Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlu hakkında çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinin kesinleşmesinden sonra borçlu, 02.02.2009 ile 07.09.2009 tarihleri ve 25.05.2010 ile 06.04.2011 tarihleri arasında herhangi bir takip işlemi yapılmaması nedeniyle takibe konu edilen çek hakkında uygulanması gereken TTK"nun 726. maddesi hükmü uyarınca 6 aylık zamanaşımı süresinin dolduğunu ileri sürerek, zamanaşımının gerçekleştiği nedeniyle İİK. nun 71 ve 33-a maddeleri uyarınca icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 6273 Sayılı Kanunun 7. maddesi ile değiştirilen 6762 Sayılı T.T.K."nun 726. maddesine göre zamanaşımının 3 yıl olarak dikkate alınması gerektiği, 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı belirtilerek istem reddedilmiştir.
03.02.2012 tarih ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 Sayılı Kanunun 7. maddesiyle değişik 6762 Sayılı TTK."nun 726. maddesine göre; "Hamilin; cirantalarla keşideci ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu müracaat hakları ibraz müddetinin bitiminden itibaren üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar. Çek borçlularından birinin diğerine karşı haiz olduğu müracaat hakları bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı dermeyan edildiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar."
İlke olarak, herhangi bir kanun veya düzenleyici kural, hukuksal sonuçlarını yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da, yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilememeleri, yani, geçmişe etkili olmamalarıdır. Yasaları uygulama durumunda bulunanlar, başta mahkemeler olmak üzere, onları geriye yürür sonuçlar doğuracak yolda yorumlamamakla yükümlüdürler. Hukuk güvenliği bunu gerektirir. Kanun koyucu bu kaidenin aksine düzenleme yapabilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun; 09.03.1988 tarih ve 1987/2-860 E., 1988/232 K.; 13.10.2004 gün ve 2004/10-528 E., 2004/533 K.; 06.04.2005 tarih ve 2005/10-183 E., 2005/241 K. sayılı kararları da aynı yöndedir.
Bundan ayrı, devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara
yeni yasa veya düzenleyici kural, "derhal yürürlüğe girme" (I"etfet immediat de la loi novelle) niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Tamamlanmış hukuki durumların yeni yasa veya düzenleyici kuraldan etkilenmemesi, kazanılmış hakların saklı tutulması gereğinden kaynaklanan bir sonuçtur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa"sının 2. maddesi hükmüne göre, Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir. Kazanılmış hak kavramı, her ne kadar açık bir biçimde Anayasa"da düzenlenmemiş ise de, bunun hukuk devleti kavramının temel taşlarından biri olduğu ve Anayasa"nın bünyesinde mündemiç bulunduğu, Türk Kamu Hukuku"nda, öğretide ve yargısal kararlarda benimsenmektedir.
6273 Sayılı Kanun"un 7. maddesiyle 6762 Sayılı T.K"nun 726. maddesinde yapılan değişiklikle çeklerde altı ay olan zamanaşımı süresi 03.02.2012 tarihinden itibaren üç yıla çıkartılmıştır. Yukarıda açıklanan ilkelere göre değişiklikle getirilen üç yıllık zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için altı aylık zamanaşımı şüresinin takibe konulan çek yönünden 03.02.2012 tarihi itibarı ile dolmamış olması gerekir.Belirtilen tarihten önce zamanaşımı süresi dolmuş ise bunun canlındırılması ve sürenin üç yıla çıkartılması kazanılmış hakları ortadan kaldıracağından hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz.
Somut olayda, 15.07.2008, 18.07.2008, 30.07.2008, 19.08.2008, 17.09.2008 keşide tarihli çeklere dayalı olarak 04.09.2008 tarihinde kambiyo takibine başlanmış, 06.02.2009-07.09.2009 tarihleri ve 18.05.2010-06.04.2011 tarihleri arasında dosya işlemsiz bırakılmış, altı aylık zamanaşımı süresi dolmuş ve kazanılmış hak oluşmuştur. 03.02.2012 tarihinde TTK."nun 726.maddesinde yapılan değişiklikle zamanaşımı süresinin üç yıla çıkarılması gerçekleşmiş olan zamanaşımını ve dolayısı ile kazanılmış hakkı ortadan kaldırmaz. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddi isabetsizdir.
Öte yandan HMK"nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereği hükümde "gerekçeli kararın yazıldığı tarihin" yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/12/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.