14. Hukuk Dairesi 2016/15955 E. , 2017/7388 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 31.05.2012 ve 10.04.2012 günlerinde verilen dilekçeler ile İmar Kanununun Uygulanmasından Kaynaklanan Tazminat, Birleştirilen davada tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; bu dava üzerinde birleştirilen dava yönünden, davalılar ..., ..., ..., ... ve ... yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davalı ... Belediyesi ve dahili davalı ... Belediyesi yönünden açılan davanın reddine, asıl dava yönünden açılan davanın reddine dair verilen 01.10.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi asıl dava ve birleştirilen dosyada davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 10.10.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı ... vekili Av.... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacılar vekili 31.05.2012 tarihli dilekçesi ile; 682, 683 ve 1983 numaralı parsellerde davacıların murislerinin davalı belediyeye 28.05.1986 (...) ve 14.05.1986 (...) tarihlerinde kamu alanı için bağışlarına rağmen 1988 yılında imar düzenlemesi sırasında kamu bağışları dikkate alınmadan; ayrıca, % 35 Düzenleme Ortaklık Payı (DOP) alınmasının yasaya aykırı olduğu, hem hibe ile hem de %35 DOP kesintisi yaparak mükerrer (taşınmazlardan fazla yer alındığı) belediyenin haksız olarak aldığı taşınmaz bedeli için fazlaya dair hakkı saklı kalmak üzere 10.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Birleştirilen 2012/1039 E.-2013/531 K. Sayılı dosyada davacı ... vekili, 1983 numaralı parselde baba ..."dan çocuklara düşen payın anne tarafından hibe edilmesi işleminin davacının 26.02.1969 doğumlu olup babasının 1979 yılında vefatından sonra annesi ... tarafından velayeten 28.05.1986 tarihinde davalı Belediyeye yapılan bağışın TMK 269 ve 392 maddeleri gereğince 18 yaşından küçük olması nedeniyle annesinin velayeten yapmış olduğu işlemin mutlak butlan ile batıl olduğundan iptali ile 1983 sayılı parseldeki payının yeniden davacı adına tapuya tescili, olmadığı taktirde fazlaya dair hakkı saklı kalmak üzere 20.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. (Bu dava ... 3. Aile Mahkemesinin 2012/228 E.-368 K. sayılı görevsizlik kararı ile gelmiştir.)
Davacılar vekili dava dilekçesini tekrar etmiş, 29.09.2014 tarihli dilekçe ile 1983 numaralı parselde kanuni haklarından fazla miktarda DOP kesilerek davacı ..."ın payından 454, 27 m2 ... mirasçılarından 843,43 m2 fazla yer alındığı, ayrıca birleştirilen dosyada davacı ..."in hakkının 279 m2 olduğu, böylece şimdilik 1983 parselin m2.si 1500 TL üzerinden hesap yapılarak müddeabihi (tazminat miktarını) 2.365,050,00 TL artırdığı ve eksik harcı tamamladığı görülmüştür.
Davalı ... Belediyesi vekili davanın idari yargı yerinde açılması gerektiğinden yargı yolu nedeniyle davanın reddini, zamanaşımının gerçekleştiğini, 1989 yılında ilçe belediyelerinin kurulduğunu, payın Çukurova Belediyesine geçtiğini ve haksız davanın reddini istemiştir.
Davalı ... Belediyesi vekili öncelikle sadece 1983 sayılı parselde 01.11.1988 tarih 6980 sayılı Encümen Kararı ile arsa düzenlemesine yönelik idari işlem iptal edilmeden davanın dinlenemeyeceği gibi diğer 682 ve 683 sayılı parsellerin halen kadastro parseli olup üzerinde imar uygulaması yapılmadığı, yargı yolu nedeniyle davanın reddini, ayrıca zamanaşımının gerçekleştiğini, davacının 1983 parsel sayılı taşınmazın imar parsellerindeki paylarını satmış olup iptalini istediği, resmi senetten haberdar olduğu, aradan 22 yıl geçtikten sonra açılan davanın haksız olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 682 ve 683 sayılı parsellerde bağıştan sonra imar parseli oluşmadığı keza imar uygulamaları sırasında olması gerekenden fazla düzenleme ortaklık payı düşüldüğü gerekçesiyle bedel istemine ilişkin davalarda uyuşmazlığın idarenin kamu gücüne dayalı, resen ve tek yanlı olarak tesis ettiği bir idari işlemden kaynaklandığının kabulü ile bu idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddi de (Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 28.05.2013 tarih ve 2013/5170 E.-9196 K. Sayılı bozma kararı) gerektiğinden asıl davanın reddine birleştirilen davada, kardeşleri olan davalı şahıslar yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davalı ve dahili davalı belediyeler yönünden ise birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar ve birleştirilen dosyanın davacısı vekili temyiz etmiştir.
Davacılar 682, 683 ve 1983 numaralı parsellerde 1988 yılında imar düzenlemesi sırasında kamu bağışları dikkate alınmadan % 35 düzenleme ortaklık payı (DOP) alınmasının yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle tazminat isteminde bulunmuş ise de birleştirilen davada mülkiyet hakkına dayalı tapu iptali ve tescil mümkün olmadığı takdirde tazminat istenmiştir. Açılan davalarda mahkemenin gerekçesine göre yargı yolu farklı olduğu gibi dava arkadaşlığı da bulunmadığından davalar arasında fiili irtibat dolayısı ile zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 167. maddesindeki "Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebilir. Bu durumda mahkeme, ayrılmasına karar verilen davalara bakmaya devam eder" hükmü gereğince davalar ayrılarak bir hüküm kurulması gerekirken işin esası hakkında hüküm kurulması doğru görülmediği gibi, asıl davada; mahkemece 6100 sayılı HMK"nın 1. maddesi (HUMK.nun 7. maddesi) hükmü gözetilerek açılan davanın yargı yolu nedeniyle reddi yerine gerekçeye aykırı olarak hüküm fıkrasında esası hakkında davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş (HMK 297), hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre şimdilik diğer temyiz itirazların incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 1480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalı ... ve Çukurova İlçe Belediye Başkanlığından alınarak davacılara verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.10.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.