14. Hukuk Dairesi 2017/1309 E. , 2017/8124 K.
"İçtihat Metni"
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 23.06.2008 gününde verilen dilekçe ile kadastral parselin ihyası talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı- davalı ..., davalı ... Belediyesi tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı Hazine vekili, öncesinde ihdasen Hazine adına tescil edilen 5412 ada, 1 parsel (1245) sayılı kadastral parselin yer aldığı alanda, davalı ... Belediyesi ve tarafından İmar Kanunu 18. maddesi uyarınca 37 no"lu 1. Etap ve 2. Etap imar düzenlemesi yapıldığını, ancak anılan imar uygulamalarının idari yargıda iptal edildiğini ileri sürerek kadastral parselin ihyası ile taşınmazın Hazine adına tesciline olmadığı taktirde zararın tazminine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı ... Belediyesi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar bakımından ise davacının iddialarının sabit olduğu gerekçesi ile hazine adına ihdasen tescil edilen 5412 ada 1 parsel (1245) sayılı taşınmazın ihyası ile imar planına göre yol alanında kalan kısmının ihya edilen alandan terkinine dair verilen ilk karar, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 07.05.2012 tarihli ve 2012/5567 Esas, 2012/5184 Karar sayılı ilamı ile “…Mahkemece, sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kayıtların dayanaksız hale geldiği ve sicil kaydının yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle davalı ... Belediyesi yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, diğer davalılar yönünden ise bilirkişi rapor ve krokisinde gösterildiği üzere eski hale ihya davasının kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, mahkemece imar parseli hakkında imarla oluşan sicil kaydının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olması doğru olmadığı gibi, ihyasına karar verilen 5412 (1245) sayılı kök parselin kapsamında kaldığı anlaşılan ve imar planında "yol alanında" kalan kısmın, imar işleminin idari yargıda iptal edilmesiyle, bu işlemin kapsadığı tüm uygulamaların iptal edilmiş sayılacağı gözetilmeksizin, taşınmazın kısmen terkinine karar verilmesi de isabetsizdir.” şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, "" hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar hakkında ise 5412 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imarla oluşan sicil kaydının iptaline, eski parselin geometrik ve mülkiyet durumuna göre davacı adına ihyasına ve tesciline, taşınmazın tamamının terkinine... "" dair verilen hüküm Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 04.03.2014 tarihli ve 2014/3784 Esas, 2014/2051 Karar sayılı ilamı ile "... mahkemece, bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tamamen yerine getirilmediği gibi, kurulan hükmün de infaza elverişli olduğu söylenemez. Mahkemece kurulan hükümde, hangi imar parsellerinin ne kadarlık kısımlarının tapu kayıtlarının iptaline hükmedildiği kuşkuya yer bırakmayacak biçimde açıklanmadığı gibi, hangi parselin hangi miktar itibariyle ihyasına karar verildiği ve kimin lehine tescil hükmü kurulduğu da net bir şekilde ortaya konulmamıştır. Diğer yandan; kurulan tescil hükmünden sonra parantez açılarak yapılan açıklamayla da, hangi taşınmazın tamamının terkin edildiği belirtilmediği gibi, yol olan kısmın katılması şeklindeki ifadeyle de, bozma ilamına ve ihya-tescil hükmüne aykırı olarak çelişkili hüküm oluşturulmuştur. O halde, davadaki istek gözetilmek suretiyle ve bozma ilamı doğrultusunda infaza elverişli bir biçimde hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir..."" gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, Seyhan Belediyesi hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, diğer davalılar hakkında davanın kabulü ile 5412 ada 1 parsel, 5675 ada 5 ve 8 parsel ile yola isabet eden sicil kayıtlarının iptali ile bilirkişi raporuna ekli krokide gösterilen ( B), ( C), ( D) harfi ile gösterilen ve yolda kalan kısım ile beraber imar öncesi kadastral hak ve durumuna dönülerek kadastral parselin ihyası ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davacı, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bunların yanında hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (HMK m. 26/1)
Somut olaya gelince; mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma kararında değinilen hususların gereğinin tam olarak yerine getirildiği söylenemez. Şöyle ki; kadastral parselin ihyasının kadastral sınırları üzerinde imar uygulaması sonucu oluşturulan ve sicil kaydı açık olan imar parsellerinin anılan kadastral sınır kapsamında kalan sınırları açıkça belirlenmek suretiyle bu bölümler bakımından tapu iptali ile bu alanların yine kadastral sınırları içinde kalan ve yol ve yeşil alan gibi alanlarla birlikte tescili suretiyle mümkün olabileceği gözetilmeksizin ihyasına karar verilen parselin sicil kaydının iptaline şeklinde infaza elverişsiz biçimde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi dava konusu 5675 ada 5 ve 8 sayılı imar parsellerinin ihyası istenilen kadastral parsel sınırları içinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile yetinilmesi gerekirken tamamının iptaline hükmedilmesi de isabetsizdir.
Öte yandan, 5412 ada 1 sayılı imar parselinin 1245 sayılı kadastral ( ihdas) parselinden7 no"lu düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulaması sonucu oluşturulan imar parseli olduğu gözetilerek ihyası istenilen parselin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulması ve işin esasının buna göre çözüme kavuşturulması gerektiği de açıktır.
O halde, mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak infaza elverişli biçimde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.