14. Hukuk Dairesi 2015/10266 E. , 2017/2654 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.08.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu... ada ... parselde bulunan ... blok, zemin+1 kat, 1 bağımsız bölüm numaralı dubleks mesken niteliğindeki taşınmazda müvekkilinin 6/25 paya, dava dışı ... Ltd. Şti’nin ise 19/25 paya sahip iken, anılan şirketin payını davalıya 190.000 TL’ye satığını ileri sürerek, önalım hakkı nedeniyle davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu hissenin gerçekte tapuda gösterilenden çok daha değerli olduğunu, davacı ile dava dışı satıcı şirketin organik bağı bulunduğunu ve davacının önalım hakkını kötüye kullandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, davaya konu taşınmazdaki davalı adına olan 19/25 hissenin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; gerekçe, mahkemenin tespit etmiş olduğu, sabit gördüğü maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde sabit görülen vakıalardan çıkarılan sonuç, hukuki sebep veya sebepler, başka bir deyimle hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hâkim, tarafların kendisine sundukları ve tahkikat sonucunda sabit gördüğü maddi vakıaların hukuki niteliğini kendiliğinden araştırıp bularak, hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Anayasa’nın 141. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Mahkemelerin kararlarının gerekçeli olacağı bir Anayasa emri olduğu kadar, aynı zamanda yargılama işleminin kaçınılmaz bir unsurudur.
Öte yandan; 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinin, birinci fıkrasının c ila d bentleri hükümlerine göre, mahkeme kararlarının asgari olarak, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçenin ne olduğu hususlarını ihtiva etmeleri zorunlu bulunmaktadır.
Mahkeme hükmünde yer alması gereken gerekçeler sayesinde, taraflar hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da yapılacak inceleme sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı belirlenebilecektir. Diğer bir deyişle, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir.
Somut olayda; temyiz konusu yapılan mahkeme hükmünün, HMK’nın 297. maddesinde belirtilen unsurları ve özellikle gerekçeyi ihtiva etmediği, kararın gerekçe bölümünde birtakım maddi vakıalardan icapsız sözlerle bahsedildiği; maddi vakıaların hukuki nitelendirilmesinin yapılmadığı, sübut delillerinin ortaya konulmadığı ve tartışılmadığı; "hakimin delilleri değerlendirerek vicdani kanaatine göre karar vermesi gerektiği" ilkesine aykırı davranıldığı, vicdani kanaat ile kurulan hükmün çelişkili olduğu gibi, kabul biçiminin de hukuki irdeleme taşımadığı; bu haliyle hükmün gerekçe bölümünün, hukuki anlamda gerekçe olarak nitelendirilemeyeceği anlaşılmaktadır.
O halde; yukarıda değinilen yasal hükümler gözardı edilerek, usulüne uygun gerekçe yazılmaksızın hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.