Abaküs Yazılım
19. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/2253
Karar No: 2021/1702
Karar Tarihi: 17.02.2021

Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2020/2253 Esas 2021/1702 Karar Sayılı İlamı

19. Ceza Dairesi         2020/2253 E.  ,  2021/1702 K.

    "İçtihat Metni"



    Https:///eksisozluk.com/e-hamal-com--4654333 URL uzantılı internet sitesinde yayımlanan paylaşım içeriği nedeniyle kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia eden ilgilisi ... vekili tarafından yapılan erişimin engellenmesi talebinin reddine dair İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliğinin 20/01/2020 tarihli ve 2020/387 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliğinin 31/01/2020 tarihli ve 2020/489 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı"nın 16.04.2020 gün ve 3112 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.05.2020 gün ve KYB. 2020/44418 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
    Anılan ihbarnamede;
    Dosya kapsamına göre, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunu’nun 9/1. maddesinde “İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de isteyebilir.” ve anılan maddenin 3. fıkrasında “İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talepleri doğrultusunda hâkim bu maddede belirtilen kapsamda erişimin engellenmesine karar verebilir.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, itiraz merciince erişimin engellenmesi talep edilen haberlerde kişilik haklarına saldırı olmadığından bahisle itirazın reddine ilişkin karar verilmiş ise de; söz konusu sitede 25/03/2015 tarihinde yayımlanan başvuran şirket hakkındaki "fake ssl kullanarak dolandırıcılık yapan internet sitesi" şeklindeki paylaşım içeriğinin başvuran firmanın ticari itibar ve saygınlığı ile kişilik haklarını ihlâl eder mahiyette olduğunun anlaşılması karşısında, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği, gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
    Gereği görüşülüp düşünüldü:
    5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun"un "içeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi" başlıklı 9/1. maddesinin uygulanma şartları;
    - İnternet ortamında erişime sunulan bir yayın bulunması,
    - Erişime sunulan yayın içeriği nedeniyle, gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşların kişilik haklarının ihlal edilmesidir.
    Madde metninde açıkça yazılı olduğu üzere, kişilik hakları ihlal edilen tüzel kişilerin de kişilik haklarının ihlali nedeniyle erişimin engellenmesi yoluna başvurabileceğinde tereddüt bulunmamaktadır. Ancak somut uyuşmazlığın çözümü için, kişilik hakları kavramından ve tüzel kişilerin hukuk düzenince korunan kişilik haklarının neler olduğundan kısaca bahsedilmesi, devamla başvuran tüzel kişi hakkında bir sosyal ağ sağlayıcısının internet sitesi üzerinde üçüncü kişiler tarafından yapılan paylaşımın, tüzel kişinin hukuk düzenince korunan kişilik haklarını ihlal edip etmediğinin ve ifade özgürlüğü sınırları çerçevesinde kalıp kalmadığının tespiti gerekmektedir.
    a-) Kişilik Hakları Kavramı ve Tüzel Kişilerin Hukuk Düzenince Korunması Gereken Kişilik Hakları
    Kişilik Hakları; Özel hukukta kişinin doğumla birlikte kazandığı ve üzerine kişisel gelişimiyle birlikte her geçen gün yeni değerler kattığı kişiliğinin, maddi ve manevi bütünlüğünün, isminin, mesleki kariyerinin, ailesinin ve hatta sosyal çevresinin kişi üzerinde oluşturduğu, kısacası kendini gerçekleştirme yolunda elde ettiği tüm kazanımlarının ve menfaatlerinin, hukuk düzeni tarafından koruma altına alınan yönüdür. Medeni hukuk kapsamında kişilik hakları, kategorik anlamda "mutlak haklar" içinde yer alan, her zaman varolan, zamanla tükenmeyen, herkese karşı ileri sürülebilen, çoğu zaman kişiye sıkı sıkıya bağlı ve devredilemeyen, şahısvarlığına ilişkin haklardandır. Kişilik haklarının bir maddi (bedensel, cismani, organik vs. özellikleri) boyutu, bir de manevi (ruhsal,içsel,duygusal vs. özellikleri) boyutu bulunmaktadır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.02.2012 tarihli, 2011/4-687 E. 2012/26 K. sayılı kararında tüzel kişilerin kişilik haklarının kapsamına ilişkin olarak;
    "...tüzel kişiler, ortak bir amacın sürekli olarak gerçekleşmesini sağlayacak örgütlenmeye sahip kişi veya mal topluluklarına, birleşen kişilerden veya malı tahsis eden kişiden, bağımsız bir kişilik tanınmıştır. İşte bu tür kişi veya mal toplulukları “tüzel kişiler” (hükmü şahsılar) diye adlandırılmaktadır (M. Kemal OĞUZMAN- Özer SELİÇİ, Kişiler Hukuku, 5. baskı, İstanbul 1993, s. 111)...
    ...Bir şahsın kişiliğine bağlı, fiziki, manevi ve fikri varlığı üzerinde kişi olma sıfatıyla sahip bulunduğu kişisel değerler üzerindeki mutlak hakka kişilik hakkı denir. Kişilik kavramı en geniş anlamda kişiyi ve onun kişilik haklarını kapsamaktadır. Az yukarıda da açıklandığı üzere kişilik hakkı bakımından gerçek ve tüzel kişiler arasında bir ayrım yapılmamaktadır. Ancak Türk Medeni Kanunu’nun 48 ncı maddesinde doğal olarak belirtildiği şekliyle yalnızca gerçek kişilere ait olan cins, yaş, hısımlık gibi haklar, tüzel kişilere özgü hakların dışında kalmaktadır.
    Kişilik hakkı çeşitli kişisel değerlerden oluşan bir bütünlük arz eder. Kişilik hakkı bir şahsın kişiliğini oluşturan maddi ve manevi değerleri kapsar. Kişinin özel yaşamı, beden bütünlüğü, şeref, haysiyeti, onuru, saygınlığı, sağlığı, özel yaşamının gizliliği, resmi adı, eseri, sözü, ekonomik hareket serbestliği ve özgür olma hakkı bu değerlerdendir...
    ...Kanun koyucu kişilik haklarını oluşturan değerlerin sürekli değişen ve gelişen yansımalarını dikkate alarak sınırlandırma yoluna gitmemiş; kişisel değerlerden oluşan kişilik hakkı esnek bir çerçeve içinde, ele alınmıştır.
    Medeni Kanunda açıkça düzenlendiği gibi tüzel kişiler cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği olarak ancak insanlara özgü olanlardan başka bütün hakları edinebilirler ve borç altına girebilirler.
    Kanunda medeni haklardan yararlanma ve medeni hakları kullanma ehliyeti ile kişilik haklarına sahip olma bakımından gerçek kişilerle tüzel kişiler arasında ayrım yapılmıştır. Kanun koyucunun gerçek kişilerle tüzel kişiler arasında bu konuda ayrım yapmasının nedeni, bunların kendi yapılarına uygun kişilik değerlerinin bazı alanlarda farklı olmasından kaynaklanmaktadır.
    Tüzel kişiler yapıları ve özellikleri gereği gerçek kişilerin kişilik değerlerinin tamamına sahip değildirler. Bunun en belirgin nedeni gerçek kişiler gibi maddi (nesnel) bir varlıktan yoksun olmalarıdır. Bu durumlarının tabi sonucu olarak sağlık, hayat, vücut bütünlüğü gibi maddi, bedensel değerlere sahip değildirler. Sonuç olarak tüzel kişilerin gerçek kişilerde olduğu gibi sağlığından, hayatından ve vücut bütünlüğünden söz edilemez. Sağlık, hayat ve vücut bütünlüğüne yönelik kişilik hakları ve bu hakların korunması ile ilgili anayasal ve yasal hükümler bu bakımdan tüzel kişiler için söz konusu olamaz. Bu haklar tüzel kişilere kapalıdır.
    Bu bakımdan tüzel kişiler insanlar gibi canlı varlıklar değildirler. Onlara hukuk düzeni tarafından kişi olma özelliği bazı sosyal ve ekonomik ihtiyaçlar nedeniyle verilmiştir. Tüzel kişiler yaradılış gereği insana has olan kişisel değerler dışında, gerçek kişiler gibi kişilik hakkına sahiptir. Gerçek kişiler gibi tüzel kişilerinde şeref ve haysiyeti gibi kişisel değerleri ve bunlardan oluşan kişilik hakları vardır. Şeref, haysiyet ve özel yaşam hakları TMK.nun 24. maddesinde düzenlenen şahsiyet hakları arasında yer almaktadır. Bu nedenle söz konusu haklar mutlak haklardan olduğundan herkese karşı koruma imkanı sağlar.
    Tüzel kişiler insanlar gibi maddi- organik bir yapıya sahip olmadıklarından dolayı onların bedensel bütünlüğü, yaşamı, sağlığı gibi, maddi bedensel değerler üzerinde kişilik haklarının varlığı tabi olarak söz konusu olmamakla birlikte saygınlık, onur, sır çevresi gibi manevi nitelikteki kişisel değerlerle, mesleki ve ekonomik kişisel değerlere gerçek kişiler gibi tüzel kişilerin de sahip olduğu söylenilebilir.
    Tüzel kişilerin kişisel değerler üzerindeki kişilik haklarının korunması gerekir (Alim TAŞKIN, “Tüzel Kişilerin Kişilik Haklarının Korunması”, AÜHFD., 1991, C. 42, s. 1- 4, s. 208- 230).
    Bu nedenle tüzel kişinin ekonomik faaliyetini yürütürken kazandığı saygınlık, onun kişisel değerleri içinde yer alır. Ticari şeref ve haysiyetin çiğnenmesi, onun ekonomik yaşam içindeki yerini ve durumunu sarsabilir.
    Ekonomik itibar da tüzel kişinin şeref ve haysiyetinin bir görüntüsüdür. Tüzel kişinin ekonomik faaliyetleri de toplum tarafından değerlendirilmektedir. Tüzel kişiliğe sahip bir şirketin ödeme gücüne ilişkin değerlendirmeler, o tüzel kişinin toplumsal şeref ve haysiyeti ile yakından ilgilidir. Kredi toplum tarafından ödeme gücü ile ilgili olarak izafe edilen bir değer olması nedeniyle, bu değeri azaltan veya ortadan kaldıran kişiliği ihlale yönelik açıklamalar şeref ve haysiyete tecavüz niteliği taşır.
    Tüzel kişinin kişilik haklarından olan onur ve saygınlığı onun korunan değerlerinin başında gelir. Bu nedenle tüzel kişi onur ve saygınlığından vazgeçemeyeceği gibi, bu değerlerini hukuka ve ahlaka aykırı olarak da sınırlayamaz...
    ...Uygulamada da Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 15.12.2004 gün ve 2004/4-709 E-2004/720 K.; 31.05.2000 gün ve 2000/4-900 E- 2000/935 K. sayılı ilamlarında tüzel kişilerin de kişilik haklarına saldırıdan dolayı manevi tazminat davası açabileceklerini kabul etmiştir..."
    İfadeleriyle, sırf insana özgü olan kişilik hakkı değerleri dışında, tüzel kişilerin de mesleki - ticari itibar, saygınlık, müşteri çevresi, ticari sırları gibi kişilik değerlerine sahip olabilecekleri ve bu kapsamda sahip oldukları kişilik haklarının hukuk düzeni tarafından koruması gerektiğine işaret edilmiştir.
    Doktrinde, hukuk düzenince korunan kişilik hakları kapsamında korunan değerlerden en önemlileri; şeref (onur) ve itibar (haysiyet, saygınlık) kavramları olarak görülmektedir. Şeref (onur) kavramı; insanların sırf insan olmasından kaynaklı olarak, doğumundan beri herkesle eşit biçimde sahip oldukları öz değerle birlikte yaşamı boyunca bunun üzerine kattığı tüm kazanımı, itibar ise; insanın gerek kendisine duyduğu öz saygınlığı, gerekse dış dünyadakilerin o insana duyduğu saygınlığı, başkalarının ona verdiği manevi değeri ifade etmektedir. Bu nedenle saygınlık kavramının bir iç görünümü bir de dış görünümü olduğu kabul edilmektedir.(A.Şeref KILIÇOĞLU, Haysiyet ve Özel Yaşama Basın Yoluyla Saldırılardan Doğan Hukuksal Sorumluluk, Turhan Kitabevi, Ankara,2013, s.91-93)
    Bir tüzel kişinin sosyal değeri, onun ekonomik şöhreti ile bağlantılıdır. Hukuken korunan boyutu da toplumun o kişi hakkındaki objektif değer yargısıdır. Tüzel kişinin kişilik hakları kapsamında korunan saygınlığı onun dış saygınlığı, toplum gözündeki değeri ifade eder. Tüzel kişilerin faaliyetlerini sürdürmeleri sırasında kendi organizasyonu içerisinde (iç dünyasında) kendi kişiliklerine duydukları saygınlık ve kendilerine verdikleri değer ile dış dünyadaki (tüzel kişi dışındaki) kişilerin o tüzel kişiye gösterdikleri saygınlık farklı kavramlardır. Tüzel kişinin çevresinde kazanmış olduğu itibarı aşağılayan, yazılı, sözlü veya görüntülü beyanlar, şu veya bu vasıflara sahip olmadığına ilişkin yayınlar, kişilik haklarından olan şeref ve haysiyete yönelik bir tecavüz olarak kabul edilmelidir. Tüzel kişinin şeref ve haysiyeti yanında onun toplumsal itibarı ve ticari (hayattaki) itibarı da Medeni Kanun"un 24. maddesindeki korumadan yararlanır. Kişilerin şeref, haysiyet ve itibarını ihlal şekli; suçlama niteliğinde belirli bir olay iddiası (somut olgu isnadı) olabileceği gibi karalama, iftira, gerçeğe aykırı beyanlar şeklinde de olabilir. Kişi hakkında bir olayın açığa çıkarılması ve yayılması, şayet gerçeğe uygun olarak bildirilmesi şeklinde ise; hukuka aykırılık iddiası ileri sürülemez. Ancak bununla birlikte, somut olaylara dayanan iddiaların, hukukun ve genel ahlakın izin vermeyeceği ölçüde bir amaç güdülerek (kötüniyetle) yayınlanmış olması halinde ise; hukuka aykırılık söz konusu olabilir. İsviçre Federal Mahkemesinin içtihatlarına göre (Zeytinoğlu,s.213) somut olayın değerlendirilmesinde, ifadenin; olayı haklı gösterebilecek ölçü içinde bulunmayı ve ifade ediliş tarzı yönünden gereğinden fazla abartılı olmaması gerektiğine işaret edilmektedir. Buna karşılık gerçek olaydan bambaşka bir olayın oluştuğu hissini uyandırıcı ve genel sonuçları bakımından çok ileri sayılabilecek ifade tarzlarının şeref ve haysiyeti ihlal edici sayılması gerektiğine yönelik görüşler de bulunmaktadır. (Alim TAŞKIN, “Tüzel Kişilerin Kişilik Haklarının Korunması”, AÜHFD., 1991, C. 42, s. 1- 4, s. 226-229).
    b-) Kişilik hakları ile ifade özgürlüğünün karşı karşıya geldiği durumlarda gözetilmesi gereken kriterler;
    İfade özgürlüğü; insanın dilediği şekil, zaman ve koşulda, herhangi bir baskı, sınırlama veya zorlama altında kalmadan bilgi ve fikir sahibi olma, özgürce düşünme, düşüncelerini baskı altında kalmadan açıklama, muhatabına iletme ve yayma imkanının elinde bulunmasıdır.
    O halde ifade özgürlüğünün temel unsurları;
    - Bilgiye, yorum ve değerlendirmelere, mesaj veya habere özgürce erişebilme,
    - Herhangi bir sınırlama, baskı veya yönlendirme olmaksızın özgürce kanaat ve fikir sahibi olma,
    - Sahip olunan düşünce ve kanaati özgürce açıklayabilme ve yayma imkanının bulunması olarak sayılabilir.
    Hemen her temel hak ve özgürlük için olduğu gibi ifade özgürlüğünün de sınırlanması açısından genel bir takım kriterlerin her somut olayda ayrı ayrı gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir. Hukuk tekniği açısından bir temel hak ve özgürlüğün sınırlandırılması için gözetilmesi gereken kriterler;
    - Sınırlamanın kanunla yapılması (yasal bir dayanağı olması),
    - Sınırlamanın meşru bir amaca hizmet etmesi (AİHS"de veya iç hukukta yer alan sınırlama sebeplerinin varlığı),
    - Sınırlamanın demokratik toplum gereklerine uygun olması (demokratik ve bilinçli bir toplumda yapılacak sınırlamanın normal görülmesi ve saygıyla karşılanması)
    - Sınırlamanın ölçülü olmasıdır.
    AİHS"nin 10. maddesinde bir temel hak ve özgürlük olarak kabul edilen ifade özgürlüğünün de sınırsız olmadığı, objektif olarak belirlenmiş istisnai durumlarda sınırlanabileceği öngörülmüştür. AİHS"nin 10/2. maddesinde yer alan ifade özgürlüğünün sınırlama sebepleri;
    - Ulusal güvenliğin, toprak bütünlünün veya kamu güvenliğinin korunması,
    - Kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin engellenmesi,
    - Sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması,
    - Gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması olarak sayılmıştır.
    Kanun yararına bozmaya konu uyuşmazlık bakımından; sınırlanması istenen ifadenin başkalarının şöhret ve haklarını ihlal etmeyecek derecede saygıdeğer olması gerektiği, aksi halde sınırlandırılmasının kaçınılmaz olduğu değerlendirilmektedir.
    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Axel Springer & Almanya kararında, ifade özgürlüğü ile kişilerin özel hayatlarının korunması ve mahremiyet hakkının karşı karşıya geldiği durumlarda, sınırlamanın sözleşmeye uygun olup olmadığının tespiti bakımından aşağıdaki kriterlerin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini öngörmektedir;
    - İfadenin genel kamu yararını güden bir tartışmaya katkıda bulunması,
    - İfadede sözü edilen kişinin tanınmışlık derecesi ve aktarılan konu,
    - İfadede adı geçen kişinin daha önceki davranışları,
    - İfadeye konu olan bilgiyi elde etmek için kullanılan yöntem,
    - İfadede aktarılan bilginin doğruluğu, içeriği, biçimi ve etkileri,
    - İfadenin sınırlanması için uygulanan yaptırımın türü, miktarı, ölçülü şekilde kullanılıp kullanılmadığı.
    c-) Somut uyuşmazlık açısından tüzel kişinin kişilik haklarının ihlal edilip edilmediği;
    Erişimin engellenmesi talep edilen www.eksisözlük.com internet sitesi üzerinde "e-hamal" konu başlığı altında yapılan birden çok tanım ve yorumda; adı geçen alışveriş sitesinin faaliyet ve uygulamalarından bahsedildiği, "...piyasa fiyatının 3 katına kadar sebze meyve satan tuhaf isimli internet sitesi...", "...kredi kartı kullanmadan önce ssl sertifikası kontrol edilmeli...", "...hayvan gibi pahalı site...", "...fake ssl kullanarak dolandırıcılık yapan internet sitesi..." gibi pek çok yorum ve şikayet niteliğindeki ifadelerin yer aldığı, başvuran şirket vekilinin; özellikle de dolandırıcılık ithamı ile müvekkili şirketin sahip olduğu internet alışveriş sitesi aleyhine karalama kampanyası yapıldığı izlenimi uyandığını, URL adresinde yer alan ve kişilik haklarını ihlal eden paylaşımlar nedeniyle bu adrese erişimin engellenmesini talep ettiği, ancak talebinin "paylaşımların ağır eleştiri olarak kabul edilmesi gerektiğinden bahisle" reddedildiği ve itirazının da kabul görmediği anlaşılmıştır.
    Yukarıda yazılı mevzuat, doktrin ve emsal yargı kararları ışığında somut olayın değerlendirilmesine gelince;
    - İfadenin yer aldığı internet sitesinin, çok sayıda kayıtlı yazarı olan ve üyelerinin yorumlarıyla açılan değişik konu başlıkları altında yapılan tanımlamalardan hareketle sözlük benzeri içerik anlayışıyla hareket eden bir sosyal ağ sağlayıcısı olduğu, sadece tüketicinin haklarının korunmasına yönelik şikayetleri dile getirme amaçlı bir ortam olmaktan çok bir konu başlığının tüm boyutlarıyla (siyasi, ticari, sosyal, kültürel vs.) değerlendirildiği bir ortam olarak tanındığı, site üzerinde yapılan yorumların tüm internet kullanıcılarının (herkesin) erişimine açık olduğu, internet kullanıcılarının okudukları içeriği kolaylıkla şikayet linkine basarak sosyal ağ sağlayıcısına bildirme imkanının bulunduğu,
    - Başvuran şirketin, doğal ürünlerin internet üzerinden mesafeli olarak satışının yapıldığı "e-hamal" adlı internet alışveriş sitesinin sahibi olduğu, alışveriş sitesinin internet kullanıcısı tüketicilerin tümüne ürün satışı yapmayı hedeflediği, bu doğrultuda geniş bir kitleye hizmet verdiği,
    - Erişime engellenmesi istenen sosyal ağ sağlayıcısının sitesinde yer alan paylaşımlardan, adı geçen alışveriş sitesinin ödeme sistemlerinde kullandığı "ssl" (secure socket layer - güvenli giriş katmanı) sisteminin dolaylı biçimde eleştirildiği, ancak eleştirilerin doğruluğu hususunda başvuran şirket tarafından ileri sürülen bir savunma veya cevap hakkına yer verilmediği, başvuran şirketin sosyal ağ sağlayıcısına bir şikayet başvurusunun olup olmadığının dosyadan anlaşılamadığı,
    - Dosyadaki internet sayfa çıktısından hareketle yapılan incelemede, "e-hamal" konu başlığı altındaki tüm yorumların ayrı ayrı URL adreslerinde değil, tek bir başlıkta ve aynı URL adresi altında aynı sayfada görüntülendiği, başvuruya konu olan "...fake ssl kullanarak dolandırıcılık yapan internet sitesi..." ifadesinin diğer ifadelerle birlikte değerlendirilmesi sonucunda; yorumlarda adı geçen sitenin ödeme yöntemindeki aksaklıklara değinildiği, dolayısıyla mesnetsiz değer yargılarından değil somut olgular üzerinden hareket edildiği,
    - Başvuruya konu e-hamal alan adlı alışveriş sitesinin veya başvuran şirketin toplum gözündeki ticari itibarının, yukarıda yer alan paylaşımla zedenlenmiş olarak kabul edilmesinin, subjektif bir değerlendirme olacağı, 5651 sayılı Kanun"un 9. maddesinde yer alan kişilik haklarının ihlali deyimiyle ancak ilk bakışta anlaşılabilecek, objektif bir ihlalin söz konusu olması gerektiği, sosyal ağ sağlayıcısının üyesi olan üçüncü kişiler tarafından yapılan yorumların doğrudan başvuran şirketi veya sahibi olduğu alışveriş sitesinin ismini hedef alan, tüzel kişinin itibarını zedeleyecek veya onun hakkında bir karalama kampanyası olarak değerlendirilebilecek kötü niyetli ifadeler olmaktan ziyade, ancak eleştiri mahiyetinde ifadeler olarak algılanabileceği,
    - 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun"un genel hükümlerinde; tüketicileri özellikle mesafeli satış sözleşmeleri sırasında koruyan pek çok hükmün bulunduğu, dolayısıyla paylaşımların kamu yararını güden bir tartışmaya da katkı sağladığının kabul edilebileceği,
    - Başvuran şirketin alışveriş sitesi aleyhine kullanılan ifadelerde; ilk bakışta kötüniyetle yapılmış bir karalama kampanyasından ziyade, etki ve sonuçları bakımından adı geçen alışveriş sitesinin kullandığı ödeme yöntemini ve sitenin faaliyetlerini, fiyatların yüksekliğini eleştiren cümlelerin bulunduğu, doğrudan başvuran şirketin ve onun yetkililerinin kişilik haklarını hedef alan paylaşımlar içermediği, bu haliyle adı geçen URL adresine, "tüzel kişinin kişilik haklarının ihlali" gerekçesiyle erişimin engellenmesinin ağır, ölçüsüz ve hukuka aykırı olacağı,
    - Somut uyuşmazlıkta internet üzerinden yapılan yayının, kişilik haklarını ihlal etmekten ziyade ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı ve erişimin engellenmesi şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla,
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yukarıda izah edilen nedenlerle yerinde görülmediğinden REDDİNE, 17.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi