MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mühür bozma
HÜKÜM : Mahkumiyet

1- Hakkında mühür bozma suçundan açılan kamu davasında; sanığın savunmasında, iş yerine geldiğinde kapıyı açınca mührü gördüğünü, daha önce mühürleme işleminden haberi olmadığını, ışıkların kapalı olduğunu ve havanın da karanlık olması nedeniyle mührü fark edemediğini, bu nedenle kasıtlı olarak mühür bozma suçunu işlemediğini savunduğu, 28.03.2008 tarihinde hem mühürleme tutanağının hem de fek tutanağının tanzim edildiği ve mühürleme tutanağı altında ismi yer alan kişinin sanıktan farklı bir kişi olduğu, bu nedenle sanığın mühürleme işleminden haberdar olmamasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, ayrıca fek tutanağında herhangi bir faaliyette bulunulduğuna ilişkin tespite de yer verilmediği hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığın suç kastının olup olmadığının tespit edilebilmesi için tutanak tanıklarının dinlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.12.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.