17. Hukuk Dairesi 2015/9187 E. , 2018/4364 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı, davalının kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp 10.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, kusur durumunun araştırılması gerektiğini, taleplerin fahiş olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın kısmen kabulü ile 20.815,00 TL maddi, 7.500,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası nedeni ile cismani zarara dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı dava dilekçesi ile, meydana gelen kazada yaralandığını, kazadan önce çiftçilik yaptığını, 20 dönüm meyve bahçesi, 8 dönüm üzüm bağı olduğunu, kaza nedeni ile yaralanmasına bağlı olarak tarımsal işlerini yapamadığını, pazarlara gidemediğini, sürekli işçi çalıştırmak zorunda kaldığını, kazadan önce tarımsal işlerden dolayı aylık kazancının 1.600,00 TL olduğunu belirterek maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davacının gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacının geliri asgari ücret kabul edilip, asgari ücretten tazminat hesabı yapılmıştır. Hükme esas alınan raporda davacının geliri konusundaki tespit dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Davacının gelirinin ispatı konusunda dinlenilen tanıklar; davacının meyvecilik yaptığını, elma, kiraz ve ayva bahçelerinin bulunduğunu, kazadan sonra bahçeleri ile ilgilemediğini, davacının yaptığı bu işlerin bir kişinin çalışması ile üstesinden gelinebilecek işler olmadığını beyan etmişlerdir.
Davacının ekonomik ve sosyal durumunun tespiti için kolluk tarafından yapılan araştırmada da davacının ekip biçtiği ürünlere, tarlalara ilişkin 2011,2012,2013 yılı kayıtları, davacının pazarlara götürdüğü ürünlere ait ürün giriş fişleri dosyaya sunulmuştur.
Tüm bunlar değerlendirildiğinde davacının gelirinin ve yaptığı tarımsal işlerinin karşılığının asgari ücretten daha fazla olacağı açıktır.
Buna göre mahkemece davacının yaptığı bu işler için yerine kaç kişinin çalışması gerektiğinin, davacının yerine ikame edilecek kişilere ödenmesi gereken ücretin belirlenmesi yönünden araştırma yapılarak tespit edilecek ücret hesaplamaya esas aldırılmak üzere, aynı bilirkişiden ayrıntılı, açıklamalı, denetime elverişli ek rapor aldırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
2-Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatların “bir miktar az” olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 19/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.