17. Hukuk Dairesi 2015/8391 E. , 2018/2691 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki, ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacılar vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davaya konu edilen kaza tarihi itibariyle trafik sigortası olmayan tescilsiz motorsikletin, davacıların eşi/ babası ... "un idaresindeki motorsiklete çarpmasıyla ölümlü kaza meydana geldiğini, davacıların ölenin desteğinden mahrum kaldıklarını ve davalının zarardan sorumlu olduğunu belirterek belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 4.000,00 TL. tazminatın kaza tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, davaya konu kazaya karıştığı iddia olunan tescilsiz motorsiklet için davalı kurumun sorumluluğu bulunmadığını, bu aracın kanundaki motor hacmine sahip olup olmadığının araştırılarak husumetin değerlendirilmesi gerektiğini, kazaya karışan araçların malik ve sürücülerine davanın ihbarını talep ettiklerini, kaza tarihinden ve ticari faiz isteminin yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davaya konu edilen kazaya karışan ve davalıya husumet yöneltilmesine yol açan motorsiklet sürücüsünün kazada kusuru bulunmadığından, davalı Güvence Hesabı"nın zarardan sorumlu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle, ölenin yakınlarının, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 53/3. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 45/2.) maddesi gereği, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.Davacı taraf, davacılar desteğinin idaresindeki araca çarpan ve trafik sigortası bulunmayan aracın zarara sebep olduğu, trafik sigortasız karşı araç sürücüsünün kazada tam kusurlu olduğu iddiasıyla davalıya husumet yöneltmiş; davalı, sigortasız araç sürücüsünün kazada kusuru olmadığını savunmuş; mahkeme ise, kesinleşen ceza davasında alınan Adli Tıp Kurumu raporu ile davacılar desteğinin kazada tam kusurlu olduğunu ve davalıya husumet yöneltilmesine yol açan karşı araç sürücüsünün kazada kusuru bulunmadığını kabul ederek davanın reddine karar vermiştir. Davaya konu kazaya ilişkin olarak düzenlenen kaza tespit tutanağında, davacılar desteğinin KTK"nun 47/d maddesini ihlal etmekten tali kusurlu olduğu; karşı araç sürücüsünün ise, desteğin seyrettiği karşı yön şeridine girmekle asli kusurlu olduğu yönünde tespit yapıldığı; ceza yargılaması kapsamında alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi"nin 04.10.2013 tarihli raporunda, davacılar desteğinin karşı yön şeridine girmekle asli kusurlu olduğu, karşı sürücünün ise desteğin kendi şeridine girdiğini görünce sola manevra yaptığı, desteğin de aynı yöne manevra yapması nedeniyle alacağı önlem olmadığından kazada kusursuz olduğu yönünde görüş bildirildiği görülmektedir. Ceza mahkemesi tarafından, kaza tespit tutanağındaki saptamaların tam aksi yönde kusur tespitini içeren ATK raporuna göre davacılar desteği kazada tam kusurlu kabul edilerek karşı araç sürücüsünün beraatine karar verilmiş olup; yargılama sırasında kaza tespit tutanağını düzenleyen görevlilerin dinlenilmediği, verilen kararın da temyiz edilmeksizin kesinleştiği dosya kapsamı ile sabittir. Davaya konu kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 74. (eski BK"nun 53.) maddesi gereğince; hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlı ise de; kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değildir.Bu durumda mahkemece; ceza mahkemesi tarafından, davaya konu kazada davacılar desteğinin tam kusurlu olması ve karşı araç sürücüsünün kazada kusurunun bulunmaması gerekçesiyle, karşı araç sürücüsünün beraatine karar verildiği; kararda, kaza tespit tutanağındaki kusur belirlemesinin tam tersi şekilde kusur belirlemesi yapan raporun benimsendiği; mahkemenin beraat gerekçesinin, kusura ilişkin saptamaya dayandığı; ceza mahkemesi
kararının temyiz incelemesinden geçmeden kesinleştiği; TBK"nun 74. maddesi gereğince, kusura ilişkin ceza mahkemesi kararının hukuk hakimini bağlamayacağı hususları hep birlikte gözetilmek suretiyle; taraf delillerinin toplanması ve kazadaki kusur oranlarının belirlenmesi konusunda, Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyeti ya da İTÜ"den seçilecek üç kişilik bilirkişi heyetinden, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 19.3.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.