9. Hukuk Dairesi 2014/37385 E. , 2016/13607 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle kısmen gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 07/06/2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat ... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi. gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin, 2004 Eylül ayından 18.1.2012 tarihine kadar davalı işyerinde yemekhane sorumlusu olarak çalıştığını, son maaşının 1.400TL olduğunu, davalı şirketin yönetim kurulu üyesi .............in müvekkilini tehdit ettiğini, hakarette bulunduğunu, işçilik alacakları da ödenmeyen davacının iş sözleşmesini kendisinin feshettiğini ileri sürerek; kıdem tazminatı ile fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacalarının davalıdan tahsiline karar verilmeisni talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Vekilinin Cevabının Özeti:
Davalı vekili; zamanaşımı definde bulunarak, davacının taleplerinin haksız olduğunu, tüm alacaklarını aldığını savunmuş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar süresinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dava dilekçesi incelendiğinde, davacı vekilince davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının ifade edildiği görülmüştür. Talep edilen alacak miktarları dikkate alındığında davanın belirsiz alacak davasının bir türü olan kısmi eda külli tespit davası şeklinde açıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısı ile yargılama sırasında arttırılan taleplere karşı yapılan zamanaşımı defi sonuca etkili değildir. Bu husus gözetilmeksizin ıslaha karşı zamanaşımı defi dikkate alınarak karar verilmiş ise de davacı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılamamıştır.
Hüküm altına alınan fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarının tanık beyanları ile ispatlandığı ve uzun bir süre için hesaplandığı dikkate alındığında hakkaniyet indirimi yapılması yerinde ise de, mahkemece bu alacaklara uygulan %50 oranındaki indirim hakkın özünü etkileyecek nitelikte olup, fahiştir. Ancak, davacı temyizi olmadığından bu hususta yine bozma nedeni yapılamamıştır.
2- Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir.
Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece verilen kararda davacı iddiası ile davalı savunması kısaca yazılmış, davacının hangi iddialar ile hangi taleplerde bulunduğu açıklanmadığı gibi hangi kalemde ne kadar miktar alacak talebinde bulunduğu da yazılmamıştır.
Gerekçe olarak “Davacı tanıkları ..., Sevgi Hasgul, davalı tanıkları ... dinlenmiş, beyanları dosyaya alınmıştır.
Dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi raporunda davacının tüm taleplerini hesaplamış,davacının davalı işyerinde brüt 1.400TL. maaş aldığını,7yıl 7ay 3 gün süre ile çalıştığını, feshin davacı tarafça haklı nedenle yapıldığını beyan etmiştir.
Davacı davasını ıslah etmiştir.
Mahkememiz davacının iş akdini çalıştığı dönemde oluşan işçilik alacaklarının tamamanı ödenmediğniden dolayı haklı nedenle yaptığı sonucuna varmıştır.
Dava, cevap, ıslah dilekçeleri, kurum kayıtları, tanık beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından davacının kıdem, fazla mesai, genel tatil, taleplerinin kabulüne, kabule göre yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” açıklamasının yapıldığı görülmektedir.
Mahkemece feshe yönelik gerekçe yazılmış ise de fazla çalışma ve genel tatil çalışma ücreti alacaklarının kabulünün gerekçesi hiçbir bir şekilde açıklanmadığı gibi hesaba etken günlük ve haftalık çalışma süreleri ile hangi genel tatil günlerinde çalışıldığı (dini veya milli bayramlarda) hususlarına ilişkin bir açıklama da yapılmamıştır. Sadece içeriği dahi yazılmayan bilirkişi raporuna atıf ile yetinilmiştir.
Bilirkişi raporuna atıf kararın gerekçeli olduğunu göstermez. Mahkemenin kararı T.C. Anayasası’ nın 141 ve HMK. nun 297. maddesinin amaçladığı anlamda gerekçe taşımamaktadır. Gerekçesiz karar yazılması, adil yargılanma hakkının ihlali olup hatalıdır.
3- Dosya içerisinde aynı bilirkişiden alınan 4 ayrı rapor bulunmakta olup, raporların denetime elverişli olmadığı gibi her bir raporda farklı hesaplamaların yapıldığı anlaşılmaktadır.
Yerel mahkemece de hangi rapora niçin itibar edildiği yukarıdaki bentte belirtildiği üzere gerekçelendirilmemiştir. Karar bu yönü ile de hatalıdır.
4- Davacının, 28.01.2014 tarihli ıslah dilekçesinde faiz talebi bulunmamasına karşın taleple bağlılık kuralına aykırı olacak şekilde ıslah ile arttırılan miktarlar yönünden faize hükmedilmesi hatalıdır.
5- Mahkemece, hüküm altına alınan alacakların net mi yoksa brüt mü olduğunun kararda gösterilmemesi HMK.nun 297/2. Maddesine aykırı olup, infazda tereddüde yol açacağının gözetilmemesi de hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.350.00 TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesi ile peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.....