtilerek; örnek olarak barınma, nakletme, istihbari bilgi sağlama, örgüt üyelerinin araştırılması, yakalanmasını engellemeye yönelik imkan sağlama halleri sayılmıştır. Buna göre, “örgüt üyesinin kendisine teslim ettiği şifreli örgütsel dokümanları çantasında muhafaza ederek kuryelik yapmak”, “toplantılar düzenleyerek silahlı örgütün propagandasını yapmak”, “hükümlüler ile irtibata geçerek mont ve ayakkabılardan oluşan malzemelerin silahlı terör örgütüne ulaştırılmasını sağlamak”, “örgüte eleman temin etmeye yardım etmek” eylemlerinin silahlı terör örgütüne yardım niteliğinde oldukları kabul edilmektedir (Yargıtay 9. CD.’sinin 06.07.2009 gün ve 2009/779 E. - 2009/7936 K; 16.07.2009 gün ve 2008/21670 E. Karar No: 2009/8561 K; 01.07.2009 gün ve 2008/21593 E. 2009/7935 K; 05.04.2011 gün ve 2009/7986 E. 2011/2088 K; 19.12.2011 gün ve 2009/20949 E. 2011/30216 K. sayılı kararları).
TCK’nın 220/7. maddesinde suç örgütüne bilerek isteyerek yardım eden kişinin cezalandırılması öngörülmüştür. Buradaki “yardım eden” kişi, örgütün hiyerarşik yapısı içinde olmayan kişidir. Başka bir ifadeyle, “yardım eden” kişinin örgüt üyesi olmaması gerekir. Dolayısıyla da TCK’nın 220/7. maddesi anlamında yardımdan söz edilebilmesi için yardımın örgüt üyeliği seviyesinde olmaması gerekir. Terör örgütünün, amacına ulaşmak için suç işlediği şüphesizdir. Terör örgütü amacına ulaşmak için birbirinden farklı bir çok suç işler. Bir kişinin örgüt üyeliği seviyesinde olmaksızın örgütün genel amacı yönünde gerçekleştirilen faaliyetlere yardımda bulunması ise TCK’nın 220/7. maddesi kapsamında değerlendirilir.
Tüm bu açıklamalar ışığı altında somut olay incelendiğinde;
Sanıkların savunmaları, tanık beyanı ve tüm dosya kapsamına göre; bir başka dosyada sanık olan Deniz (K) ... isimli terör örgütü üyesi kendiliğinden teslim olduktan sonra etkin pişmanlıktan yararlanmak amacıyla Cumhuriyet Başsavcılığı ve sorgu hakimliği ve yargılandığı mahkemede doğruluğunu kabul edip aynen tekrar ettiğini beyan ettiği kolluktaki ifadesinde sanıklar hakkında, “Yaylak köyü Simetak mahallesinde ikamet eder. Dorşin bölgesindeki örgüt mensupları bu şahsın evini rahatlıkla kullanır. 2009 yılı Ağustos ayında ben de bir kere bu şahsın evine ... , ... ve ... isimli örgüt mensupları ile birlikte gittim. Yaklaşık olarak yarım saat evin dışında kalarak sohbet ettik. Bu şahıstan örgüt mensupları fazla memnun değiller fakat yanında ikamet eden bayan çocuklarıyla araları daha iyidir” şeklindeki beyanları ve sanıkların savunmalarında terör örgütü üyelerinin evlerine geldiğinde zorla yemek hazırlatarak alıp gittiklerine dair savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, daha önce örgüt ile irtibatı saptanamayan sanıkların silahlı terör örgütü üyelerine özgür iradeleri ile gönüllü olarak yardım ettiklerine dair savunmalarının aksini gösterir delil bulunmadığı anlaşılmakla ayrı ayrı beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
3-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Sanıkların savunmaları, tanık beyanı ve tüm dosya kapsamına göre; bir başka dosyada sanık olan ... isimli terör örgütü üyesi kendiliğinden teslim olduktan sonra etkin pişmanlıktan yararlanmak amacıyla Cumhuriyet Başsavcılığı ve sorgu hakimliği ve yargılandığı mahkemede doğruluğunu kabul edip aynen tekrar ettiğini beyan ettiği kolluktaki ifadelerinden mahkemede tanık sıfatıyla dinlendiğinde vazgeçmiş olması yardımın, örgütün korkutucu gücü nedeniyle olmaksızın örgüte katkı sağlamak amacı ile gönüllülük esasına göre yapıldığına ilişkin savunmanın aksini gösterir mahkumiyetleri için yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemeyen sanıkların atılı suçtan ayrı ayrı beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
4-Kabul ve uygulamaya göre de;
a)Silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan hüküm tesis edilirken koşulları oluşmayan TCK"nın 58/9. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
b)TCK"nın 53. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının gözetilmesi lüzumu,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... müdafileri ve sanık ... ile Cumhuriyet savcısının tüm sanıklar lehine olan temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 02.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.