9. Hukuk Dairesi 2015/1953 E. , 2015/5532 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, uğranılan banka zararının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, müşterileri olan ..."ın yazılı talimatını göndermeden işlem fişleri üzerinden müşteri imzası almadan ..."in talebine istinaden işlemler yaptıran, ... Hesap Açma Bilgi ve Havale Formlarını dolduran, mudinin 3 adet toplam 75.000 TL tutarlı parasının .... Gönderilmesini sağlayan Bireysel pazarlama eski yönetmeni ... ile Pazarlama yönetmeni ..."ın, bankanın usül ve mevzuatına aykırı olarak ilgiliye ait hesaptan 75.000 TL.yi ... hesaba havale işlemine gerçekleştirdiklerini ileri sürerek, toplam zararlarının ödeme tarihinden itibaren bankaların uyguladığı en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
B)Davalılar Cevablarının Özeti:
Davalılar, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve ikinci bilirkişi raporuna dayanılarak, ..."ın Fona devredilmesinin sorumluluğunun banka faaliyetlerini yanlış politikalarla yürüten yöneticilere ait olduğu bu sebeple fonun maruz kaldığı zararları banka yöneticilerinden talep edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalıların yaptıkları işlemler ile davacıyı zarara uğratıp uğratmadıkları noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda; davalıların pazarlama yönetmeni olarak çalıştıkları ve davalı kurum tarafından banka zararının tahsilinin istendiği anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan ilk bilirkişi raporunda, davalıların hesaplanan banka zararından sorumlu oldukları görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir. İtiraz üzerine alınan, hükme de esas 14.05.2014 tarihli iki kişilik bilirkişi raporunun alındığı, bilirkişilerin hukukçu ve emekli bankacı olduğu, özetle raporda "... ile sermayesinin % 90*ı ..."a ait olan ...nin ortak sermaye yapısına sahip olmaları ve mevduat temininde müşterek hareket etmeleri nedeniyle mudi ..."ın ..."a el koyma işlemi yapılmamış olsaydı parasını ... veya iştiraki ... bankadan çekebileceği, ..."ın Fona devredilmesinin sorumluluğunun banka faaliyetlerini yanlış politikalarla yürüten yöneticilere ait olduğu, bu sebeple fonun maruz kaldığı zararları banka yöneticilerinden talep edilmesi gerektiğinin " belirtildiği ancak, ilk bilirkişi raporu ile çeliştiği, Mahkemece çelişki giderilmeden ikinci rapora itibar edilerek karar verildiği görülmektedir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu"nun 142. maddesine göre, bu kanun hükümleri ile fona verilen yetki ve görevler gereğince açılmış ve açılacak her türlü davalarda bilirkişiler resmi kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar arasından seçilir. Somut olayda, bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen iki ayrı rapor mevcut olmasına rağmen, söz konusu raporları düzenleyen bilirkişilerin resmi kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar arasından seçilmediği ve bilirkişi raporlarının kanaat oluşturmaya yetmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Mahkemece, 5411 sayılı Kanun"un 142. maddesi gereğince, resmi kurum ve kuruluşlarda görev yapan dava konusu işte uzman üç kişilik bilirkişi heyetine inceleme yaptırılması, sözkonusu dosyalardaki deliller ile ceza tahkikatı kapsamındaki deliller ve temyize konu dava dosyasındaki bilgi ve belgeler dikkate alınarak, davalıların kusurlarının olup olmadığı, varsa derecesinin açıkça saptanması ve sonucuna göre tüm deliller yeniden değerlendirilerek karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2- 5411 sayılı Kanun"un 133/3. maddesi gereğince, bu madde kapsamında açılan veya açılacak davalar ile kanuni halef sıfatıyla takip edilen davalarda, lehine hükmedilen tarafa vekalet ücreti maktu olarak belirlenir. Dava fon tarafından açıldığına göre davalılar yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, nispi vekalet ücreti takdir edilmesi de hatalıdır. Karar bu nedenle de bozulmalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 10.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.