Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2007/20-304
Karar No: 2007/315
Karar Tarihi: 30.05.2007

Orman Sayılan Yerler - Tapuda Kayıtlı Olmayan Taşınmazların Tespiti - Tarım Alanına Dönüşmüş Yerlerin Değerlendirilmesi - Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2007/20-304 Esas 2007/315 Karar Sayılı İlamı

 

 

Hukuk Genel Kurulu 2007/20-304 E., 2007/315 K.

Hukuk Genel Kurulu 2007/20-304 E., 2007/315 K.

  • ORMAN SAYILAN YERLER
  • TAPUDA KAYITLI OLMAYAN TAŞINMAZLARIN TESPİTİ
  • TARIM ALANINA DÖNÜŞMÜŞ YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

 

  • 6831 S. ORMAN KANUNU [ Madde 2 ]
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 429 ]
  • 2924 S. ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMES... [ Madde 11 ]
  • 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 14 ]

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki "tapu iptali tescil-zilyetlik şerhinin silinmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 4.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 31.05.2005 gün ve 365-182 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 02.02.2006 gün ve 11421-761 sayılı ilamı ile;

(...Davacı Fikriye S…

…., Gaziler Köyü 338 parsel sayılı taşınmazı 1960 yılından önce imar ve ihya edildiği, o zamandan beride tarım alanı olarak kullanıldığı, daha sonra kendisinin satın aldığı, malik sıfatıyla zilyet ettiği, bu taşınmazın 1952 yılında makiye ayrılmakla ormanla olan ilişkisinin kesildiği, yeniden orman sınırları içinde aplike edilip Hazine adına oluşturulan tapu kaydının ve bu kaydın beyanlar hanesinde bulunan zilyetlik şerhinin iptalini taşınmazın adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.

Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptal ve tescile, beyanlar hanesindeki şerhin silinmesine ilişkindir.

Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1946 tarihli ilk orman kadastrosu ile 1980 yılında yapılıp, 06.04.1981 tarihinde ilan edilerek dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2.madde uygulaması vardır.

1-İncelenen dosya kapsamına kararın dayandığı gerekçeye ve mahkemece, kesinleşmiş orman kadastro tutanakları ve haritaları, arazi kadastro paftası ile makiye ayırma tutanaklarının uygulanmasına davalı araştırma inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazın tamamının, 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içindeyken, 1952 yılında makiye ayrıldığı, 1963 ve 1970 yıllarında yapılan genel arazi kadastrosunda ise orman olarak tapulama dışı bırakıldığı, 1981 yılında orman sınırları içinde aplike edilerek, 1744 sayılı Yasa hükümlerine göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve Hazine adına tapuya tescil edildiği belirlenip, maki tefrik komisyonunun yasada öngörülen sayı ve nitelikte elemanı bulunmadığı bu nedenle kuruluşu yasaya aykırı olduğu gibi, makiye ayrılan yerlerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceği (HGK. 27.02.2992/1-19 E., 97 K. sayılı Kararı), bu tür yerlerde özel yasaları gereği oluşturulan tapulara değer verileceği, davacı tarafın böyle bir tapusunun olmadığı, 6831 sayılı Yasanın 2.madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazların, yasalar gereği Hazineye kalan taşınmazlardan olduğundan, kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinilemeyeceği kaldı ki, taşınmazın 1744 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2.maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılma işleminin kesinleştiği 1982 yılından, taşınmazın Hazine adına tapuya tescil edildiği 1992 yılına kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı gerekçe gösterilerek Hazine aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı gerçek kişinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Davacı gerçek kişinin beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;

Davacı gerçek kişi, taşınmazı kendisinin zilyet ettiğini, beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhinin doğru olmadığını da iddia ettiği, keşifteki tanık ve yerel bilirkişi bu hususu doğruladıkları halde, taşınmazın belediye sınırları içinde bulunup bulunmadığı, davacının Gaziler Köyü nüfusuna kayıtlı olup almadığı, bu köyde oturup oturmadığı, oturuyor ise kaç yıldır bu köyde oturduğu araştırılmamıştır.

0 halde; 4127 Sayılı Yasanın 1.maddesi ile değişik 2924 sayılı Yasanın 11.madde 3.fıkrasının "...Kadastro çalışmaları sırasında, fiili kullanım durumuna göre sınırlandırması Hazine adına tesbiti yapılacak bu yerler üzerindeki muhdesat ile tasarruf edenlerin isimleri, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilir..." hükümlerine göre tasarruf edenleri belirlenerek tapunun beyanlar hanesinde gösterilmelidir. Ancak, tasarruf edenlerin beyanlar hanesinde gösterilmesi, bu tür taşınmazların 2924 Sayılı Yasanınl 1/1-111 maddesi hükümlerine göre kullanan kişilere satılmasını gündeme getireceğinden, taşınmazda tasarruf ettiklerini iddia eden davacı gerçek kişilerin,

a)Orman köyü nüfusuna kayıtlı olup olmadıklarının,

b)Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten geriye doğru en az beş yıldır o yerde ikamet edip etmediklerinin,

c)3402 Sayılı Yasanın 14.Maddesindeki taşınmaz edinmedeki sınırlamaların araştırılması,

d)Bu araştırmanın yargıcın doğru sicil oluşturma görevi cümlesinden olduğu, 2924 sayılı yasanın 1, 11/1-111, 6831 Sayılı Yasanın 2/8, maddeleri, HGK. 09.06.1999 gün ve 1999/8-187-492 sayılı ve 10.11.1999 gün ve 1999/7-903-944 sayılı kararları gözetildiğinde, Orman Bakanlığına verilmiş bir görev olarak değerlendirilmeyeceği ortadır.

Açıklanan hususlar gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

1)Yukarda birinci bentte açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişinin 2.bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2)Yukarda ikinci bentte açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu nedenle BOZULMASINA,…

…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacılar vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 14.03.2007 gün ve 2007/20-133-132 sayılı, 14.03.2007 gün ve 2007/20-134-133 sayılı, 14.03.2007 gün ve 2007/20-136-134 sayılı, 14.03.2007 gün ve 2007/20-137-135 sayılı, 14.03.2007 gün ve 2007/20-138-136 sayılı, 14.03.2007 gün ve 2007/20-139-137 sayılı ilamlarında da bu görüş aynen benimsenmiştir.

S O N U Ç : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 30.05.2007 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan ve orman niteliğini kaybetmesi nedeniyle 6831 Sayılı Yasanın 1744 Sayılı Yasa ile değişik 2. maddesi uygulaması ile Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın 2924 Sayılı Yasa gereğince yapılan kullanım kadastrosunda tutanağın beyanlar hanesine "muhtesat ile tasarruf edenlerin isimleri gösterilerek" Hazine adına tespit ve bu şekilde tapuya tescil edilen taşınmazın, adına tasarruf şerhi bulunan kişi tarafından tespit ve tescil tarihinden sonra, zilyetliğinin devredilmesi halinde, zilyetliği devir alan yeni zilyedin kütüğün beyanlar hanesindeki eski zilyet adına olan şerhin iptalini ve kendi adına değiştirilmesini isteyip isteyemeyeceği konusundadır.

17.10.1983 gün ve 2924 Sayılı Yasanın 11/1. maddesi "6831 Sayılı Yasanın 2. maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkartılan yerler çıkarıldıkları tarihteki fiili durumlarına göre ifraz edilerek, bu yerleri kullanan kişilere Tarım ve Orman Bakanlığınca satılır".

Yine aynı maddenin 30.10.1995 gün ve 4127 Sayılı Yasa ile değişik üçüncü fıkrası "kadastro çalışmaları sırasında, fiili kullanım durumuna göre sınırlaması ve Hazine adına tespit yapılacak bu yerler (orman rejimi dışına çıkartılan yerler) üzerindeki muhdesat ile tasarruf edenlerin isimleri, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilir…

… kadastro çalışmaları sonucunda belirlenen kişilerin, bu maddenin dördüncü fıkrasına göre gerçek hak sahibi olup olmadıkları hususu, ayrıca Orman Bakanlığınca tespit edilir."

Aynı maddenin 4127 Sayılı Yasa ile değişik dördüncü fıkrası ise; "yararlanacak kişilerin hak sahibi olabilmesi için;

a) Orman köyü nüfusuna kayıtlı olması ve 4127 Sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten geriye yönelik en az 5 yıl müddetle o yerde ikamet etmesi gerekir.

b) Aynı maddenin değişik altıncı fıkrasında da; "o köyde ikamet etmese bile 31.12.1981 tarihinden itibaren orman köyü nüfusuna kayıtlı olan kişinin de hak sahibi olacağı" öngörülmüştür.

Bu yasal düzenlemeler karşısında somut olaya bakıldığında;

1) Çekişmeli taşınmaz 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalmaktadır.

2) Bu yerde 1963-1970 yılları arasında yapılan ve ilan edilerek kesinleşen genel kadastro sırasında 1952 yılında yapılan makiye ayırma işlemine değer verilmeyerek dava konusu taşınmaz ve etrafı o tarihte yürürlükte olan 766 Sayılı Yasanın 2. maddesi gereğince orman olarak tespit harici bırakılmıştır.

3) 1980 yılında 6831 Sayılı Yasanın 1744 Sayılı Yasa ile değişik 2. madde uygulamasında dava konusu parsel ve etrafı nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılmış ve 02.06.1982 tarihinde bir yıl süre ile ilan edilerek kesinleşmiştir.

4) Çıkarma işleminin kesinleşmesinden sonra çekişmeli parsel ve etrafı 17.10.1983 gün ve 2924 Sayılı Yasanın 3. maddesi gereğince Orman Bakanlığının istemi üzerine büyük yüzölçümlü 2. madde parseli olarak Hazine adına tescil edilmiştir.

5) 2924 Sayılı Yasanın 11. maddesi hükmüne göre 1988 yılında yapılan kadastroda (kullanım kadastrosu) çekişmeli parselinde içinde bulunduğu ve daha önce Hazine adına tapuda kayıtlı 2. madde poligonu "orman sınırı dışına çıkartıldığı tarihteki fiili durumuna göre birçok parsele ifraz edilerek ve o tarihdeki kullanan kişilerin (çekişmeli parselde davalının) isimleri kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilerek Hazine adına tespit ve itirazsız kesinleşmekle aynı şekilde 1993 yılında tapuya tescil edilmiştir.

6) Davacı kütüğün beyanlar hanesinde ismi yazılı kişi ile Hazineye husumet yönelterek 2002 yılında asliye hukuk mahkemesinde açtığı davada "çekişmeli parseli, kütüğün beyanlar hanesinde ismi yazılı kişiden haricen satın aldığını, kesinleşen orman sınırı içinde ise de, 1952 yılında makiye ayrıldığını, satın aldığı kişinin imar-ihya edip zilyetliğini sürdürmekte iken, kendisine devrettiğini, çekişmesiz-aralıksız malik sıfatıyla eklemeli zilyetliğin 20 yıldan fazla olduğunu bildirerek, Medeni Yasanın 713. maddesinde yazılı koşulların yararına oluştuğundan Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini ve kütüğün beyanlar hanesindeki davalı kişi adına yazılı zilyetlik şerhinin silinmesini istemiştir.

7) Mahkemece, "çekişmeli taşınmazın 1946 yılında yapılan orman kadastrosu sınırları içinde bulunduğu, 1952 yılında yapılan makiye ayırma işleminin orman rejimi dışına çıkartma işlemi olmadığı, 1980 yılında 6831 Sayılı Yasanın 2. madde uygulaması ile orman rejimi dışına çıkarma isteminin kesinleştiği tarihe kadar, orman niteliğinin devam ettiği, davacının 22.03.1996 gün ve 5/1 Sayılı Y.İ.B.K. ile kabul edilen özel yasalar gereğince oluşturulan bir tapuya dayanmayıp, zilyetliğe dayandığı, taşınmazın belirlenen niteliğine göre, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine konu olacak yerlerden olmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

8) Hüküm davacı tarafından "zilyetlik koşullarının yararına oluştuğu" bildirilerek temyiz edilmişse de, Özel Dairece yerel mahkemenin ret gerekçesi aynen benimsenerek taşınmazın mülkiyetine yönelik tüm temyiz itirazları ret edilmiş, ancak kütüğün beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhinin iptali konusunda araştırmaya yönelik olarak bozulmuş ve mahkeme önceki kararında direnmiştir.

9) Dava dilekçesinde, Hazine adına olan tapunun iptali ve davalı kişi adına yazılı zilyetlik şerhinin silinmesi istenmiş "tapu iptal edilmediği takdirde davalı kişi adına olan şerhin iptali ve kendi adına zilyetlik şerhinin yazılması" konusunda bir istekte bulunulmamıştır. Yine davacının, mahkemece önce verilen ret kararını ve şimdi direnme yoluyla verilen ret kararını, "kütüğün beyanlar hanesinde davalı kişi adına yazılı zilyetlik şerhinin iptali ile kendi adına şerh verilmediği mahkeme hükmünü bu nedenle temyiz ettiği" konusunda bir temyiz nedeni ileri sürmemiştir. Önceki ve şimdiki temyiz nedenlerinin tümü Hazine adına olan tapu kaydının iptali gerektiği konusundadır. Halbuki; Özel Daire yerel mahkemenin tapu iptali davasının reddine ilişkin kararına yöneltilen temyiz itirazlarını ret edip onamış ve bu konudaki mahkeme kararı kesinleşmiştir.

10) Davacının kadastro tespit tarihinden önce, lehine beyanlar hanesinde şerh bulunan davalı kişiden, dava konusu parselin zilyetliğini devir aldığı konusunda bir iddiası bulunmadığı gibi dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıkları da, davacı tarafından zilyetliğin kadastro tespit tarihinden önce devir alındığını söylememişlerdir. 2924 Sayılı Yasanın 11/3. maddesi açıkça "kadastro çalışmaları sırasında …

…muhtesat ile tasarruf edenlerin isimleri, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterileceği" konusundadır. Yine 3402 Sayılı Yasanın 19/2. maddesi gereğince "tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilecek" muhtesatın tespit tarihinden önce mevcut olması gerekir. Çünkü 3402 Sayılı Yasanın 33/3. maddesinde 19. madde genel hüküm olarak gösterilmemiştir. Kadastro tespit tarihinden sonra başlayan zilyetlik ya da sonra meydana getirilen muhtesat, kütüğün beyanlar hanesinde gösterilemez. Bu konuda yasalarımızda hiçbir hüküm bulunmamaktadır.

Kütüğün beyanlar hanesinde kişi yararına gösterilen zilyetlik ya da muhtesat şerhi ayni hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde bulunduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp satılması ve değiştirilmesi mümkün değildir. Böyle bir talep Tapu Sicil Müdürlüğünce yerine getirilemez.

Tarafların isteği ile dahi, Tapu Sicil Müdürlüğünün de yapılamayan işlem mahkemeden dava yoluyla istenemez. Aksi takdirde kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra yapılacak her devir işlemi ayrı bir dava konusu olur ki yasanın amacı bu değildir.

11) 2924 Sayılı Yasanın 11/3. maddesindeki "kadastro çalışmaları sonucunda belirlenen kişilerin, bu maddenin dördüncü fıkrasına göre gerçek hak sahibi olup olmadıkları hususu, ayrıca Orman Bakanlığınca tespit edilir". Yine 2924 Sayılı Yasanın 21. maddesi gereğince çıkartılan Yönetmeliğin 45. maddesi, "Hak sahipleri tespit komisyonu, beyanlar hanesinde ismi yazılı kişilerin, hak sahipliği tanımı çerçevesinde, hak sahibi olup olmadıklarını tespit eder ve hak sahibi olarak tespit edilenleri, hak sahibi sicil defterine işler". Aynı Yönetmeliğin 46. maddesinde, komisyonun hak sahibi olarak tanımlamadığı kişilerin itiraz ve dava haklarını ayrıntılarıyla gösterdiğinden, tespit tarihinden sonra zilyetliği devir alan davacı bu aşamada zilyetlik şerhinin silinmesini istemeyemez.

Somut olaya hangi yönden bakılırsa bakılsın, yerel mahkemenin direnme kararının ONANMASI gerekir. Açıklanan nedenlerle Yüksek Kurulun çoğunluğunca benimsenen bozma kararına katılmıyoruz.

KARŞI OY YAZISI

Davacı, kadastro tespitinden önceki zilyetliğe ve imar ihyaya dayalı olarak tapu iptali ve tescil, tapu kaydında zilyed olarak adı yazılı şahsın zilyedlik şerhinin terkinini talep etmiş tapu iptali ve tescil davasının reddine dair karar kesinleşmiştir. Mahkemece, zilyedlik şerhinin terkini davası da reddedilmiş, davacının temyizi üzerine Yüksel Özel Dairece, 4127 sayılı Yasa"nın 1.maddesi ile değişik 2924 sayılı Yasa"nın 11/I-III.maddelerine göre inceleme ve araştırma yapılması gerektiğinden bahisle hüküm bozulmuş, yerel mahkemece direnme kararı verilmiştir. 4127 sayılı 1 Yasa"nın 1.maddesi ile değişik 2924 sayılı Yasa"nın 11/3.maddesine göre, kadastro çalışmaları sırasında, fiili kullanım durumuna göre, tasarruf edenlerin isimleri kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilir.

Davacının, kadastro tespitinden sonra zilyedliği devralması nedeniyle, kadastro tespiti sırasında tasarruf edenin zilyedlik şerhinin iptali davasının reddi gerektiği gibi, aksi düşünüldüğünde de tasarruf edenlerin beyanlar hanesinde gösterilmesi için 2924 sayılı Yasa"nın 11/I-III.maddesine göre bir araştırmanın yapılması da gerekmemektedir. Özel Daire"nin, taşınmazdan tasarruf edenlerin beyanlar hanesinde gösterilmesi, bu tür taşınmazların 2924 sayılı Yasa"nın 11/I-III.maddesi hükümlerine göre kullanan kişilere satılmasını gündeme getireceğinden bahisle, davacı hakkında bu Yasa hükmü doğrultusunda araştırma yapılmasına dair bozması yerinde değildir.

Taşınmazın beyanlar hanesindeki zilyedlik şerhi, hak sahipleri tespit komisyonunu bağlayıcı olmadığı gibi, hak sahipleri tespit komisyonunun zilyedlikle ilgili tespit ve kararına karşı da ilgililerin dava açma imkanları vardır. Nitekim Yüksek 20.Hukuk Dairesi"nin 29.06.2006 gün 2006/15547 E. -2006/19547 K. sayılı ilamında, aynı nitelikteki zilyedlik şerhi terkini davasının reddi kararı, yukarıda belirtilen gerekçelerle onanmıştır.

Bu nedenlerle zilyedlik şerhine dair davanın reddine ilişkin direnme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz.
 

 

 

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi