17. Hukuk Dairesi 2015/7325 E. , 2018/2679 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacı adına kayıtlı olan ve diğer davalıların sürücüsü, trafik sigortacısı ve işleteni olduğu aracın yaptığı kazada yaralanan dava dışı ..."nün yaralanmasından kaynaklanan maddi ve manevi zararları için 10.000,00 TL. tazminat ödediklerini ve bu kişiden alacağı temlik aldıklarını, anılan kazadaki yaralanmadan doğan 3. kişinin tüm zararlarından sorumlu olan davalıların temlik sözleşmesi gereği davacıya karşı müteselsilen sorumlu olduklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL. tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 26.04.2004 tarihli ıslah dilekçesiyle, maluliyet tazminatı taleplerini 39.950,25 TL"ye yükseltmiştir.Davalı ... şirketi vekili, poliçe limitiyle sınırlı olarak ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında zarardan sorumlu olduklarını, kazada yaralanan ... tarafından açılan dava derdest olduğundan davacının temlik aldığını iddia ettiği zarar için davalıya rücu hakkının doğmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı ... vekili, kazada yaralanan 3. kişi tarafından açılan davalar derdest olduğundan davacının dava açma hakkının bulunmadığını, araç maliki ya da sürücüsü olmayan davalının zarardan sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; dava dışı 3. kişi ..."nün, davacının da aralarında bulunduğu eldeki davanın tüm taraflarına karşı açtığı tazminat davası devam ederken, davacı tarafından bu kişiye ödeme yapıldığı; davacının asıl borcun borçlusu sıfatıyla yaptığı ödemenin borç ödemesi mahiyetinde olduğu; alacağın temlikinde, devrin 3. kişiye yapılması gerektiği ve davacının asıl borcun borçlularından olup 3. kişi olmadığı; alacağın temliki müessesesinin olayda gerçekleşmediği ve davacının dava açma hakkının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasında cismani zarara uğrayan dava dışı 3. kişiye maddi ve manevi tazminat ödeyen davacının ödediği bedelin, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 88/2. maddesi ile 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 50 ve 51. maddeleri gereği ve davacı ile dava dışı zarar gören arasındaki temlik sözleşmesi gereği davalılardan rücuen tazmini istemine ilişkindir.Davacı şirket adına kayıtlı olan aracın yaptığı kazada yaralanıp zarar gören dava dışı 3. kişi (...) tarafından, eldeki davanın taraflarına karşı ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1999/983 Esas- 2002/927 Karar sayılı dosyasında, maluliyet tazminatı- tedavi gideri ve manevi tazminat istemiyle dava açıldığı; bu davanın devamı sırasında, davacımız tarafından ... adlı kişiye maddi ve manevi tazminat olarak 10.000,00 TL"nin ödendiği ve aralarında "temlik sözleşmesi" düzenlendiği; anılan davada mahkemeye bu sözleşme sunularak dava hakları ve alacağın davacımıza temlik edildiği bildirildiğinden, mahkeme tarafından, 13.01.2000 tarihli temlik sözleşmesi ile davaya konu alacakların temlik edildiği, temlik alan davacımızın diğer müteselsil sorumlulara (eldeki davanın davalılarına) dava açtığı ve bu suretle davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle, karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiği görülmektedir.Haksız fiil sonucu oluşan zarardan aynı ya da farklı sebeplerle sorumlu olan müteselsil sorumlulardan birinin, ödediği bedel oranında alacaklının haklarına halef olduğu ve diğer müteselsil sorumlulara rücu hakkının bulunduğu izahtan uzaktır. Davacı şirket, davalılar ile müteselsilen sorumlu olduğu zarar için ödeme yapıp hak sahibi olan zarar görenin alacak hakkını ve dava haklarını temlik sözleşmesi ile de devraldıktan sonra, zarardan müteselsilen sorumlu olan davalılardan ödediği bedeli rücuen istemektedir.Davacı ödemesinin dayanağı olan kaza ve davacının ödeme yaptığı tarih itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 51/1. maddesi gereği, haksız fiil sonucu zarar görene karşı farklı sebeplerle (zarar görenin işvereni- araç sürücüsü- trafik sigortacısı) sorumlu olanlar arasında müteselsil sorumluluk hükümlerinin cari olduğu; aynı Kanun"un 51/2. maddesinde, zarardan müteselsil sorumlu olanlar arasındaki içe rücu imkanı ile rücunun sırasının düzenlendiği dikkate alındığında; sadece BK"nun 51. maddesi gereği dahi, davacının davalılara rücu başvurusunda bulunma hakkının doğduğu açıktır.Diğer yandan, kazada zarar gören ..."ye maddi ve manevi tazminat ödemesi yapan davacı şirket, bu kişi ile 13.01.2000 tarihli temlik sözleşmesini yapıp bu kişinin kazadan doğan tüm alacak hakları ile açılmış ve açılacak davalardaki tüm talep haklarını devralmış; bu nedenle, eldeki davanın taraflarının davalı konumunda olduğu davada, davanın konusuz kaldığına karar verilmiştir. Davacı ile ... adlı kişi arasındaki temlik sözleşmesinin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı BK"nun 162 vd. maddelerinde düzenlenen alacağın temliki hükümlerinde, alacağın 3. kişiye devredilebileceği düzenlenmiş olmakla birlikte, ... ile aralarındaki borç ilişkisini yaptığı ödeme ile sonlandıran davacının 3. kişi konumuna geçtiği ve alacağı temlik alabilecek kişi sıfatını kazandığı da gözetildiğinde, mahkemenin bu yöne ilişkin gerekçe ve kabulü de yerinde görülmemiştir.Açıklanan tüm bu nedenler karşısında; davalılar ile birlikte 3. kişinin zararından müteselsilen sorumlu olduğu için bu kişiye ödeme yapan davacı şirketin, ödeme yapmakla diğer müteselsil sorumlulara rücu başvurusunda bulunma hakkını kazandığı da dikkate alınarak; tarafların iddia ve savunmaları üzerinde durulup eksik kalan delillerin toplanması, daha sonra davacı şirket ile zarar gören 3. kişi arasındaki temlik sözleşmesi hükümleri ve BK"nun 51/2. maddesi gereği değerlendirme yapılıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme, hatalı gerekçe ve eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.