
Esas No: 1994/2772
Karar No: 1995/711
Karar Tarihi: 22.02.1995
Danıştay 10. Daire 1994/2772 Esas 1995/711 Karar Sayılı İlamı
Daire : ONUNCU DAİRE
Karar Yılı : 1995
Karar No : 711
Esas Yılı : 1994
Esas No : 2772
Karar Tarihi : 22/02/995
1- ANAYASA MAHKEMESİ KARARININ RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANDIĞI FAKAT KARAR GEREĞİ HENÜZ YÜRÜRLÜĞE GİRMEDİĞİ DÖNEMDE İDARECE GERÇEKLEŞTİRİLEN İŞLEMLERİN YARGISAL DENETİMİNİN MEVCUT HUKUKSAL DÜZENLEMELERE GÖRE VE İDARİ İŞLEMİN UNSURLARI AÇISINDAN YAPILMASI GEREKTİĞİ;
2- MALİ BÜNYESİNİN CİDDİ BİÇİMDE ZAYIFLADIĞI, ALINABİLECEK ÖNLEMLERLE MALİ BÜNYESİNİN GÜÇLENDİRİLMESİNE OLANAK GÖRÜLMEDİĞİ ANLAŞILAN BANKANIN BANKACILIK İŞLEMLERİ YAPMA VE MEVDUAT İZNİNİN KALDIRILMASINDA MEVZUATA AYKIRILIK OLMADIĞI HK.
Davacının, Bankalar Kanunu'nun 64. ve 68.maddelerine dayanılarak, davalı idarece tesis edilen işlemlere karşı açılan bu davada, bilirkişi incelemesi yaptırtılması yolundaki istemi; uyuşmazlığın 2577 sayılı Yasanın gönderme yaptığı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 275. ve devamı maddelerinde yer alan bilirkişi incelemesine başvurması için öngörülen nitelikte olmaması nedeniyle kabul edilmemiştir.
Dava; Türkiye … Bankası (…) Anonim Şirketinin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılmasına ilişkin 23.4.1994 gün ve 94/5485 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Bankanın yönetim ve denetiminin geçici olarak ... Bankasına devredilmesine ilişkin 26.4.1994 günlü ve 31973 sayılı işlemin davanın özeti kısmında ileri sürülen sebeplerle iptali istemiyle açılmıştır.
Her ne kadar, 3182 sayılı Yasanın dava konusu işlemlerin dayandığı 64. ve 68.maddelerini değiştiren 512 sayılı Kanun Hükmünde Kararname Anayasa Mahkemesinin 23.12.1993 gün ve 21797 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 25.11.1993 gün ve 1993/48 sayılı kararı ile iptal edilmiş ise de; iptal kararı nedeniyle meydana gelecek olan hukuksal boşluğun kamu yararını olumsuz yönde etkileyecek nitelikte olduğu belirtilerek, Anayasanın 153. maddesi ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 53. maddesi hükümleri uyarınca, kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi iptal kararının Resmi Gazetede yayımlanmasından başlıyarak altı ay sonra yürürlüğe gireceğini öngörmek suretiyle Yasa koyucunun bu süre içerisinde o alanı yeni bir Yasayla düzenlemesini amaçlamaktadır.
Dolayısıyla, kamu yararını olumsuz yönde etkileyecek hukuksal bir boşluğun doğmamasının temini için getirilen bu sürenin yalnızca yasama organına yönelik olduğu ve idarenin bu süre içerisinde hiçbir tasarrufta bulunamıyacağı, hem iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihin ayrıca belirlenmesine ilişkin karara hem de Anayasal ve yasal düzenlemelere aykırı olacaktır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazete'de yayımlandığı ve fakat karar gereği henüz yürürlüğe girmediği dönemde idarece gerçekleştirilen işlemlerin yargısal denetiminin; mevcut hukuksal düzenlemelere göre ve idari işlemin unsurları açısından yapılması gerekmektedir.
3182 sayılı Bankalar Yasasının 512 sayılı Kanun Hükmünde kararname ile değişik 64. maddesinde;
1-Denetlemeler sonucunda bir bankanın mali bünyesinin ciddi bir şekilde zayıflamakta olduğunun tespit edilmesi halinde, Bakan'ın uygun bir süre vererek, yönetim kurulundan;
a) Sermayenin arttırılmasını veya sermayenin ödenmeyen kısmının tahsilini,
b)Kar dağıtılmamasını, tahsilinde tehlike görülen alacaklar için karşılık ayrılmasını,
c)Bir kısım şubelerin kapatılması, yeni parsonel veya benzeri şekilde masrafın kısılmasını,
d)İştirak veya sabit değerin kısmen veya tamamen elden çıkarılmasını,
e)Risk doğurucu işlemlerden kaçınılmasını, kredilerin sınırlanmasını veya durdurulması,verimsiz veya donuk kredilerin tahsiliyle ilgili önlemlerin arttırılmasını,
f)Mevzuata aykırı işlemleri ile banka mali bünyesini zayıflattığı tespit edilen personelin bankayı temsil yetkilerinin kaldırılmasını,
g)Genel Kurulun toplantıya çağrılmasını,
h)Mali bünyesinin güçlendirilmesi için gerekli görülecek diğer tedbirlerin alınmasını isteyebileceği,
Yönetim Kurullarının bu istikamette gerekli tedbirleri almak ve aldığı karar ve tedbirleri aylık raporlar halinde Müsteşarlığa bildirmek zorunda olduğu, Bakan'ın yukarıdaki tedbirleri talep hakkı saklı kalmak kaydıyla gerektiği takdirde Yönetim Kurulu veya Denetim Kurulu üyelerini kısmen veya tamamen görevden alarak veya yönetim ve denetim kurulu üye sayısının arttırılarak bu kurullara üye atamaya, kanuni karşılık yükümlülüklerini cezai faizlerini kaldırmak suretiyle ertelemek veya düşürmek de dahil olmak üzere bünyesinin takviyesi için gerekli tedbirleri almaya yetkili olduğu, bu madde gereğince atanan Yönetim Kurulu Üyeleri için 22. maddenin 1. fıkrasındaki yükümlülüğün aranmayacağı,
2-Bakan'ın yukardaki tedbirlere rağmen mali bünyesi güçlendirilmeyen bankalar hakkında 68. madde hükümlerinin uygulanmasını talep edebileceği, bu bankalardan sermayesinin tamamı genel ve katma bütçeli dairelere veya kamu iktisadi teşebbüslerine ait olanların devir veya birleştirilmesine, bununla ilgili usul ve esasları tespite Bakan'ın yetkili olduğu hükme bağlanmış, anılan maddenin 2. fıkrası ile gönderme yapılan aynı Yasanın 512 sayılı Kanun hükmünde Kararname ile değişik 68.maddesinin 1.fıkrasında, bu maddenin uygulanmasına karşın mali bünyesinin güçlendirilmesine olanak görülmeyen bir bankanın mevduat kabul ve bankacılık işlemleri yapma yetkisinin 12.maddeye göre kaldırılacağı, 3.fıkrasında, Bakanlığın hakkında 2.fıkra hükmü uygulanan bir bankanın yönetimi ve denetimini tasarruf mevduatı sigorta fonuna veya bir bankaya geçici olarak devredebileceği hükme bağlanmış; 12. maddenin 1.fıkrasında ise, 11.maddede yazılı izinleri almış olan bir bankanın bankacılık işlemleri yapmasında veya mevduat kabul etmesinde daha sonra sakınca görülmesi halinde T.C.Merkez Bankasının görüşü alınmak suratiyle Bakanlığın önerisi üzerine Bakanlar Kurulunun bankanın bankacılık işlemleri yapma veya mevduat kabul etme iznini geçici veya sürekli olarak, kısmen veya tamamen ve tüm teşkilatını veya gerekli görülecek şubelerini kapsayacak şekilde kaldırabileceği öngörülmüş bulunmaktadır.
Bu düzenlemelerden de görüldüğü gibi Yasa idareye; mali bünyesinin ciddi biçimde zayıflamakta olduğu saptanan Banka hakkında Bankalar Yasasının 64.maddesinden gidilerek mali bünyesinin güçlendirilmesi için bazı önlemlere girişilşildikten sonra bunun mümkün olmaması halinde anılan Yasanın 68.maddesi aracılığı ile 12.maddesine göre bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılması yetkisi verdiği gibi 12.maddede öngörülen sebeplere dayanılarak da bankacılık işlemleri yapma iznini kaldırabilme yetkisi vermektedir. Ancak,olayda davacı bankanın bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılması işleminden önce 64.maddeye dayanılarak bankanın mali bünyesinin güçlendirilmesi için idarece bazı önlemler alınması yoluna gidildiği, mümkün olmadığının anlaşılması nedeniyle de 12.maddeye göre bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı ve yönetim ve denetiminin geçici olarak ... Bankası A.Ş.ne devredildiği anlaşıldığından, Bankanın mevduat kabul etme ve bankacılık işlemleri yapma yetkisinin kaldırılması aşamasına gelinmeden önceki durumunun incelenmesi gerekir.
Buna göre gerek dava dosyası gerekse davalı idarece gönderilen işlem dosyasındaki belgelerin incelenmesi ve tarafların duruşmadaki açıklamalarından;
Kuruluşuna, 25.1.1984 gün ve 84/7659 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile izin verilen Türkiye … Bankası A.Ş'nin, 50 milyar lira olan Banka sermayesinin tamamına yakın bir kısmına hakim olan ...'in içinde bulunduğu mali sorunlar nedeniyle sahip olduğu payları 11.2.1990 tarihinde ... Grubuna devrettiği, sermayenin %48,9 payına sahip olan … grubu ile %50,4 payına sahip olan … Grubu arasında anlaşmazlıklar çıktığı, bunun sonucunda, pay devrinden önceki dönemde banka mali bünyesinde görülen zaafiyetin giderek arttığı, Banka'da Sevk ve idareyi gerçekleştirecek olan yönetimin bulunmadığı, likidite sorununun büyüdüğü, uzun ve kısa vadeli borçların giderek vadesize dönüştüğü, aktifte kredilerde donuklaşmanın arttığı, mevduatın düştüğü, vadesi gelen borçların diğer bankalardan ve İnterbanktan sağlanan fonlar ve temdit yoluyla kapatıldığı, kaynak maliyetinin arttığı, bunun da kar ve zarar dengesini olumsuz yönde etkilediği,Bankanın acilen fona ihtiyacı olduğu halde, sermayesinin 10 milyar TL lik ödenmeyen bölümünün Yönetim Kurulunca 26.3.1991 tarihine kadar ödenmesi istendiği halde 1.4.1991 tarihine kadar ortaklar arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle herhangi bir tahsilat yapılmadığının ve olumsuz gelişmelerin artarak devam etmesi nedeniyle Bankalar Kanununun 64. maddesinin birinci fıkrasındaki koşulların gerçekleştiği sonucuna varılarak 2.4.1991 tarihli Bakanlık onayı ile anılan madde kapsamına alınan ve hissedarlar arası anlaşmazlıktan ötürü yönetim kurulunun kendisinden beklenen işlevlerini yerine getirecek durumda olmadığından aynı yasanın 63.maddesi uyarınca yönetim kurulu üyeliğine ve denetçiliğine idarece atama yapılan Bankanın Bakanlar Kurulunun 23.4.1994 gün ve 94/5485 sayılı kararı ile bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı ve yönetim ve denetiminin geçici olarak ... Bankasına devredildiği anlaşılmaktadır.
Davacılar ... Bankalar Yasasının 64. maddesi kapsamına alındığı 2.4.1991 tarihinden, dava konusu edilerek iptali istenen işlemin tesis edildiği 23.4.1994 tarihine kadar geçen süre içinde, 64. maddenin tam olarak uygulanmadığını, mali bünyedeki zaafiyetin giderilmesi için Bakan'a tanınan yetkilerin kullanılmadığını, uygun süre verilerek başvurulan önlemlerin sonucunun alınmadığını öne sürerek dava konusu işlemin sebep unsuru olan "64. maddenin uygulanmasına rağmen mali bünyenin güçlendirilmesinin mümkün olmaması" halinin sabit olmadığını, Banka hakkında 64. maddenin 2. fıkrasındaki daha hafif önlemler yerine en ağır önlem niteliğinde olanının uyğulandığını, kararın kamu yararı gözetilmeden alındığını bu bakımdan işlemin sebep; konu ve maksat yönlerinden kanuna aykırı olduğunu iddia ederek iptalini istemektedir.
Dosyanın incelenmesinden, Bankanın mali bünyesinin güçlendirilmesi amacıyla, davalı idarece gönderilen 13.3.1992 tarihli yazıyla döviz tevdiat hesaplarına uygulanan faiz oranlarının sistem ortalamasının üzerinde olduğu, Banka' nın mali durumu itibariyle kaynak maliyletini artıracak ve gelir gider dengesini olumsuz yönde etkileyebilecek nitelikteki bu uygulamanın gözden geçirilmesi ve ileride ortaya çıkabilecek sorunlar gözönünde bulundurularak bu konuda dikkatli davranılması için uyarıldığı; Bankanın 2.4.1991 tarihinde 64. madde kapsamına alınmış olmasına karşın mali bünyedeki zaafiyetin giderilemediği, aksine zayıflamanın devam ettiği belirtilerek;
-Banka sermayesinin acilen asgari 177 milyar lira arttırılması, bu çerçevede sağlanacak nakit girişi ile, bankalara ve kredi değerliliği yüksek firmalara emniyet-seyyaliyet- verimlilik ilkeleri çerçevesinde kredi kullandırılması,
-Düşük kur artışları sürecinde gelir sağlayan açık pozisyon uygulamasının mali bünye içinde potansiyel tehlike arzettiği, bu nedenle açık pozisyon tutarının yasal oranlar arasına çekilmesi,
-Yabancı para mevduatına, sistemin üzerinde faiz verilmesi politikasından vazgeçmesi,
-Repo işlemlerinin ilgili nazım hesaplarda izlenmesi, gayrinakti risk altına girerken temkinli davranılması,
-Kredilerin donuklaşma durumunun yakından izlenmesi, takipteki krediler için karşılık ayrılması,
-Yeni iştirak ve gayrimenkul edinilmemesi, bunların bir kısmının peşin, nakit girişi sağlayacak şekilde satılması hususlarının 26.11.1993 gün ve … sayılı yazıyla Bankaya iletildiği, Bankanın sermaye artımının uygun görüldüğü 3.2.1994 tarihli yazıyla Banka'ya iletilmesinden sonra, dava konusu karara kadar sermaye artırımının ifa edilemediği gibi 12.4.1994 tarihli Banka yazısı ile likidite sıkıntısına düşüldüğü belirtilerek acil likidite temininın talep edildiği,
11.4.1994 tarihinde Bankalar Yeminli Murakıplar Kurulu Başkanlığından alınan 801 sayılı yazı eki, Bankalar Yeminli Murakıplarının 8.4.1994 ve M-1/7 sayılı ve 20.4.1994 gün ve 9-4 sayılı Bankalar Yeminli Murakıplar Kurulu Başkanlığı yazısı ve Bankalar Yeminli Murakıbı ... tarafından Bankada yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 19.4.1994 gün ve M-2/8 sayılı raporlarda likidite sıkışıklığı nedeniyle zor anlar yaşayan bankanın zarar rakımının 14.4.1994 tarihinde 2.162.275 milyon TL.na ulaştığı zarar kalemi içinde en önemli payın, açık pozisyon nedeniyle oluşan kambiyo zararlarından ve repo işlemlerinden kaynaklanan menkul kıymetler kalemindeki zararlardan oluştuğu, bu zararın her geçen gün büyüdüğü, özkaynaklarla birlikte yabancı kaynakların da kaybına yol açtığı belirtilerek, Bankalar Kanununun 68. maddesi uygulamasının önerilmesi üzerine, 68. maddenin uygulanması hususunda T.C. Merkez Bankasınca düzenlenen 22.4.1994 tarihli yazıda;
-Bankanın 30.000.000 DM 37.992.071 USD ve 7.500.000 DM tutarındaki swap işlemlerinden kaynaklanan ödemelerini gerçekleştiremediği,
-Yılbaşında yaklaşık 150 milyon USD olan yurtdışı kredi olanaklarının kapandığı, vadeler dolunca kredilerin yenilenmediği,
-Yurtdışı bankaların döviz depolarının kapandığı,
-Yabancı para açık pozisyonun Aralık 1993'te 290 milyon USD civarındayken 18 Nisan 1994 itibariyle 190 milyon USD.na indiği,
-Bankanın kur riski rasyosunu tutturmak için backtoback işlemlerine başvurduğu, 15.4.1994 itibariyle backtoback işlemleri düşüldüğünde kur riski rasyosunun % 4 olarak gerçekleştiği
-Bankanın artan likidite ihtiyacı üzerine karşılığında menkul kıymet bulunmayan repo işlemi yaptığı, 14.4.1994 tarihi itibariyle bu repo tutarının 520 milyar TL olduğu,
-Döviz tevdiat hesaplarının Ocak 1994 sonundan 19.4.1994'e kadar 180 milyon USD'den 113 milyon USD'a gerilediği,
-Günlük çekilişin 2.5-3 milyon USD civarında olduğu,
-18.4.1994 itibariyle 48.4 milyon USD tutarındaki yurtdışından sağlanan kredilerin 17.8 milyon DM yurtiçinden toplanan mevduat niteliğindeki döviz fonların mevduatın tabi olduğu yasal yükümlülüklerden kaçınmak amacıyla yurtdışından kullanılan kredilere dönüştürülmüş olan tutar olduğu,
31.3.1994 itibariyle kredilere tahakkuk ettirilen faizlerin %61 nin tahsil edildiği, bunun geri kalan kısmının tahsili gerçekleşse bile bankanın likit kaynak ihtiyacının karşılanmasında oldukça önemsiz olacağı,
Sonuç olarak Bankanın mevcut mali bünyesi ile taahhütlerini karşılamayamamakta ve Bankalar Kanununun 64. maddesine göre alınabilecek tedbirlerle mali bünyesinin güçlendirilmesinin mümkün olmadığı, Banka'nın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul izninin Bankalar Kanununun 12 ve 68. maddelerine göre kaldırılmasının uygun olacağının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Davalı idarece Bankalar yasası hükümleri çerçevesinde Banka hakkında yapılan tespitler, Bankaya yetkililerinin kendilerinden alınması istenilen önlemleri yeterli ölçüde yerine getirememeleri ve bunun sonucunda banka mali bünyesi ile taahhütlerini karşılayamayacak duruma girmesi ve 64. maddeye göre alınabilecek tedbirlerle mali bünyesinin güçlendirilmesinin mümkün olmadığı halinin olayda, gerçekleşmiş bulunduğunu gösterdiğinden, Bankalar Kanununun 68. nci ve 12. maddelerine göre tesis edilen işlemde, konu ve sebep noktalarından kanuna
aykırılık görülememiştir.
Öte yandan, Bankalar Kanununun 64. maddesi kapsamına alınan bir bankanın mali bünyesinde ortaya çıkan zaafiyetin giderilmesi için başvurulacak önlemlerin hangileri olacağını, zaafiyetin kaynaklandığı nedenler belirleyeceğinden, davacının, anılan maddede öngörülen tedbirlerin tümünün uygulanması gerektiği iddiası ile 2.4.1991 tarihinde 64. madde kapsamına alınan Bankanın mali bünyesinin güçlendirilmesine olanak kalmadığının anlaşılması üzerine anılan Kanunun 68. ve 12. maddelerine göre bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin 23.4.1993 tarihinde kaldırılmış bulunması karşısında, alınan tedbirlerin uygulanabilmesi için adı geçen Bankaya uygun süre tanınmadığı yolundaki iddialarında da isabet bulunmamaktadır.
Ayrıca, Bankadaki yönetim boşluğunun giderilmesi amacıyla yapılan atamaya, hissedarlar arasındaki anlaşmazlığın bitmesiyle son verilmesinin ve Bankanın Şube açma izinlerinin, iş hacmi açısından banka için olumlu sonuçlar doğurabileceği gerekçesiyle verilmiş olması karşısında, bu iznin verilmesinin Banka'nın mali durumunun zayıf olmadığını gösterdiği yolundaki davacı iddiaları yerinde görülmemiştir.
Banka'nın yönetim ve denetiminin geçici olarak ... Bankasına devredilmesine ilişkin işleme gelince;
24.4.1994 tarihli Bakan onayı ile tesis edilen işlemin, mevzuata aykırı işlemleri tesbit edilmiş olan Bankanın güvenilir şekilde çalışmalarını yürütmesini sağlamak ve mevduat kabul etme ve bankacılık işlemleri yapma yetkisi kaldırılmış olan bir bankada mevduat sahibi olan kişilerin haklarının korunması amacına yönelik olduğu anlaşıldığından 3182 sayılı Yasanın 68. maddesinde yer alan düzenlemeye aykırı bir tarafı bulunmamaktadır.
Bu durumda; bankalara fonlarını emanet edenlerin haklarını korumak, bu fonların belirli çevrelere kişisel çıkar sağlanmadan toplumsal çıkarlar doğrultusunda ve ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilmesi yönünde verimli alanlarda kullanılmasını, bankaların mali bünyelerinin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesini temin ederek onların herhangi bir kriz ortamından en az düzeyde etkilenmelerini sağlamak, güven ve itibar müessesesi olan bankacılığın kamuoyundaki itibarını bankacılık sisteminin bütünü itibariyle korumak, sistemin uluslararası saygınlığını devam ettirmek amacıyla davalı idarece Bankalar Yasası kapsamında yürütülen banka denetim ve gözetimi sonunda tesis edilen dava konusu işlemlerde maksat yönünden de hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle Türkiye … Bankası ... Anonim Şirketinin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılmasına ilişkin 23.4.1994 gün ve 94/5485 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Bankanın yönetim ve denetiminin geçici olarak ... Bankasına devredilmesine ilişkin 26.4. 1994 günlü ve 31973 sayılı işlemlerin iptali istemiyle açılan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verildi.
Azlık Oyu (X) : Dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı 3182 sayılı Yasanın 512 sayılı KHK ile değişik 64 ve 68. maddelerinin uygulanması sonucunda 24.4.1994 tarihinde yayımlanmış bulunmaktadır.
Anayasa Mahkemesince, Bakanlar Kurulu Kararının dayanağı olan ve yukarıda belirtilen hükümleri düzenleyen 512 sayılı KHK nin dayanağını oluşturan ve Anayasa'ya aykırı görülerek 16.9.1993 günlü ve E:1993/26; K:1993/28 sayılı kararla iptal edilen 3911 sayılı Yetki Yasasına dayanılarak çıkarıldığı ve Anayasanın Başlangıcında yer alan eğemenliği "millet adına kullanmağa yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun bu Anayasa'da gösterilen hürriyetçi demokrosi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı", 2. Maddesindeki "hukuk devleti", 6. maddesindeki "Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasa'dan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz." ilkeleriyle, KHK çıkarma yetkisine ilişkin 91. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle 25.11.1993 günlü ve E:1993/46, K:1993/ 48 sayılı karar ile iptal edilmiş, kararın, Resmi Gazetede yayımlandıktan altı ay sonra yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
İptal kararı 23.12.1993 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış, dolayısıyla, KHK nin Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edildiği hususu tüm kamuoyunca ve ilgili idarece bu tarihte öğrenilmiştir.
Dava konusu B.K.K. Anayasa Mahkemesinin iptal kararının Resmi Gazetede yayımından sonra, Anayasa Mahkemesi kararında belirtilmiş olan yürürlük tarihinden önceki bir tarih olan 24.4.1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
T.C. Anayasa'sının 153. maddesinin 3. fıkrasında, Kanun, Hükmünde Kararname veya TBM Meclisi İçtüzüğü yada bunların hükümlerinin, iptal kararının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde Anayasa Mahkemesinin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırılabileceği öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesince iptal kararı verildiği tarihten itibaren idarelerin, Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiği bilinen bir hükme dayanarak işlem tesis etmeye devam etmeleri, Anayasanın üstünlüğü prensibine ve Hukuk Devleti İlkesine ters düşmek anlamını içermektedir.
Bir başka deyişle Resmi Gazetede yayımlanarak kamuya duyurulan Anayasa Mahkemesi kararının verildiği tarihten sonra idarenin, iptal edilen hükme arak işlem tesis etmesinin hukuken kabulü olanaksızdır.
Anayasa Mahkemesinin, iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi ileriye dönük olarak ertelenmiş olmasıda, öncelikle yasama organına aynı konuda, iptal kararının gerekçesine uygun olarak yeni bir düzenleme yapması için olanak tanımak, doğan hukuki boşluğu bir an önce gidermek amacına yönelik bulunmaktadır. Esasen T.C. Anayasanın 153. maddesi gerekçesinde de bu husus belirlenmiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kararnamenin gerekçesini oluşturan hükümlerin 512 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi karşısında, hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemlerin iptali gerektiği görüşü ile çoğunluk kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
