13. Hukuk Dairesi 2016/18862 E. , 2019/1327 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı banka vekili, davalıların mirasbırakanının ölümünden önce tüketici kredisi kullandığını, ödenmeyen bakiye borçtan mirasçı olmaları nedeniyle sorumlulukları bulunan davalılar hakkında başlatılan takibe, davalıların itiraz ettiklerini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalıların vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, mirabırakan tarafından kullanılan kredi nedeniyle ödenmeyen kredi taksitlerinin tahsiline yönelik mirasçılar aleyhine başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, mirasbırakan ..."nın kullandığı, 28.04.2011 tarihli 20.000,00 TL tutarlı tüketici kredisi nedeniyle 29.04.2011 başlangıç 29.04.2016 bitiş tarihli 5 yıl süreli ve 14.09.2012 tarihli 15.000,00 TL tutarlı tüketici kredisi nedeniyle de 14.09.2012 başlangıç 14.09.2013 bitiş tarihli 1 yıl süreli hayat sigortası poliçesi tanzim edildiği, mirasbırakanın 23.01.2013 tarihinde öldüğü, geriye davalı olan mirasçıların kaldığı, davacı bankanın, kredi borçlarının ödenmesi için sigorta şirketine yaptığı müracaatının "kalp damar hastalığına ilişkin bilginin verilmediği" gerekçesi ile reddi üzerine, mirasçı olan davalılar hakkında ... 4.İcra Müdürlüğü"nün 2013/5087 sayılı dosyasından takip başlatıldığı, davalıların itirazı üzerine eldeki bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, dosyaya kazandırılan bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun (TTK) 1487/1. maddesi "Hayat sigortası ile sigortacı, belli bir prim karşılığında, sigorta ettirene veya onun belirlediği kişiye, sigortalının ölümü veya hayatta kalması hâlinde, sigorta bedelini ödemeyi üstlenir." düzenlemesini 1493/7. maddesi ise "Sigortacıdan edimi istem ve tahsil yetkisi, aksi kararlaştırılmadıkça, lehtara aittir." düzenlemesini içermektedir.
Somut uyuşmazlıkta, sigorta poliçelerinin davacı banka tarafından açılan kredilere teminat olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Tüketici kredisi sözleşmesinde ve tüm sigorta poliçelerinin üzerinde kredi veren bankanın adına dain ve mürtehin kaydı bulunacağı yazılı olup sigorta şirketinin menfi yanıtına karşı, davacı banka lehtar olduğu sigorta poliçesindeki hakları talep ettiğinde, sigorta şirketinin ona karşı ileri sürebileceği bir defi ve itiraz hakkı bulunmamaktadır. Davacıların murisi, bankadan kullandığı krediye teminat oluşturmak üzere bankanın talebiyle hayat sigortası yaptırmıştır. Esasen kredi veren bankanın talebi ile tüketici tarafından yaptırılan hayat sigortası, tüketicinin kendi isteğiyle yaptığı bir sigorta olmayıp, bankanın talebi üzerine kredi alacağına teminat oluşturmak üzere yapılan bir sigortadır. Sigorta poliçesinde, tüketici sigortalı, banka lehtar ve sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirkedir. Poliçenin dain ve mürtehini bankadır. Rizikonun gerçekleşmesi halinde, bankanın poliçe teminatı kapsamında kalan bakiye kredi alacağını, öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi gerekir. Sigorta şirketi lehtar konumunda olduğundan, bankaya karşı tüketicinin sağlık sorunları olduğunu, örneğin, kalp hastası veya kanser hastalığını gizlediğini ileri süremez. Çünkü, sigorta poliçesini düzenleyen, sigorta şirketinin kendisi veya yetkili acentesidir. Bankanın elinde hayat sigortası poliçesi gibi kolayca alacağını tahsil etme imkanı varken, sigortacının ödeme talebini geri çevirdiği şeklindeki bir gerekçeyle, poliçe limiti kapsamında kalan alacağı için icra takibi başlatması veya dava açması TMK 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralana aykırılık oluşturur.
Bu nedenle tüketici işlemi niteliğindeki banka kredileri nedeniyle, hayat sigortası yapılmış olması durumunda, bankanın poliçe limitleri dahilinde kalan kredi alacağını öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi zorunludur. Bu husus, banka tarafından tüketicinin mirasçıları ( halefleri ) hakkında dava açılabilmesinin ön şartıdır. Banka sadece poliçe limitinin yeterli olmadığı bakiye alacak için tüketicinin mirasçılarından talepte bulunabilir. Kredi kullanan tüketici adına yapılan hayat sigortası poliçesi mevcutken, bankanın tüketicinin ölümü nedeniyle, tüketicinin mirasçılarından ödenmeyen bakiye kredi alacağının tahsili için dava açması veya icra takibi başlatması, sigorta hukukunun temel ilkelerine ve sigorta yapılmasının amacına aykırılık oluşturacağı gibi sigorta yapılmasına duyulan güven ve itimadı da zedeler. Bu nedenle banka alacağını öncelikle sigorta poliçesinden tahsil etmelidir. Medeni Kanun"un 2. maddesinde, "Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre, tüm hukuki yollar davacı banka tarafından tüketilmeden mirasçıya karşı takip başlatılmış olması, dürüstlük kuralına uygun düşmemektedir. Mahkemece, bu husus gözetilerek vaktinden evvel açıldığı anlaşılan davanın usulden reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirir. Kabule göre de; davaya tüketici mahkemesi sıfatı ile bakıldığı halde, davalı tarafın harçtan sorumlu tutulup, Asliye Hukuk mahkemesine göre vekalet ücreti takdiri doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06/02/20190 gününde oybirliğiyle karar verildi.