Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/662
Karar No: 2019/449
Karar Tarihi: 11.04.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/662 Esas 2019/449 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/662 E.  ,  2019/449 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi



    Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.10.2013 tarihli, 2011/673 E., 2013/457 K. sayılı karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 18.06.2014 tarihli, 2014/6048 E., 2014/19564 K. sayılı kararı ile;
    “...Davacı, davalı ile 20.6.1994 tarihinde yapılan sözleşme ile yapacağı inşaat için 20.000,00 metreküp kum ve çakıl alımı üzerine anlaştıklarını, düzenlenen protokole göre inşaata başladığında söz konusu malzemenin teslim edilmesinin kararlaştırıldığını, inşaatın yapılacağı toplu konut bölgesindeki imar sorunları, tapu, inşaat izni alımı için kendisi dışında yaşanan hukuki ve bürokratik engeller nedeniyle inşaata başlamasının geciktiğini, 14.8.2008 tarihli noterden gönderilen ihtar ile satın alınan malın teslimi için süre verildiği halde davalının cevabi yazısında ediminin zamanaşımına uğradığını, kendisinin de kum ve çakıl ocağı işletme işini bıraktığı gerekçesi ile yerine getirilmeyeceğini bildirdiğini ileri sürerek, fazlası saklı olmak üzere 100.000,00 TL"nin, 28.2.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile de talebini 369.600,00 TL (20.000,00 metreküp kum ve çakıl)"ye çıkararak yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Davacı, davalıdan sözleşmeye dayalı olarak 20.000,00 metreküp kum ve çakıl alımı üzerine anlaştıklarını, ödemenin sözleşmenin 3.maddesinde, toplam 1.800.000.000 TL (Eski TL) olarak belirlendiğini, bu paranın 1.500.000.000 TL(Eski TL)"sinin kooperatifin alacağı olan S.S.Ezgi Evleri Konut Yapı Kooperatifince malzemeciye ödendiği, kalan kısım için ise bedeli 150.000.000 TL(Eski TL) olan 20.06.1994 ve 24.06.1994 tarihli iki adet çekle ödemenin yapıldığını ileri sürerek, hiç teslim edilmeyen 20.000,00 metreküp kum ve çakıl bedeli olarak ıslah ettiği bedel olan 369.600,00 TL"nin tahsilini istemiştir. Mahkemece, 28.3.2013 tarihli Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından bildirilen dava konusu malzemenin 2008 yılı için metreküp birim fiyatı olarak belirlenen 16,80 TL baz alınarak 20.000,00 metreküp ile çarpımı sonucu bulunan 336.000,00 TL yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece belirlenen rakamın teslim edilmeyen tüm malzeme bedelini içerdiği anlaşılmaktadır. Başka bir söyleyişle, davalının itiraz ettiği iki adet ödenmeyen çeklerle ilgili ödenmenin de kabul edilmiş olmasıdır. Her ne kadar mahkemece, çekin ödeme aracı olduğu ve davalı yanca çek bedellerinin ödenmediğine ilişkin aksi bir delil sunulmadığı, çeklerin keşide tarih ve miktarları ile hesap kartonu kaydı birlikte değerlendirildiğinde iki adet çekle bakiye tutarın ödendiği sonucuna varıldığı kabul edilmiş ise de, öncelikle belirtmek gerekirse söz konusu iki adet çekin davalıya ödendiğine ilişkin olarak ispat yükü davacıya aittir.Kaldı ki davalının ödemenin kabulü yönünde beyanı bulunmamaktadır,yani ödemeyi kabul etmemektedir. Dosyada fotokopisi bulunan ve davacı tarafça sunulan hesap kartonu olduğu iddia edilen belgeden açıkça ödemenin yapılmış olduğu anlaşılamamaktadır. Davacının dosyaya sunduğu deliller ile bu hususu ispat edemediği görülmekte olup, bu itibarla ispat yükü ters çevrilmek suretiyle davalının çeklerle satış bedelinin ödenmediği iddiasını geçerli şekilde kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. Mahkemece, değinilen bu yön dikkate alınarak çeklerle ilgili ödeme yönünden davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    3-Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, teslim edilmesi gereken 20.000,00 metreküp kum ve çakıl bedeline ilişkin olarak malzeme bedelinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı birim fiyatlarına göre hesaplanacağına dair bir kararlaştırmanın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Meğer ki böyle bir düzenleme mevcut değil ise serbest piyasa rayiç değere göre hesaplama yapılmasının kabül edildiği anlaşılmalıdır. Hal böyle olunca mahkemece, alanında uzman yeni bir bilirkişi veya bilirkişi heyeti marifetiyle taraf ve yargı denetimine esas olacak şekilde 20.000,00 metreküp kum ve çakıl bedelinin 14.8.2008 ihtar tarihindeki piyasa rayiç fiyatına göre bedelinin belirlenerek ve yukarıda ikinci bentte açıklanan bozma gerekçesiyle, hesaplama sonucu şayet mahkemenin kabul ettiği rakamdan fazla rakamın tespiti halinde,davacı yönünden kazanılmış hak ilkesinin de gözetilmek suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazı şekilde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı"na ait birim fiyatın esas alınması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir...”
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece (2) nolu bozma nedeni yönünden önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun (HUMK) 438. maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından davacı vekilinin duruşma isteğinin reddine karar verilerek dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava alacak istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 20.06.1994 tarihinde imzalanan sözleşme ile yirmi bin metreküp kum-çakılın davalıdan alınması hususunda anlaşıldığını, bedelinin tümüyle ödendiğini, malın tesliminin ise inşaata başlandığında yapılacağının kararlaştırıldığını, ancak müvekkilinin elinde olmayan hukuki sorunlar nedeniyle inşaata uzun süre başlanılamadığını, 2008 yılında sorunların aşılması üzerine davalıdan edimini ifa etmesi için 14.08.2008 tarihli ihtarname gönderildiğini, davalının bu ihtara cevabında sözleşmeden doğan alacakların zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile teslimden kaçındığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000TL alacağın sözleşme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu yönündeki itirazlarının yanında, on yıllık zamanaşımının gerçekleştiğini, sözleşmede inşaatın başlaması ile birlikte teslimin gerçekleşeceği şeklinde düzenleme bulunmasından yola çıkarak zamanaşımının dolmadığını ileri sürmenin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece zamanaşımı nedeniyle davanın reddine dair verilen ilk karar Özel Dairece zamanaşımının gerçekleşmediği ve işin esasının incelenmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuş, bu bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda 2008 yılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı birim fiyatları üzerinden 20.000 metre küp için hesaplanan 336.000TL yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Davalı vekilinin temyiz itirazları üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda karar başlığında yazılı gerekçelerle bozulmuştur.
    Mahkemece Özel Dairenin rayiç değer üzerinden hesaplama yapılması yönündeki bozma nedenine uyulmuş ancak çeklerle ilgili bozmaya karşı direnilmiş, davalının cevap dilekçelerinde ödemelere ilişkin hiçbir itiraz ileri sürmediği, mahkemece sorulması üzerine 06.04.2010 tarihli cevabında dahi net bir beyan bildiremediği, davacının sunduğu hesap cüzdanından çek bedelinin hesaptan çekildiğinin görüldüğü, Özel Dairece bu belgeye itibar edilmemiş ise de belgede geçen C92115652 ve C92115654 numaralarının muhtemelen çek numaraları olduğu, PR işaretinin provizyon anlamına geldiği ve hesaptan düşen miktarların da sözleşmedekilerle uyumlu olduğu, çekleri teslim alan alacaklının alacak iddiasının dinlenebilmesi için kambiyo evrakını ibrazla mükellef olduğu, oysa somut olayda söz konusu çeklerin her iki tarafça da dosyaya sunulamadığı, davalının çekleri sunamaması nedeniyle alacaklı olduğunu ispatlayamadığı ve esas ilişkiye dayalı alacak iddiasında bulunma hakkını da kaybettiği direnme gerekçesi olarak açıklanıp sözleşme bedelinin tamamının ödendiği kabul edilerek uyulan kısma göre yapılan hesaplama sonunda davanın kısmen kabulü ile 194.400TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Direnme kararı her iki taraf vekilince temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasındaki kum-çakıl alımına ilişkin sözleşmede, sözleşme bedelinin bir kısmının ödeme aracı olarak öngörülen iki adet çek yönünden ödeme yapılıp yapılmadığı hususunda ispat yükünün taraflardan hangisine ait olduğu, davacıya ait olduğu sonucuna varılacak olur ise dosya kapsamına göre ödemenin ispatlanmış sayılıp sayılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Uyuşmazlığın temelindeki kavram olan “ispat yükü”nü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesine göre ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir ve böyle bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır.
    Maddi hukukta kambiyo senedi terimi ile bir para alacağını temsil eden ve bir vadeden istifade imkânı veren senetler için söz konusu olur ve bu nedenle kambiyo senetleri iktisadi fonksiyonu itibariyle birer kredi vasıtasıdır. Bununla birlikte, hem 6762 hem de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) kambiyo senetleri başlığı altında düzenlenmiş ise de, kambiyo senedi kavramının vade unsurunu taşıyan bono ve poliçeden farklı olarak çeklerde vade söz konusu olmadığından çekler sadece bir ödeme vasıtasıdır.
    Taraflarca aralarındaki hukuki ilişkiden doğan borcun kambiyo senedi ile ödenmesi kararlaştırıldığında, kambiyo senedinin düzenlenmesi kural olarak borcun yenilendiği anlamına gelmez ve hem asıl borç ilişkisinden doğan borç hem de ona binaen kambiyo senedinden doğan kambiyo borcu mevcudiyetini korur (818 sayılı Borçlar Kanunu, m.114/II; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, m. 133/II). Talep haklarının yarıştığı kabul edilen bu durumda asıl borç ilişkisine dayanarak talepte bulunan alacaklı, kambiyo senedini borçluya geri vermekle yükümlüdür (Poroy, R./Tekinalp,Ü: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 13. Baskı, İstanbul 1998, s.128). Başka bir anlatımla; asıl borç ilişkisine dayanılan hâllerde bu kişinin asıl borç ilişkisi nedeniyle kendisine verilmiş olan kambiyo senedini iade edebilmeli veya senedin iptalini sağlamış olmalıdır (Can, M.: Kıymetli Evrak Hukuk Ders Kitabı, Ankara 2011, s.57).
    Somut uyuşmazlıkta da taraflar arasındaki kum, çakıl alımı sözleşmesinde kararlaştırılan satış bedelinin bir kısmının iki ayrı çek ile ödeneceği kararlaştırılmış, davacı sözleşme bedelinin ödenmesi suretiyle edimini ifa etmelerine rağmen malın teslim edilmediğini ileri sürerek eldeki dava ile alacak iddiasında bulunmuştur. Davalı, davaya cevabında ve aşamalardaki savunmalarında sözleşme bedellerinin ödenmediği yönünde herhangi bir itiraz dile getirmemişken, mahkemece bu hususun sorulması üzerine önce müvekkilinin konuyla ilgili bir bilgisinin olmadığını belirtmiş (06.04.2010 tarihli dilekçe), daha sonra bu çeklerin ödenmediği yönünde savunmada bulunmuştur (27.02.2012 tarihli dilekçe).

    Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında, temel ilişkiye dayanarak kambiyo senedine bağlanan alacağın ödenmediğini ileri süren davalının, ödeme aracı olarak kararlaştırılan söz konusu çeklerin aslını ibraz veya zayi edildiğini ispat edememiş olması karşısında yerel mahkemece ödenmeme savunmasında ispat yükünün davalı üzerinde olduğu ve bu yönde ispatın sağlanamadığı gerekçesi ile tüm sözleşme bedelinin ödendiği kabul edilerek verilen direnme kararı hukuka uygun ve yerindedir.
    Ne var ki, Özel Dairenin alacak miktarının hesaplanması usulüne ilişkin (3) nolu bozma nedenine uyularak tespit olunan miktara ilişkin tarafların temyiz itirazları incelenmediğinden bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun olup tarafların miktara ve mahkemece uyulan kısma yönelik sair temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 13. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA GÖNDERİLMESİNE, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11.04.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.  





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi