17. Hukuk Dairesi 2015/18854 E. , 2018/4374 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada araçta yolcu olarak bulunan desteğin öldüğünü açıklayıp 100,00 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini artırmıştır.
Davalı vekili, desteğin araçta hatır için taşındığını, emniyet kemeri takmaması nedeni ile müterafik kusurunun bulunduğunu, hükmedilecek tazminattan indirim yapılması gerektiğini, kazada kusur durumunu kabul etmediklerini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucunda ölüm nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Karayolları Trafik Kanununun 86. maddesine göre; işleten kazanın bir mücbir sebepten kaynaklandığını ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara
uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU ..., Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Somut olayda, mahkemece alınan kusur raporunda, davalıya sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Davalı vekilince anılan rapora itirazda; kazanın meydana geldiği yola mazot dökülmüş olduğunu, sigortalı sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesinin sebebinin yola dökülen mazot olduğunu, kazanın tamamen mazotun etkisi nedeni ile meydana geldiğini ve kaza ile müvekkilinin sorumluluğu arasındaki illiyet bağının kalktığını savunmuş, mahkemece davalının bu savunmaları üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile karar verilmiştir.
Her ne kadar destek yolcu olup hükmedilecek tazminattan kusur indirimi yapılmayacak ise de davalıya sigortalı araç sürücüsünün hiç kusurunun bulunmaması halinde kaza ile davalının sorumluluğu arasında uygun illiyet bağının ortadan kalkmış olacağı ve ... 86. maddesi uyarınca işletenin sorumluluğu ortadan kalkacağından davalının tazminattan sorumluluğu söz konusu olamayacaktır.
Bu nedenle, mahkemece davalının savunmaları tartışılmak üzere bilirkişiden ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Davalı vekili savunmasında, desteğin sigortalı araçta emniyet kemeri olmadan yolculuk ettiğini ileri sürerek belirlenecek zarardan indirim yapılması gerektiğini bildirmiştir.
Zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde BK.nun 43 ve 44.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Bu itibarla, davalının savunması üzerinde durularak, ceza mahkemesi dosyasının getirilmesi, davalının delillerinin toplanması ve mahkemece zarar görenin emniyet kemeri takıp takmadığı, emniyet kemeri takmamış ise ölüm sonucuna etkili olup olmadığı, müterafik kusurun varlığı ve indirim yapılması gerekip gerekmediği hususlarının araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken açıklanan hususlar araştırılmadan karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 19/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.