Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2005/4-295
Karar No: 2005/287
Karar Tarihi: 27.04.2005

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2005/4-295 Esas 2005/287 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2005/4-295 E.  ,  2005/287 K.

    "İçtihat Metni"

     

    MAHKEMESİ

    :

    Ankara 9.Asliye Hukuk Mahkemesi

    GÜNÜ

    :

    31/03/04

    SAYISI

    :

    2004/61 E., 101 K.

     

     

     

     

     

     

    Taraflar arasındaki davadan dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla; Ankara Asliye 9.Hukuk Mahkemesinden verilen 31.03.2004 gün ve 2004/61 E., 101 K.sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ndan çıkan 02.02.2005 gün, 2004/4-663 Esas, 2005/18 Karar sayılı ilamın, karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davacı tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulu’nca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.

    A-DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ :

    Davacı vekili; dava konusu 21.11.2001 tarihli köşe yazısında, belediye başkanının avukatı olan müvekkilinin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu sık sık ziyaret ettiği, orada bazı üyelerle görüştüğü, Ankara Adliyesinde bazı hakim ve savcılarla ilişki kurduğu açıklanarak, bazı hakim ve savcıların müvekkilinin istek ve vaadlerinden yakındıklarının Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkan vekili E. G.. tarafından davalıya iletildiğinden söz edildiğini; ancak hukukçu kimliği nedeniyle Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri ile görüşen müvekkillinin, gayri kanuni hiçbir talebi olmadığı gibi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili E..G..in açıklama ve beyanda bulunmadığının bizzat davacıya ifade edildiğini, yapılan yayının hukuka aykırı olması nedeniyle müvekkilinin kişilik haklarının saldırıya uğradığını ileri sürerek, 20.000.000.000 TL. manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

    B-DAVALI CEVABININ ÖZETİ :

    Davalılar vekili; dava konusu yazının, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili E. G..’in beyan ve açıklamalarına dayanılarak yazıldığını, davacının resmiyet dışı ilişkileri eleştirilirken, tahkir edici ifadeler kullanılmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

    C-YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ :

    Yerel Mahkeme, “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili E.G..in davalı yazara açıklama ve beyanda bulunduğunun davalı tarafça kanıtlanamadığı gibi, yayında suçlayıcı ve küçük düşürücü ifadeler kullanılarak davacının kişilik değerlerine saldırıda bulunulduğunun anlaşıldığı” gerekçesiyle “Davanın kısmen kabulü ile, 1.500.000.000 TL. manevi tazminatın 21.11.2001 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline” karar vermiştir.

    D-TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME:

    Taraf vekillerince temyiz edilen karar, Özel Daire’ce onanmış; Davalı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Özel Daire; “Yayının hukuka uygun olduğu ve davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı” gerekçesiyle, davanın reddi gereğine işaretle “karar düzeltme isteğinin kabulü ile, kararın davalılar yararına bozulmasına” karar vermiş; Yerel Mahkeme önceki gerekçesini tekrarla ilk hükümde direnmiştir.

    E-HUKUK GENEL KURULU KARARI :

    Davalılar vekilinin temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulu; dava konusu yayının hukuka uygun olduğunu benimsemek suretiyle, Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle direnme kararının bozulmasına karar vermiş, davacı karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

    2005/4-295-287

    F-ÖN SORUN : Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında, işin esasına geçilmeden önce, davanın müddeabihi itibariyle Hukuk Genel Kurulu kararına karşı karar düzeltme talebinde bulunulmasının mümkün olup olmadığı ön sorun olarak incelenmiştir.

    Öncelikle belirtilmelidir ki; Yerel Mahkemenin önceki hükmü ile bozma ve direnme kararlarının kapsamı itibariyle uyuşmazlık, yayında yer alan açıklamaların davacının kişilik değerlerine saldırı içerip içermediği noktasında toplanmakta olup, Yerel Mahkemenin yayının hukuka aykırı olduğunu benimsemek suretiyle 1.500.000.000 TL. manevi tazminatı hüküm altına aldığı; dolayısıyla, Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlığın ilişkin bulunduğu tutar, 1.500.000.000 TL.’den ibarettir.

    Bilindiği gibi, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış; 15.maddesindeki hüküm gereğince, 2.maddesinin (B) fıkrası, 3.maddesinin (C) fıkrası, 7, 9, 10, 11, 12.maddeleri ile 13.maddesinin (B) fıkrası 01.01.2005 tarihinde, diğer maddeleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. Anılan Kanun’un, 2.maddesinin yayım tarihinde yürürlüğe giren (A) fıkrasının (c) bendi ile; 18.06.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427.maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarında yer alan ve ek 3 ncü maddesine göre “kırkmilyon “ TL. olarak uygulanması öngörülen parasal sınır “birmilyar” TL; beşinci fıkrasında yer alan ve ek 3 ncü maddesine göre “sekizyüzmilyon” TL. olarak uygulanması öngörülen duruşma sınırı “onmilyar” TL.; “altıyüzmiyon” TL. olarak uygulanması öngörülen karar düzeltme sınırı da “altımilyar” TL. olarak değiştirilmiştir.

    Kısaca, anılan Kanun, 21.07.2004 tarihinden itibaren temyiz (kesinlik) sınırını 1.000.000.000 TL. (1.000 YTL), karar düzeltme sınırını da 6.000.000.000 TL. (6.000 YTL) olarak belirlemiştir.

    Eldeki dava 04.01.2002 günü açılmış, Yerel Mahkemenin 24.12.2002 günlü önceki hükmü Özel Daire’ce 17.11.2003 günü bozulmuştur. 31.03.2004 tarihinde verilen direnme kararı ise Hukuk Genel Kurulu’nun 02.02.2005 günlü kararı ile bozulmuştur.

    Görüldüğü üzere; dava tarihi ve önceki karar tarihi ile bozma ve direnme tarihlerinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427/2.maddesinin 5219 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki, Hukuk Genel Kurulu’nca verilen karar tarihinde ise söz konusu değişiklikle oluşan yeni hükmü yürürlüktedir.

    Dolayısıyla, somut olayda Hukuk Genel Kurulu Kararına karşı karar düzeltme isteminde bulunulmasının mümkün olup olmadığı konusundaki yapılacak değerlendirme; karar düzeltme sınırı konusunda bu tarihlerden hangisinde yürürlükte bulunan yasa hükmünün esas alınacağı yönünde yapılacak saptamaya bağlı olarak, farklı sonuçlara götürecektir.

    Önemle vurgulanmalıdır ki; 5219 sayılı Kanun, Hukuk usulü Muhakemeleri Kanunu’nda daha önce değişiklik yapan çok sayıdaki Kanunlardan farklı olarak, içerdiği düzenlemelerin derdest davalar yönünden ne şekilde uygulanacağı yönünde açık bir uygulama hükmü taşımamaktadır. Sadece, Geçici 1.maddesinde "Bu Kanunla artırılan parasal sınırlar nedeniyle mahkemelerce görevsizlik kararı verilemez." şeklinde, salt göreve ilişkin bir düzenleme yer almaktadır.

    Bu noktada, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nu aynı yönlerde değiştiren önceki Kanunlardaki düzenlemeler ve özellikle bunların uygulamaya yönelik hükümleri hakkında kısa bir açıklama yapılmasında yarar görülmüştür:

    08.05.1973 gün ve 1711 sayılı Kanun"un Geçici Maddesinde; değişikliklerin sayılan istisnalar dışında (Ki, temyiz ve karar düzeltme sınırına ilişkin düzenlemeler istisnalar arasında değildir) kural olarak, Kanunun yürürlük tarihinden sonra açılacak davalarda uygulanacağı belirtilmiş; böylece, yürürlük tarihinden önce açılmış olan davalarda temyiz ve karar düzeltme istemleri yönünden gözetilecek sınırın, dava tarihinde yürürlükte bulunan Kanun hükmüne tabi olması benimsenmiştir.

    16.07.1981 gün ve 2494 sayılı Kanun"un Geçici Maddesinde ise, temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.

    Yine, 26.02.1985 gün ve 3156 sayılı Kanun"un Geçici Maddesi; getirdiği değişikliklerin Kanun"un yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan davalarda da uygulanacağı yönündedir.

    20.06.1996 gün ve 4146 sayılı Kanunun geçici maddesi ise, değiştirilen hükümlerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağı kuralını taşımaktadır.

    2005/4-295-287

    Görüldüğü üzere, temyiz ve karar düzeltme sınırında değişiklikler içeren daha önceki Kanun metinlerinde, değişikliklerin ne şekilde uygulanacağı yönünde açık hükümler bulunmakla birlikte, bu hükümler arasında bir paralellik yoktur.

    Bu açıklamaların ortaya koyduğu sonuç şudur: Kanun koyucu, özellikle enflasyondan kaynaklanan nedenlerle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"ndaki temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin hükümleri daha önce de bir çok defa değiştirmiş, ancak, bu değişikliklerle getirilen yeni sınırların derdest davalara etkisini düzenlerken, aynı ilkeleri benimsememiştir.

    Dolayısıyla, içerdiği düzenlemelerin derdest davalar yönünden ne şekilde uygulanacağı yönünde açık bir uygulama hükmü taşımayan 5219 Sayılı Kanun"la ilgili değerlendirme yapılırken, benzer nitelikteki değişiklere ilişkin olarak yukarıda sayılan önceki Kanunlarda yer alan düzenlemelerin, somut olay bakımından yorumlama ve sonuca varmada yardımcı nitelikte bir ölçüt olarak alınmasına olanak bulunmamaktadır.

    Açıklanan durum karşısında, bu yönün, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun genel yapısı, ruhu ve öngördüğü yargılama ilkeleri çerçevesinde, 5219 Sayılı Kanun"un gerekçesi de dikkate alınarak, yargısal içtihatlarla açıklığa kavuşturulması gerektiği Hukuk Genel Kurulu"ndaki ön sorunla ilgili görüşme sırasında ittifakla benimsenmiş; görüşme bu çerçevede yapılmıştır.

    Hemen ifade etmek gerekir ki, karar düzeltme ancak, Yargıtay’ın temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu kararlarına karşı tanınmış olan, temyiz yolunun devamı niteliğinde, kendine özgü bir kanun yoludur.

    Temyiz edilemeyen kararlara karşı, temyiz yoluna gidilemeyeceği gibi, karar düzeltme yoluna da başvurulamaz.

    Bir davada tarafların temyiz ya da karar düzeltme yoluna başvurabilmeleri için, öncelikle o davanın usul hukuku kuralları çerçevesinde, temyizi olanaklı ve düzeltilmesi istenebilecek bir kararla sonuçlandırılmış olması gerekeceği çok açıktır. Yargıtay Daireleri ya da Hukuk Genel Kurulu’nun temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu kararlara karşı kararın düzeltilmesini isteme hakkı, gerekçesi ve sonucu itibariyle o hakka sahip tarafın/tarafların aleyhine sonuçlar doğuran ve usul hukuku kurallarının düzeltilmesine olanak tanıdığı bir kararın verildiği tarihte doğar. Davanın daha önceki aşamalarında böyle bir hak doğmuş olamayacağına göre; Yargıtay kararına karşı karar düzeltme yoluna gidilip gidilemeyeceği belirlenirken, kararın düzeltilmesini isteme hakkının doğduğu (Yargıtay kararının verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay Daireleri ya da Hukuk Genel Kurulu’nca verilen karar tarihinde yürürlükte bulunan Kanun hükmü, karar düzeltme sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır.

    Aynı şekilde, bir Mahkeme kararının temyiz edilebilirlik sınırı belirlenirken, Mahkeme kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükmünün esas alınması gerektiğinde duraksamaya yer yoktur.

    Öte yandan, 5219 Sayılı Kanun"un Genel Gerekçesinde yer alan ".. Kararların kesinlik sınırının çok düşük olması, davaların gereksiz yere uzamasına ve Yargıtay"ın iş yükünün artmasına neden olmaktadır." şeklindeki ifade de, Kanun koyucunun, günümüzün ekonomik koşullarını ve paranın satın alma gücünü gözeterek, miktar ve değeri belirli bir sınırın altında kalan uyuşmazlıklar hakkında Yerel Mahkemelerce verilen hükümleri Yargıtay denetiminin dışında tutmayı amaçladığını göstermektedir. Anılan Kanun yorumlanırken, Kanun Koyucunun bu amacı da gözden uzak tutulmamalıdır.

    Sonuç olarak, direnme kararları da dahil olmak üzere, yerel mahkemelerce kurulan hükümlerin temyizinin ve temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay Daireleri ya da Hukuk Genel Kurulu"nca verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesinin mümkün olup olmadığı belirlenirken; temyiz ya da karar düzeltme istemi hangi karara yönelik ise, o kararın tarihinde yürürlükte bulunan Kanun hükmü esas alınmalıdır.

    Somut olayda, uyuşmazlığın ilişkin bulunduğu tutar 1.500.000.000 TL. olup, karar düzeltme istemi

    Hukuk Genel Kurulu’nun 02.02.2005 günlü kararına yöneliktir. Söz konusu tarihte, 5219 sayılı Kanun’un karar düzeltme sınırını altı milyar TL. olarak değiştiren hükmü yürürlükte bulunduğuna ve eldeki davanın müddeabihi bu sınırın altında olduğuna göre, karar düzeltme yoluna başvurulması mümkün değildir.Hal böyle olunca, davacının karar düzeltme dilekçesinin reddi gerekir.

    S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenle davacının karar düzeltme dilekçesinin REDDİNE, istek halinde karar düzeltme harcının davacıya iadesine 27.04.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi