2. Ceza Dairesi 2017/4453 E. , 2017/13577 K.
"İçtihat Metni"Nitelikli hırsızlık suçundan sanık ...’ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 493/1, 522/1, 592 ve 81. maddeleri uyarınca 2 sene 16 ay 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair BAKIRKÖY 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/04/1990 tarihli ve 1990/339 esas, 1990/611 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun lehe hükümlerinin uygulanması ve uyarlama yapılması talebi üzerine, sanığın 5237 sayılı Kanun"un 142/1-b ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/08/2015 tarihli ve 1990/339-611 sayılı ek karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 26/09/2017 gün ve 10068-2016-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/10/2017 gün ve 2017/55406 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 12/09/2006 tarihli ve 2006/359-7944 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağı nazara alınarak yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre,
1- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27/12/2005 tarihli ve 2005/3-162-173 sayılı kararına nazaran, lehe kanun tespit edilip, bu kanunun uygulanması herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, delil toplanmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa ya da cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin bir hükmün uygulanması imkanı sonraki kanun ile doğmuşsa, hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılmasının zorunlu olduğu gözetilmeden, dosya üzerinden karar verilmesinde,
2- Müştekiye ait iş yeri penceresinin zorlanmak suretiyle içeri girilerek hırsızlık yapılması olayında, 5237 sayılı Kanun uygulandığında hırsızlık dışında, işyeri dokunulmazlığını ihlâl ve mala zarar verme suçlarından da değerlendirilme yapılması gerekeceğinin gözetilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında,
3- 01/06/2005 tarihinden önce işlenen suçlara ilişkin olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 58. maddesinin uygulanamayacağı dolayısıyla, somut olayda suç tarihinin 01/02/1990 olması karşısında, sanığın cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilemeyeceğinin gözetilmemesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İnfaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağı dikkate alınarak yapılan incelemede;
1- 5252 sayılı Kanun"un 9/1. maddesi, 01.06.2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak 5237 sayılı TCK"nın lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde duruşma yapılmaksızın da karar verilebileceğini öngörmüşse de; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.12.2005 gün ve 162/173 sayılı kararında açıklandığı gibi lehe olan yasanın belirlenmesi herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa veya cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin hükümlerin uygulanması olanağı sonraki yasa ile doğmuşsa hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılması,
2- 5237 sayılı TCK"nın 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCK"nın 493. maddesinde tanımlanan suçun unsurlarının farklı olması nedeniyle, şikâyetçiye ait işyerine 4 metre yüksekte bulunan 30x30 cm ebadındaki 3 adet aydınlatma penceresinden birinin camı kırılmak suretiyle girilerek gerçekleştirilen eylemin, hırsızlık suçunun yanı sıra işyeri dokunulmazlığını bozma ve suç tarihi itibariyle uzlaşma kapsamında bulunan mala zarar verme suçlarını da oluşturduğu gözetilmeden, bu suçlarla ilgili bir değerlendirme yapılmayıp, 5252 sayılı Kanun’un 9/3 maddesi uyarınca, 765 sayılı ve 5237 sayılı Kanun’ların ilgili tüm hükümlerinin olaya uygulanması ve her iki yasaya göre verilecek cezaların, denetime olanak sağlayacak şekilde ayrı ayrı saptanıp, sonuç cezaların karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma ile denetime olanak vermeyecek şekilde hüküm kurulması,
3- 765 sayılı Kanun’da tekerrür hükümleri cezada artırım nedeni olarak düzenlenip, 5237 sayılı TCK"da öngörülen mükerrirlere özgü infaz rejimi ise 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un 108. maddesinde koşullu salıverme süresini de etkileyecek şekilde bir infaz rejimi kurumu olarak öngörüldüğünden, 01.06.2005 tarihinden önce işlenen suçlar yönünden, 5237 sayılı Kanun’un lehe olduğu kabul edilerek yapılan uygulamalarda, aleyhe olan ve infazı ilgilendiren bu hükmün uygulanma olanağı bulunmadığı halde sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi nedenleriyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden,
(BAKIRKÖY) 3. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 17.08.2015 gün ve 1990/339 E., 1990/611 K. sayılı kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (b) bendi uyarınca sonraki işlemlerin yerel mahkemece yerine getirilmesine, 13.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.