4. Ceza Dairesi 2020/9750 E. , 2020/14401 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hakaret
HÜKÜM : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak,
17/10/2019 gün ve 7188 sayılı Kanun"un 24. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiştir.
Ancak bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, 7188 sayılı Kanun"un 31. maddesiyle, 5271 sayılı CMK"ya eklenen geçici 5. maddenin (d) bendi ile; "01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz" hükmü getirilmiştir.
Konuyu somut norm denetimi yoluyla inceleyen Anayasa Mahkemesi (25/06/2020, 2020/16, 2020/33; R.G. 19/08/2020, Sayı:31218), sözü geçen geçici 5/d maddesindeki hükmün, "kovuşturma evresine geçilmiş" ibaresinin aynı bentte yer alan, "basit yargılama usulü" yönünden Anayasa"nın 38. maddesine aykırı görerek iptaline karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi kararında, hükme bağlanmış dosyalarla ilgili iptale karar verilmemiş ise de, 5271 sayılı Kanun"un 2/1 -(f) maddesince hükme bağlanmış dosyalarla ilgili olarak kovuşturma evresinin kesinleşmeye kadar devam etmesi ve aynı Yasanın 251/3. maddesi gereği mahkumiyet hükmü verildiği takdirde sonuç cezadan dörtte bir indirim öngörülmesi, bu durumunda temyiz incelemesi devam eden dosyalar bakımından lehe düzenleme getirmesi karşısında,
Anayasa Mahkemesinin iptal kararında; sanık lehine getirilen, yeni düzenlemenin, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesi gereğince, 5271 sayılı CMK’ya eklenen geçici 5. maddesiyle "kovuşturma evresine geçilmiş" dosyalar bakımından uygulanması gerektiğine işaret edildiğinden, temyiz incelemesi yapılan ve 5271 sayılı CMK"nın 251/1. maddesi kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa"nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nın 7 ve 5271 sayılı CMK"nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık ..."in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 28/10/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif ) (Muhalif )
KARŞI OY
Sayın çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık sanığın söylediği “Bir de benim bedduam da kabul olur demişsin. Ben de şunu diyorum, itin duası kabul olsaydı, gökten kemik yağardı” sözleri hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığı noktasındadır.
TCK 125. maddede düzenlenen hakaret suçunun konusu ve bu suçla korunan hukuki yarar kişilerin onur, şeref ve saygınlığıdır.
Bu suçun fiil unsuru onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek somut bir fiil veya olgu isnadı ve sövmek fiilleridir. Suç bu iki seçimlik hareketlerden biri ile işlenebilir.
Somut olayımızda sanığın müştekiye yönelik somut bir fiil veya olgu isnadı bulunmamaktadır. Burada irdelenmesi gereken sanığın mektupta yazdığı sözlerin sövmek fiilinin oluşturup oluşturmadığıdır.
Sanığın söylediği sözlerin onur, şeref ve saygınlığı rencide edecek, onu toplumda küçük düşürecek nitelikte olup olmadığının belirlenmesinde toplumdaki ortalama değer yargılarının esas alınması gerekir. Mağdurun kişisel olarak söz karşısında duyacağı üzüntü yeterli olmayıp ortalama değer yargılarına göre saygınlığı rencide edecek nitelikte olup olmadığı Yargıç tarafından taktir edilmelidir.
Hakaret suçları yönünden değerlendirme yapılırken özellikle ifade özgürlüğü önemli bir kriter olarak esas alınmalıdır. Aynı zamanda söylenen sözlerin değer yargısı olup olmadığı değerlendirilmeli, değer yargısı niteliğinde ise; bunların ispatı istenemeyeceğinden ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı kabul edilmelidir.
Somut olayda sanık ceza evinden müştekiye yazdığı mektupta söylediği sözlerin müştekinin bedduasının kabul edilmeyeceğinin temenni niteliğinde argoda da kullanılan bir deyim niteliğindedir. Sanığın burada yazdığı sözün toplumda zaman zaman argoda olsa kullanılan her istenilenin yerine gelmeyeceğini belirten bir deyimin tekrarı niteliğinde kaba söz olup sövme niteliğinde değildir.
Bu nedenle Yerel mahkemenin mahkumiyet kararının sözlerin suç oluşturmaması nedeniyle Bozulması yerine sadece CMK 251. maddesine aykırılıktan bozulması yönündeki sayın çoğunluğun bozma gerekçesine karşıyız.
... ...
(Muhalif Üye) (Muhalif Üye)