17. Hukuk Dairesi 2015/10168 E. , 2018/2744 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu ... hakkında takip başlatıldığını,borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve haklarındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu taşınmazları diğer davalılara devrettiğinden, bu devirlere ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.Davalılar ayrı ayrı verdikleri cevep dilekçelerinde, tasarrufların borcun doğumundan önce yapıldığından dava koşullarının olmadığı ve satışların gerçek olduğundan haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların 09.10.2012 ve 15.12.2102 tarihlerinde devredildiği davacının alacağının dayanağı bononun düzenleme tarihinin 26.02.2013 tarihi olup davacı ticari defterine 28.02.2013 tarihinde kaydedildiğinin tesbit edildiği, buna göre iptali istenilen tasarrufların borcun doğumundan önce olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
1-İcra ve İflas Kanunu"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Bu davaların görülebilmesi için, diğer dava koşullarının yanında tasarrufun iptali istenilen işlemin borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Öte yandan ticari yaşamda çeklerin vadeli ödeme aracı olarak da bilinen bir gerçektir.
Somut olayda, dava dayanığı takibe konu bononun tanzim tarihi 26.02.2013 tarihi olmakla birlikte, davacı alacaklı bu bononun borçlu ile süre gelen ticari ilişki nedeni ile verildiğini, borç kaynağı olarak gösterilen bir kısım faturaların 2011 yılında düzenlendiği, fatura bedeli olarak verilen çeklerin karşılıksız çıkması üzerine takip dayanağı bononun düzenlendiği belirtmiştir. Borçlunun takibe konu borç miktarı ile ilgili bir itirazı olmamış ve takip kesinleşmiştir.Mahkemece, borcun doğumun tarihinin tesbiti için davacının ticaret defterleri üzerinde inceleme yapılması için bilirkişi raporu alınmış ve bu karar hükme de dayanak alınmış ise de, alınan raporun hüküm vermeye yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. 21.08.2014 tarihli raporda takip dayanağı bononun hangi borç nedeni ile verildiği, davacı ve borçlu arasındaki cari hesap ilişkisi içerisinde borcun ne zaman doğduğuna ilişkin bir tesbit ve araştırma olmadığı gibi daha çok davanın esası ile ilgili hukuki değerlendirmelere yer verilmiştir.Yapılacak iş, konusunda uzman yeni bir bilirkişi aracılığı ile, davacı ve borçlunun ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak, borcun hangi cari hesap ilişkisinden doğduğunun tesbiti davacının iddia ve itirazlarını karşılar yönde ayrıntılı ve denetime elverişli bir rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yetersiz bilirkişi raporu ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Kabule göre ise, dava ön koşul yokluğundan red edildiğine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 7/2. maddesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsiz olmuştur.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile sair yönler incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.