"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Türkoğlu Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 20.03.2007 gün ve 2006/170 E- 2007/47 K.sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 11.06.2009 gün ve 2009/5789-9978 sayılı ilamı ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiş; dosya Hukuk Genel Kuruluna resen gönderilmiş; Hukuk Genel Kurulu"nun 03.02.2010 gün ve 2010/3-99 E- 2010/40 K. Sayılı ilamıyla dosya mahalline iade edilmiştir. Mahkemece 15.03.2010 tarihli ek kararla karar yeniden taraflara tebliğ edilmiş; davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Temyiz Eden: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Hukuk Genel Kurulu"nun 03.02.2010 gün ve 2010/3-99E- 2010/40 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere; Dava, tazminat istemine ilişkin olup; 04.12.2009 tarihli direnme kararı taraf vekillerine (Davacı vekiline 25.12.2009- Davalı vekiline 29.12.2009 tarihinde) tebliğ edilmiş ve taraflarca temyiz edilmediği halde resen temyiz incelemesi için Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmiştir.Direnme kararları da diğer nihai kararlar gibi ancak taraflardan herhangi biri veya tamamı tarafından temyiz edilmesi halinde temyiz incelemesine konu olup; resen inceleme yapılması olanağı bulunmamaktadır.Direnme kararının temyiz edildiğine ilişkin herhangi bir dilekçeye ise dosya arasında rastlanmamıştır. Bu nedenle, Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılacak işlem bulunmadığından dosyanın mahalline iadesine karar verilmiştir.
Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu kararı içeriği yanlış değerlendirilerek; bu kez 15.03.2010 gün ve 2009/329-312 sayılı ek kararla mahkeme kararında Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderileceği belirtilerek yasal yolların açıklanmadığı gerekçesiyle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ile birlikte kararın yeniden taraflara tebliğine ve temyiz süresinin bu kararlar tebliğ edildikten sonra başlatılmasına karar verilmiştir.
Bu ek karar davacı vekiline 16.04.2010 tarihinde, davalı vekiline de 28.04.2010 tarihinde tebliğ edilmiş; davalı vekili 17.03.2010 tarihinde harçlandırdığı temyiz dilekçesi ile direnme kararının bozulmasını istemiştir.
Öncelikle belirtilmelidir ki, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)"nun 432.maddesine göre Asliye Hukuk Mahkemelerinin kararlarına karşı temyiz süresi 15 gün olup, bu süre taraflara usulünce tebliğle birlikte başlar.
Mahkemelerin temyize ilişkin ek karar verebileceği hal, HUMK.nun 432.maddesinin 4 ve 5.fıkralarında açıklanmış, maddelerde aynen;
"Temyiz, kanuni süre geçtikten sonra yapılır veya temyizi kabil olmayan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz isteminin reddine karar verir ve Yargıtay"a gönderme için yatırılan parayı kullanarak ret kararını kendiliğinden ilgiliye tebliğ eder.
Bu ret kararı tebliğinden itibaren yedi gün içinde temyiz edilebilir, temyiz edildiği ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya kararı veren mahkemece Yargıtay"a yollanır. Yargıtay"ın ilgili dairesi temyiz isteminin reddine ilişkin kararı bozarsa, ilk temyiz dilekçesine göre temyiz istemini inceler."
Şeklinde ifade edilmiştir.
Mahkemenin verdiği 15.03.2010 tarihli karar içeriği itibariyle açıklanan yasal düzenleme kapsamında olmadığı gibi tarafların daha önce kullanmadıkları temyiz hakkının yeniden tanınması da yasal olarak mümkün değildir.
Bu nedenle öncelikle usul ve yasaya aykırı bulunan Yerel Mahkemenin 15.03.2010 tarihli ek kararının kaldırılması gerekmiştir.
Davalı vekiline 04.12.2009 tarihli direnme kararı bizzat olmak üzere 29.12.2009 tarihinde tebliğ edilmiş; yasal 15 günlük temyiz süresi içinde temyiz isteminde bulunmamıştır.
Mahkemenin 15.03.2010 tarihli ek kararı üzerine yapılan tebliğ ise yeni bir temyiz süresi tanınmasına yasal olarak olanak sağlamamaktadır.
Bu nedenle; davalı vekiline direnme kararının usulünce tebliğ tarihi olan 29.12.2009 tarihinden itibaren 15 günlük yasal sürede verilmediği anlaşılan 17.03.2010 tarihli temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yerel Mahkemenin usul ve yasaya aykırı bulunan 15.03.2010 tarihli ek kararının kaldırılmasına ve davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden REDDİNE, peşin alınan harcın talep halinde yatırana iadesine, 02.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.