14. Hukuk Dairesi 2015/10364 E. , 2017/3069 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Hatay 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 20.09.2007 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 20.10.2011 tarihli ilamıyla, "Dava konusu taşınmazda tapu paydaşı olan...... mirasçısı. . mirasçısı ... . davaya dahil edilmeden yargılamaya devam edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde adı geçen mirasçıların davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması ondan sonra işin esası ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur."" gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK"nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
7201 sayılı Tebligat Kanununun;
1- "Bilinen Adreste Tebligat" kenar başlıklı 10. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.",
2-"Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" kenar başlıklı 21. maddesinde, "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.",
3-“Muhatabın adreste bulunmaması, ölmesi veya adresinden sürekli olarak ayrılması halinde yapılacak işlem” kenar başlıklı 30. maddesinin 1. fıkrasında, “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.”,
4-Tebligat Kanunu"nun 35. maddesinde, "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.
Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır."
Hükümlerine yer verilmiştir.
Somut olaya gelince; 1- Mahkemece, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulduğu halde gereği yerine getirilmemiştir. Bozma ilamı sonrası davalılardan Turushan Depo"ya dava dilekçesi tebliğ edilmediği gibi Yargıtay ilamı da Mernis adresine doğrudan TK 35. maddesine göre tebliğ edilmiştir. Kanunun 35. maddesine göre tebliğat yapılabilmesi için öncelikle, mahkemece aynı adrese usulüne uygun olarak en azından bir kere tebligat yapılmış olması gerekir. Bu şarta ilave olarak, muhatabın adres kayıt sisteminde herhangi bir adresinin de bulunmaması gerekir. Yapılan işlem 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10, 21 ve 35. maddesi ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 29. maddesi hükümlerine uygun değildir. Bu durumda, davalıya dava dilekçesinin 7201 sayılı Kanunun 10. ve 21. maddelerine göre tebliği gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Dava konusu taşınmazın tapu kaydında paylı maliklerden... ile bir kısım davalıların murisleri ... aynı kişiler olup olmadıkları anlaşılamamıştır. Mahkemece, tapu maliklerinden..... ile aynı kişiler olup olmadığının belirlenmesi, aynı kişiler olması halinde tapuda kimlik bilgilerinin idari yoldan düzeltilmesi için davacı vekiline yetki ve süre verilmesi, aksi halde adı geçen paylı maliklerin adres ve kimlik bilgileri nüfus ve tapu müdürlüğünden araştırılarak sağ ise kendisinin, ölü ise ibraz ettirilecek mirasçılık belgesine göre tespit edilecek mirasçılarının usulüne uygun olarak davaya katılmalarının sağlanması ve sonucuna göre taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların
incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren peşin yatırılan harcın istek halinde yatırılana iadesine,
17.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.