8. Hukuk Dairesi 2010/3176 E. , 2010/5372 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki katılma alacağı davasının reddine dair ...Aile Mahkemesinden verilen 30.03.2010 gün ve 769/381 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, vekil edeninin eşi ...’ın 25.6.2008 tarihinde öldüğünü, evliliğin ölümle sonuçlandığını, davalıların ...’ın mirasçıları olduğunu belirterek Hacı Mehmet adına tapuda kayıtlı bulunan 4632 ada 4 nolu parseldeki taşınmazın edinilmiş mallara katılma rejimi süresi içerisinde 6.9.2004 tarihinde alındığını açıklayarak ½ katılma alacağının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, verilen kesin süreye davacı tarafın uymadığı gerekçesiyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nun 202, 225, 231 ve 235 ve 236. maddeleri gereğince açılan artık değere (edinilmiş mallara) katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mahkemece taşınmazın sürüm değerinin belirlenmesi için keşfin yapılması konusunda verilen kesin süreye davacı tarafın uymadığı gerekçesiyle esastan davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. HUMK.nun 163.maddesi uyarınca verilen kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için yöntemine uygun bir biçimde verilmiş olması gerekir. Yani verilecek kesin süreyi içeren ara kararında; keşif heyetinin ücreti, uzman bilirkişi veya bilirkişilerin ücreti ile keşfe gidilmesi için kullanılacak vasıta ücretinin tek tek bentler halinde ara kararında gösterilmesi, süreye uyulmaması halinde doğacak hukuki sonuçların ilgili tarafa hatırlatılması ve gerekli uyarının yapılması zorunludur. Mahkeme ilk kesin süreyi içeren 8.12.2009 günlü yargılama oturumu ara kararında mahkeme heyet ücreti, inşaat bilirkişisinin ücreti, keşif günü ve saatini belirtmiş ise de, hangi araçla ve ne şekilde gidileceği konusunda herhangi bir belirlemede bulunamadığı gibi vasıta ücreti de taktir edilmemiştir. 4.2.2010 günlü yargılama oturumu ara kararı da aynı yöntemle verilmiş ve 8.12.2009 tarihli ara kararına atıfta bulunulmuştur. Bu yargılama oturumunda keşif günü 1.3.2010 gün, saat 15:30 olarak belirlenmiş, davacı vekilinin 1.3.2010 tarihli dilekçeyle ve hangi gerekçeyle keşfin yapılamayacağı hususunu içeren dilekçe sunması üzerine dilekçede belirtilen özür esas alınarak keşfin yapılmadığı ve 1.3.2010 tarihli tutanağın tutulduğu görülmüştür. 4.2.2010 yargılama oturumunda duruşma günü 30.3.2010 olarak saptanmıştır. Bu yargılama oturumunda alınan bir ara kararıyla önce keşif isteğinin reddi kararlaştırılmış, ondan sonrada sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir. Araç gideri az önce açıklandığı gibi ara kararlarında yer almadığından verilen ve kesin süreyi içeren ara kararlarının HUMK.nun 163.maddesine uygun olduğu söylenemez. Öte yandan HUMK.nun 364.maddesinde keşif iki taraf usulen davet edildikten sonra vicahlarında ve davete icabet etmedikleri halde gıyaplarında mahkeme veya tahkikat hakimi tarafından yapılır denilmektedir. Yani kesin süre içeren keşfe ilişkin ara kararları HUMK.nun 163. maddesine uygun olarak verildiğinde ve vasıta ücreti alındığında taraflar gelmese dahi mahkemece keşfin yapılması kanun gereğidir.
Saptanan bu somut olgular karşısında mahkemece, araç ücretinin belirlenmemesi nedeniyle verilen kesin süre yöntemine uygun bulunmadığından işin esasına girilerek ve taraf delilleri toplanarak iddia ve savunma çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 08.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.