
Esas No: 2015/1590
Karar No: 2018/1727
Karar Tarihi: 16.05.2018
Danıştay 13. Daire 2015/1590 Esas 2018/1727 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2015/1590
Karar No:2018/1727
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : … A.Ş.
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı): Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
Vekili : …
İstemin Özeti : ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; bebek masumiyeti temasını konu edinen birçok reklam bulunmasına ve farklı reklamlarda bebek ve çocuk figürü kullanılmasına karşın içlerinden yalnızca bir tanesinin cezalandırılmasının haksızlık ve eşitlik ilkesine aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi …'nın Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, "…" logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 09.12.2013 tarihinde yayınlanan reklam kuşağında, "…" GSM operatörüne ait reklam filminde 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 9/6-(ç) maddesinin ihlâl edildiğinden bahisle davacıya uyarı yaptırımı uygulanmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi'nce; reklamda 0-2 yaş arasında bir bebeğin kullanıldığı, çocukların saflıklarının istismar edildiği, bebeklerin ve çocukların kullanılması suretiyle ebeveynler üzerinde satın alma baskısı oluşturulmaya çalışıldığı sonucuna varılarak dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı şirket tarafından temyiz edilmiştir.
6112 sayılı Kanun'un 9. maddesinin 6. fıkrasının (ç) bendinde, ticarî iletişimin, ''Çocukların fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar vermemek, deneyimsizliklerini veya saflıklarını istismar ederek, çocukları bir ürün veya hizmeti satın almaya veya kiralamaya doğrudan yönlendirmemek; çocukları reklamı yapılmakta olan ürün veya hizmetleri satın almak için ebeveynlerini veya başkalarını ikna etmeye doğrudan teşvik etmemek; çocukların ebeveynlerine, öğretmenlerine veya diğer kişilere duyduğu güveni istismar etmemek veya sebepsiz olarak çocukları tehlikeli durumlarda göstermemek'' zorunda olduğu; 32. maddesinde ise, Üst Kurul'un yayın ilke ve esaslarına aykırı yayın yapan özel radyo ve televizyon kuruluşlarını uyaracağı ve idari yaptırım uygulayacağı kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinde atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Bilirkişi İncelemesi" başlıklı beşinci bölümünde yer alan 266. maddesinde, mahkemenin çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği, hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacağı; 273. maddesinde, mahkemenin bilirkişinin görevlendirilmesine ilişkin kararında inceleme konusunun bütün sınırlarıyla açıkça belirlemek ve bilirkişinin cevaplaması gereken sorulara ilişkin hususlara yer vermek zorunda olduğu; 275. maddesinde, bilgisine başvurulan bilirkişinin kendisine tevdi olunan görevin uzmanlık alanına girmediğini mahkemeye bildirme yükümlülüğünün bulunduğu; 278. maddesinde, bilirkişinin görevini mahkemenin sevk ve idaresi altında yürüteceği, bilirkişinin görev alanı veya sınırları hakkında tereddüde düşerse, bu tereddüdünün giderilmesini her zaman mahkemeden isteyebileceği; 279. maddesinde, bilirkişi raporunun gerekçeli olması gerektiği, bilirkişinin hukuki değerlendirmelerde bulunamayacağı belirtilmiş; anılan maddenin gerekçesinde, bilirkişinin raporunu mahkemece belirlenen sınırlar dâhilinde tümüyle maddi vakıalara hasrederek kendisine yöneltilen somut soruları bilimsel dayanaklarını açık ve anlaşılır biçimde göstermek ve eksiksiz olarak cevaplandırmak suretiyle hazırlaması ve ayrıca raporunu kaleme alırken özel ve teknik bilgi bakımından uzman kimliği bulunmayan hâkimin ve tarafların anlayabileceği kavramları ve terimleri kullanmaya özen göstermesi gerektiği vurgulanmış; 281. maddesinde, mahkemenin gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme de yaptırabileceği; 282. maddesinde ise, hâkimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği kurala bağlanmıştır.
Aktarılan kanunî düzenlemelere göre bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesi hâlinde, bilirkişilerce hazırlanan raporların olayın özel veya teknik bilgi gerektiren yönlerini hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde aydınlatan bilimsel esaslara dayalı gerekçeleri içermesi gerektiği, bu nitelikte olmayan bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağı, mahkemenin böyle bir durumda yeni bir bilirkişi heyeti oluşturabileceği ve hükme esas alınabilecek rapor elde edinceye kadar bilirkişi incelemesine devam edebileceği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; "…" logosuyla ile yayın yapan davacı şirkete ait televizyon kanalında 09.12.2013 tarihinde yayınlanan reklam kuşağında, "…" isimli GSM operatörüne ait bir reklamda 0-2 yaş arasında olduğu tahmin edilen bir bebeğin kullanıldığı, söz konusu reklam yayını ile çocukların gelişimlerine zarar verildiği, saflıklarının istismar edildiği, ebeveynler üzerinde satın alma baskısı oluşturulmaya çalışıldığından bahisle 6112 sayılı Kanun'un 9/6-(ç) maddesinin ihlâl edildiğinden bahisle aynı Kanun'un 32. maddesinin ikinci fıkrası gereğince davacı yayın kuruluşunun uyarılmasına karar verilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığa konu reklamın, 6112 sayılı Kanun'un 9. maddesinin 6. fıkrasının (ç) bendini ihlâl edip etmediğinin belirlenmesi özel bilgiyi gerektirdiğinden, uyuşmazlığın hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukukî bilgi ile çözümlenmesi mümkün değildir.
Bu itibarla; bahse konu reklamın, 6112 sayılı Kanun'un 9. maddesinin 6. fıkrasının (ç) bendinde yer alan ilkeyi ihlâl edip etmediğinin tespiti amacıyla, aralarında çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı hekim ile çocuk psikoloğunun da bulunduğu bilirkişilerden oluşturulacak heyetçe rapor düzenlendikten sonra hüküm kurulması gerekirken; aynı reklamın farklı kanallarda yayınlanması sebebiyle ... İdare Mahkemesi'nin E:… sayılı dosyası ile ... İdare Mahkemesi'nin E:… sayılı dosyasında görülen iptal davalarında aynı hükmün ihlâl edilip edilmediğine ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, yaptırılan incelemeler sonucunda bilirkişi raporlarında yayının 6112 sayılı Kanun'un 9. maddesinin 6. fıkrasının (ç) bendindeki hükmü ihlâl ettiği sonucuna varıldığı, ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının Dairemizin E:2015/5334, K:2018/313 sayılı kararı ile ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ise Dairemizin E:2018/608, K:2018/1436 sayılı kararıyla onandığı görüldüğünden, aynı reklam yayınından dolayı aynı ilkenin ihlâl edilmesi nedeniyle usul ekonomisi ilkesi de dikkate alınarak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek bulunmadığından, bilirkişi incelemesi yaptırılmadan verilen İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davanın reddi yolundaki temyize konu ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, temyiz istemi yerinde görülmeyerek anılan Mahkeme kararının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA; temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 16.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
