14. Hukuk Dairesi 2015/12409 E. , 2016/3859 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.08.2007 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 19.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı vekili, davalı ... adına tescil edilen 18 parsel sayılı taşınmaza, davalılar tarafından inşa edilen evin, davacının murisi babası Şükrü"den intikal eden evin önünü kapattığını ve Şükrü mirasçıları tarafından kullanılan bahçeye de tecavüz ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesini ve kal istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının murisine ait taşınmaza müdahale olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683"teki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir" hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK"nın "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı ilk celsedeki beyanında, davalı ..."in davacının binasının önüne deniz manzarasını kapatacak şekilde bina yaptığını, evin camını da tamamen kapattığını ileri sürerek davalının yaptığı binanın yıkılması suretiyle elatmanın önlenmesini istemiş, davacı vekili de 19.02.2015 tarihli celsede davanın komşuluk hukukuna ilişkin olduğunu beyan etmiştir.
19 parsel sayılı taşınmaz tapuda, davacı ... ve diğer paydaşlar adına, 18 parsel sayılı taşınmaz ise davalı ... adına tespit ve tescil edilerek çapa bağlanmıştır.
Bir davada olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir (HMK m. 33). Hakim bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve talep neticeleri ile bağlı olup, kanun hükümleri (olayların hukuki nitelendirmesi) ile bağlı olmayıp, davacının dayandığı dava sebebine uygulanacak kanun hükmünü kendiliğinden (re"sen) araştırıp bulmak ve uygulamakla yükümlüdür.
HMK"nın 31. Maddesi gereğince de Hakim, gerektiği takdirde davacıya açıklama yaptırarak davacının gerçek isteminin ne olduğunu öğrenebilir. Dava dilekçesinde talep her ne kadar "elatmanın önlenmesi ve yıkım" olarak belirtilmekte ise de dava dilekçesinin 3 numaralı paragrafında ve davacı vekilinin ilk celsedeki sözlü beyanında ve ayrıca 19.02.2015 tarihli yazılı beyanında ve yargılama aşamasında dosyaya sunulan dilekçelerde davacının talebinin taşınmazın mülkiyetine ilişkin olmayıp komşuluk hukukuna aykırılık teşkil eden elatmasının önlenmesi olarak ifade edilmiştir.
Bu durumda mahkemece, davacının bu yöne ilişkin iddia ve delilleriyle davalıların savunmaları değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 31.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.