11. Ceza Dairesi 2016/5253 E. , 2017/4250 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi usul kanununa muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet
I-“Defter ve belge ibraz etmemek” suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Defter ve belgelerin ibrazının, ilk olarak 17.02.2006 tarihli tutanakla istenip, 15 gün süre verilmiş olmasına göre, suç tarihinin 05.03.2006 tarihi olduğu, belirlenen suç tarihine göre, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesi uyarınca, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 276. maddesiyle değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359/a-1. maddesinin, değişiklikten önceki ve sonraki halinin olaya ayrı ayrı uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe Yasanın tespiti gerektiği, 5728 sayılı Yasanın 276. maddesi ile değiştirilmeden önceki 213 sayılı Yasanın 359/a-2-son maddesindeki hapis cezası 6 aydan 3 yıla kadar olup, hükmolunan hapis cezasının para cezasına çevrilmesinde 16 yaşından büyük sanayi sektöründe çalışan işçilerin bir aylık brüt tutarın yarısının esas alınacağı, 08.02.2008 tarihinden sonra ise aynı madde ile hükmolunacak hapis cezası 1 yıldan 3 yıla kadar olmasına rağmen maddedeki paraya çevirmeye ilişkin bölümdeki 16 yaşından büyük sanayi sektöründe çalışan işçilerin bir aylık brüt tutarın yarısının esas alınacağına dair düzenlemenin 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 276. maddesiyle değişik halinde yer almaması nedeniyle, lehe Yasa değerlendirilmesinin denetime olanak verecek şekilde 08.02.2008 tarihinden önceki ve sonraki hükümler bir bütün halinde ayrı ayrı uygulamalı olarak karar yerinde gösterilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,
II-Sanık hakkında 2005 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan verilen hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;
1-Sahte fatura düzenlemek suçunun oluşabilmesi için sahte faturaların 213 sayılı VUK"nın 230. maddesinde sayılan zorunlu unsurları taşıması gerektiği aksi takdirde ilgili Kanunun 227/3. maddesine göre hiç düzenlenmemiş sayılacağı ve sanığın düzenlediği iddia olunan faturaların asılları veya onaylı örneklerinin dosya içerisinde bulunmaması karşısında; sahte fatura düzenleme suçunda suç tarihinin düzenlenen son fatura tarihi olduğu cihetle, 2005 takvim yılında düzenlendiği iddia olunan sahte faturanın dava zamanaşımı yönünden önemli olduğu da nazara alınarak gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi bakımından, 2005 takvim yılına ait fatura ayrıntılarının Vergi Dairesi"nden sorularak her takvim yılı için kanaat oluşturacak sayıda fatura aslı ya da onaylı suretinin temin edilip dosya arasına konulmasından sonra, yasada öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediği incelenerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2- 213 sayılı Yasanın 367. maddesi uyarınca dava şartı olan vergi dairesi başkanlığı mütalaası ve dayanağı olan vergi suçu (kaçakçılık) raporunun "sahte fatura düzenlemek" suçuna ilişkin olduğu, 04.09.2008 tarihli iddianame ile sanık hakkında sahte fatura düzenlemek suçundan dava açıldığı, sahte fatura kullanmak suçundan usulüne uygun olarak verilmiş dava şartı olan mütalaa bulunmadığı, sahte fatura düzenlemek ve kullanmak eylemlerinin birbirinden bağımsız ve ayrı suçları oluşturduğu; kararın gerekçesinde sanıkların sahte fatura düzenledikleri ve bu şekilde vergi usul kanununa muhalefet suçunu işlediklerinin kabul edildiği belirtilmesine karşın, hüküm bölümünde, ""sanığın 2005 yılı vergi döneminde bilerek sahte ve muhteviyatı itibari ile yanıltıcı belge kullanarak vergi kaybına neden olmak"" denilmek suretiyle gerekçe ve hüküm arasında çelişkiye neden olunması,
3- Kabule göre;
a) Aynı takvim yılı içerisinde farklı dönemlerde birden çok sahte fatura kullandığı kabul olunan sanık hakkında TCK"nın 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
b)- 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkın saklı tutulmasına 06.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.