Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlu hakkında (bonoya dayalı) kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatılmıştır. Borçluya örnek 10 numaralı ödeme emri 24.09.2009 tarihinde tebliğ edilmiş, anılan takip itirazsız kesinleşmiştir. 20.09.2009 tarihinde başlatılan bu takipte 88.000.000.000 TL asıl alacak ile takip tarihine kadar birikmiş %80 reeskont faizi tutarı 61.556.163.000 TL toplamı ile takip sonrasında asıl alacak için %80 reeskont faizi talebinde bulunulmuştur.
İcra dosyasının incelenmesinde 26.12.2006, 29.01.2010 ve 14.06.2010 tarihlerinde dosya borcunun saptanmasına yönelik olarak hesap tablolarının hazırlandığı görülmektedir.
Borçlunun 17.08.2010 tarihinde mahkemeye yaptığı başvurusu; dosya borcunun hesabında kademeli faiz oranlarının esas alınması gerektiğine, takip tarihine kadar işlemiş ve takip sonrasında istenen faiz oranının yüksek olduğuna, alınacak bir bilirkişi raporu ile faiz oranları, işlemiş faiz miktarı ve borç miktarının yeniden tespitine yöneliktir.
İİK"nun 168/5. maddesine göre borçlunun takipte işlemiş faiz oranı ve miktarına yönelik itirazını ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren 5 gün içinde mahkemeye yapması zorunlu olduğundan bu yöndeki itirazı süresinde değildir. Bu itibarla takipte işlemiş faiz olarak talepte bulunulan 88.000 TL kesinleşmiştir. Ancak takipten sonrası için dönem dönem değişen avans faiz oranlarına göre faiz hesaplanması gerekir. Takipten sonrası için avans faizi oranının istenmesi halinde bu hususun itiraza uğramada kesinleşmesi, belli dönemlerde avans faiz oranının değişkenlik göstermesi sebebiyle takip tarihindeki oranın borç ödeninceye kadar uygulanmasını gerektirmez.
İcra dosyasındaki son hesap tablosu 14.06.2010 tarihinde hazırlamıştır. Yapılan bu hesaplamada dosya borcunun %80 sabit faiz oranı esas alınmak suretiyle hesaplandığı görülmektedir. Şikayetçi borçlunun şikayete konu bu işlemi öğrendiğine dair dosyada bir kanıt bulunmadığı gibi aksi de ayrıca kanıtlanmadığından başvurunun İİK"nun 16/1. maddesine göre süresinde olduğu kabul edilmelidir.
Mahkemece başvurunun esası incelenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu talebin öncelikle icra müdürlüğüne yapılması gerektiğinden bahisle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ  : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 27/12/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.