11. Ceza Dairesi 2016/4107 E. , 2017/236 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi usul kanununa muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet
1- 2005-2006 takvim yıllarında sahte fatura düzenlediği iddiasıyla açılan kamu davasında sanığın, suçlamayı kabul etmemesi ve dosya arasında sahte düzenlendiği iddia edilen faturaların yer almaması; sahte fatura düzenleme suçunda suçun maddi konusunun fatura olması ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu"nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ""Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanun"un Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından, hiç düzenlenmemiş sayılır"" şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanunu"nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi için; her takvim yılına ait suça konu fatura asıllarından kanaat oluşturacak sayıda temin edilip dosya arasına konulmasından sonra incelenerek, kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi, faturaları kullanan şirketler hakkında karşıt inceleme yapılıp yapılmadığı araştırılarak yapılmış olması halinde haklarında düzenlenen vergi inceleme ve sair raporların onaylı suretleri getirtilerek incelenmesi, kamu davası açılıp açılmadığının sorulması, açıldığının tespiti halinde dava dosyasına intikali sağlanarak ayrıntılı özetinin tutanağa geçirilmesi ve bu davayı ilgilendiren bilgi ve belgelerin onaylı örneklerinin alınarak dosyaya konulması, gerektiğinde faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişiler de dinlenerek sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak aldıkları ve sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorulması, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim ve tesellüm belgeleri, bedelinin ödendiğine dair ticari teamüle uygun, kanıtlama yeterliliği olan banka hesapları ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgeler, faturaları kullananların yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığı da dikkate alınarak faturaları kullanan şirketler ile sanığın ticari defter ve belgeleri üzerinde gerekli görülmesi halinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması ve fatura ile belgeler üzerindeki imza ve yazıların da sanığa ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesine başvurulmasından sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
a- 08.06.2007 tarihli iddianame ile sanık hakkında vergi suçu, inceleme raporları ve mütalaaya uygun olarak 2005-2006 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçlarından dava açılması karşısında, her takvim yılındaki sahte fatura düzenlemek suçlarının birbirlerinden bağımsız ve ayrı suçları teşkil edeceği, aynı takvim yılında birden fazla fatura düzenlenmesi halinde her yıl için ayrı ayrı zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden hangi takvim yılından hüküm kurulduğu da belirtilmeksizin tek suçtan ceza tayini,
b- 5237 sayılı TCK"nın 51/7. maddesinde; “Hükümlünün deneme süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere hakimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceği”nin belirtilmesi karşısında, sanık hakkında “denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde ertelenen cezasının tamamının infaz kurumunda çektirilmesine” şeklinde infazı kısıtlayacak şekilde hüküm kurulması,
c- 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 16.01.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.