"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Trabzon 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 13.10.2005 gün ve 2005/118-664 E.K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 20.04.2006 gün ve 1236-4832 sayılı ilamı ile;(...Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesi uyarınca kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Davalılara, duruşma davetiyesi tebliğ edilmiştir. Davalılardan Hüseyin keşifte hazır bulunmuş, davalı Hasan ise vekili ile davada temsil edilmiştir.
Bu durumda mahkemece işin esasına girilip inceleme yapıldığına göre esas hakkında hüküm kurmak gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi, Doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN:Davacı vekili
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesi uyarınca kamulaştırma bedelinin tespiti ile idare adına tescil istemine ilişkindir.
Davacı TEİAŞ Genel Müdürlüğü vekili; tapuda davalılar adına kayıtlı bulunan 251 parsel sayılı taşınmazın enerji iletim hattı güzergahında bulunması nedeniyle müvekkili idarece pilon yeri ve irtifak tesisi için kamu yararı kararı alınmış olup; mahkemece, Kamulaştırma Kanununun 27.maddesi gereğince acele el koyma kararı verildiğini ve kamulaştırma bedelinin mal sahibi davacılar adına bankaya bloke edildiğini ileri sürerek; kamulaştırma bedelinin tespitine, 255,67 m2 pilon yerinin davacı idare adına tescili ile, 478,41 m2 lik bölümde idare yararına irtifak hakkı tesisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı idarece, pilon yeri ve irtifak hakkı tesisi için kamu yararı kararı alınan dava konusu taşınmaz maliklerine, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 4650 sayılı Kanunla değişik 8. maddesi uyarınca pazarlıkla satın almaya ilişkin her hangi bir bildirim yapılmaksızın, aynı Kanunun 10. maddesi uyarınca görülmekte olan dava açılmış ve dava dilekçesi ile duruşma gününü bildirir davetiye, mal sahibi davalıların tamamına tebliğ edilmiştir.
Davalılardan Haydar kendisine asaleten, diğer davalı Hasan"a vekaleten davayı takip etmiş; diğer davalı Hüseyin keşifte hazır bulunmuş; ne var ki Mahkemece, hazır bulunan taraflar arasında taşınmazların bedeli konusunda anlaşmalarına yönelik girişimde bulunulmadan iki kez keşif yapılmış ve belirlenen bedel davacı idarece bankaya bloke edilmiştir.
Mahkemenin; esasa ilişkin araştırma ve inceleme tamamlandıktan sonra, "2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun 8. maddesinde düzenlenen dava şartının davacı tarafça yerine getirilmediği" gerekçesiyle "davanın reddine" dair verdiği karar, Özel Daire"ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Aşamaları özetlenen davada direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 4650 sayılı Kanunla değişik 8. maddesi uyarınca pazarlıkla satın almaya ilişkin mal sahibine her hangi bir bildirim yapılmaksızın, aynı Kanunun 10. maddesi uyarınca açılan bedel tespiti ve tescil davasında; taraf teşkili sağlanıp, esasa ilişkin araştırmanın tamamlanmasından sonra, dava şartının idarece yerine getirilmediği gerekçesine dayalı olarak davanın reddine karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce, 2942 sayılı Kamulaştırma Yasası"nın satın alma usulü ve bedel tespiti esaslarını düzenleyen 8 nci ve 10 ncu maddelerinde 4650 sayılı Yasa ile getirilen değişiklik ve bu bağlamda kamulaştırma bedelinin tespiti ile idare adına tesciline ilişkin davanın hukuki niteliği üzerinde durulmasında yarar vardır.
4/11/1983 gün ve 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının uygulanması sırasında ortaya çıkan sorunların sağlıklı bir biçimde çözümü ve Anayasa"nın 46 ncı maddesinde öngörülen ve asıl kural olan, kamu yararının gerektirdiği hallerde, karşılıklarının nakden ve peşin olarak ödenmesi koşuluyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların objektif esaslara göre hızlı, doğru ve sağlıklı bir şekilde kamulaştırılması esasının tam olarak uygulanmasının sağlanması amaçlanarak, 24/4/2001 gün ve 4650 sayılı yasa ile değişik hükümler getirilmiştir.
Kanunun genel gerekçesinde de ifade edildiği üzere; "...Devlet ve kamu tüzelkişilerinin ancak zorunlu hallerde ve başka şekillerde taşınmaz mal sağlayamamaları durumunda hızlı, doğru ve sağlıklı bir şekilde kamulaştırma yapmalarının sağlanması, kamulaştırma sebebiyle adli ve idari yargıda açılacak davaların önlenmesi veya en aza indirgenmesi, buna rağmen açılacak davaların hızla sonuçlandırılması, doğru bedel tespiti yapılarak kamulaştırma sebebiyle Devlet veya diğer kamu tüzelkişileri ile gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerinin haksızlığa uğramasının önlenmesi, kamulaştırma işlemlerinin hızla sonuçlandırılarak, Devletin veya diğer kamu tüzelkişilerinin işlerinin ve yatırımlarının çabuklaştırılmasının sağlanması, uygulamada ortaya çıkan sorunların süratle çözümlenmesi amacıyla;
1)Anayasamızın 46"ncı maddesi hükmüne uygun olarak, Devlet ve diğer kamu tüzelkişilerinin ancak zorunlu ve gerçekten kamu yararının gerektirdiği hallerde ortaya çıkan ihtiyaçlarını başka şekillerde (pazarlıkla satınalma, Maliye Bakanlığından veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarından tahsis suretiyle taşınmaz mal edinme gibi) karşılayamamaları halinde kamulaştırma yapmalarının temini amacıyla, kamulaştırma yetkisi tanınan Devlet ve diğer kamu tüzelkişilerinin kamulaştırma ihtiyacı ortaya çıktığında, Kamulaştırma Kanununun 5"nci maddesinde sayılan mercilerce verilecek kamu yararı kararlarının 6 ncı maddesi uyarınca onaylanmasından veya 6"ncı maddenin son fıkrası uyarınca yapılacak kamulaştırmalarda, yetkili icra organınca verilecek karardan sonra, idarelerin kıymet takdir komisyonu ve uzlaşma komisyonu kurarak öncelikle Kanunun 8"nci maddesinde öngörülen satın alma usulü uygulamalarının sağlanabilmesi;
2)Kamulaştırma Kanunundaki mevcut kamulaştırma sistemi değiştirilerek, kıymet takdir komisyonları eliyle yaptırılan kıymet takdiri usulü ve esaslarının ve buna bağlı diğer işlemlerinin ve keza, bedel artırım davaları açılabileceği yönündeki hükümlerin kaldırılarak, yeniden düzenlenen 10"ncu maddeyle kamulaştırma işleminin tek davayla ve hızlı bir şekilde çözümlenmesi amacıyla, kamulaştırmayı yapacak olan Devlet ve diğer kamu tüzelkişilerinin doğrudan mahkemeye başvurarak, kamulaştırılacak taşınmaz malın gerçek kamulaştırma bedelinin tespiti ile, bu bedel karşılığında ve bu bedelin ödenmesi kaydıyla kamulaştırma yapılmasına ve taşınmaz malın kamulaştırma yapan idare adına tesciline karar verilmesinin sağlanması, bu davaların seri olarak ve hızla sonuçlandırılması..." öngörülmüştür. ,
Görüldüğü gibi; 4650 sayılı Yasa ile, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunundaki mevcut kamulaştırma sisteminin değiştirilmesinin amacı, uygulanabilir, gecikmeleri ortadan kaldıran ve süratli şekilde sonuca ulaşan bir sistem kurmaktır.
O halde, Kamulaştırma Yasasında, 4650 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik sonucu getirilen yeni sistemde; Anılan yasanın 5 nci maddesinde sayılan mercilerce verilecek kamu yararı kararlarının 6 ncı madde uyarınca onaylanmasından sonra, 8 nci maddede belirtilen esaslar çerçevesinde idarenin, kıymet takdir komisyonu ve uzlaşma komisyonu kurarak, tespit edilen tahmini bedeli belirtmeksizin, taşınmazı pazarlıkla ve anlaşarak satın alma iradesini malike bildirmesi; tarafların anlaşamaması veya ferağ verilmemesi halinde 10 ncu madde gereğince kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve idare adına tescili öngörülmüştür. Kamulaştırmanın satın alma usulü ile yapılamaması halinde, idarece, 10 ncu maddeye göre kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve taşınmazın idare adına tescili istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesine müracaat etmesi gerekir.
Yine yasa değişikliğiyle getirilen düzenleme sonucu; 10 ncu maddede mahkemeye, kamulaştırmayı sonuçlandırarak bedelin tespiti ve taşınmazın idare adına tesciline karar verilmesi ödev ve sorumluluğu yüklenmiştir.
Burada önemle üzerinde durulması gereken konu; somut olayda olduğu gibi, idare tarafından 2942 sayılı Kanunun 7. ve 8. maddesinde öngörülen prosedüre uyulmadan açılan bedel tespiti ve tescil davasında, mahkemenin nasıl bir karar vermesi gerektiği sorunudur.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamasına göre; mahkemece ilk oturumda 2942 sayılı Kanunun 7 ve 8.maddesinde aranan koşullar yerine gelmediğinin saptanması durumunda davanın reddine karar verilmesi gerekecektir.
Ancak mahkemece işin esasına girilerek, kamulaştırma bedelinin keşfen tespit ve idarece mal sahipleri adına bankaya bloke edilmesinden sonra, artık bu eksiklik nedeniyle davanın reddi isabetli olmayacaktır. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, 4650 sayılı Kanunla 2942 sayılı Kanunda yapılan değişiklikle; kamulaştırmanın uluslararası normlara ve Anayasa"ya en uygun ve en süratli bir şekilde sonuçlandırılması ve değişiklikten önceki Kanunda kamulaştırma işlemlerindeki kural hataları nedeniyle meydana gelen gecikmelerin önüne geçilmesi amaçlanmış olmasına göre, bu aşamada mahkeme önünde görülmekte olan ve esasına girilen bir davanın reddedilip, yeniden kamulaştırma işlemlerinin baştan yapılmasının istenmesi, Kanunun gerek özüne gerekse sözüne aykırı olacaktır. Kaldı ki, tapu malikinin görülmekte olan davaya katılıp, bedel tespiti yönündeki haklarını savunması da her zaman mümkündür.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 05.07.2006 gün ve E: 2006/5-498 K:2006/503; 29.11.2006 gün ve E: 2006/5-748 K:2006/756 sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.
Somut olayda; davacı idare tarafından tespit edilen tapu paydaşları adına uzlaşmaya çağrı belgesi düzenlenmiş olmasına karşın, mal sahiplerine tebliğ edilmeden kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istemiyle görülmekte olan dava açılmıştır.
Mahkemece dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye davalı tapu paydaşlarının tamamına tebliğ edilmiş; bir kısım davalının takip ettiği davada iki kez keşif yapılarak, bilirkişi kurullarınca belirlenen bedel davacı idarece bankaya bloke edilmiştir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre; 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 ncu maddesi uyarınca kamulaştırmayı sonuçlandırma ödevi yüklenen mahkemenin, bu aşamada yargılamaya devamla esas hakkında hüküm kurması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak, işin esas hakkında hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davanın ön şart yokluğundan reddine dair önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 28.02.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.