11. Hukuk Dairesi 2015/8396 E. , 2016/3470 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada...... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/04/2015 tarih ve 2014/964-2015/336 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili şirkette satış yöneticisi konumunda çalışan davalının kendi isteğiyle şirketten ayrıldıktan sonra aynı alanda ve aynı il sınırlarında faaliyet gösteren başka bir firmada işe başladığı, davalının bu eylemi ile davacı şirket ile imzaladığı belirsiz süreli iş sözleşmesinin 11.j maddesini ihlal ettiğini, şirketin bütçe kullanımı, müşteri beklentileri, müşteri listeleri ve şirketle ilgili sırlara vakıf olduğunu, müvekkili şirketle haksız rekabete giriştiğini ileri sürerek davalının haksız rekabet yasağına aykırı davranması sebebi ile 10.000,00-Euro cezai şartın fiili ödeme tarihindeki .. ... Bankasının rayiç kur karşılığının 3095 sayılı Kanunu"nun 4/a maddesi gereğince de...nın yabancı paraya uygulanacak o dönemki faiz oranı belirlenmek sureti-zararın oluştuğu tarihten itibaren ile davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; satış temsilcisi olarak şirketin sırlarına vakıf olmasının mümkün olmadığını savunarak haksız, mesnetsiz ve hukuka aykırı davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki iş sözleşmesinde rekabet yasağına ilişkin sınırlamanın sadece zaman yönünden açık düzenleme içerdiği, mahal ve iş türü bakımından herhangi bir sınırlamanın yer almadığı, rekabet yasağının sektörel olduğunun belirtildiği, sektör türü bakımından somutlaştırma içermediği, bu haliyle davalının rekabet yasağını ihlal etmediği sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 444 ve devamı maddeleri uyarınca işçinin rekabet yasağına dayalı olarak açılan cezai şart istemine ilişkindir.
6098 sayılı TBK’nın 444/2. maddesine göre, "Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir." şeklinde kurallara yer verilerek rekabet yasağının esasları düzenlenmiştir. Buna göre işçinin, işverenle ilişkide olan müşterileri tanıdığı hallerde, iş sözleşmesinin sona ermesinin ardından işverenle rekabet oluşturacak
şekilde kendi namına iş yapmaması, rakip bir firmada ortak olamaması ya da iş sözleşmesiyle çalışmaması şeklinde şart içeren sözleşmeler yapabileceklerdir. Borçlar Kanunu"nun ilgili hükmünün ikinci cümlesinde ise rekabet yasağının kapsamı sınırlandırılmış ve işverene önemli bir zarar verilmesi ihtimalinin olmadığı durumlarda bu tür düzenlemelerin geçerli olacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 445. maddesine göre,"rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz." süre konusuna yasada açıklık getirilmiş özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşmayacak şekilde rekabet yasağı öngörülebileceği belirtilmiştir. Ülke sınırları içinde rekabet etmeme yönünden öngörülen düzenlemelere geçerlilik tanınmamış ise de, il sınırları ya da belli bir bölge ile sınırlandırma işin niteliğine göre yerinde görülebilir.
Somut olayda davacı ile davalı arasında rekabet yasağını düzenleyen sözleşme hükümleri ile rekabet yasağına atıf yapan hükümler değerlendirildiğinde; mahkemece rekabet sözleşmesinde rekabet yasağı süresinin bir yıl olarak belirlendiği ancak mahal ve iş türü bakımından sınırlama yapılmamış olması sözleşmenin geçersizliği sebebi olarak benimsenmiş ve davanın reddine karar verilmiştir. Ancak sözleşmede yer alan düzenlemeye göre, davalı işçinin, davacı şirket ile aynı konuda faaliyet gösteren başka şirket ve kurumlarda sözleşme konusuyla aynı içerikte faaliyet gösteremeyeceği ifade edilmiş, rekabet yasağının sektörel olduğu, şirketin zararı olup olmadığına bakılmaksızın rekabet yasağına aykırılık halinde cezai şartın ödenmesi öngörülmüştür. Davalı, davacı şirkette... İli sınırları içinde satış yönetici olarak çalışırken, yeni işe başladığı şirkette de satış müfettişi sıfatıyla çalışmakta ve çalışma sahası da.... İli ... İlçesi olarak öngörülmüştür. Her nekadar rekabet yasağı sözleşmesinde mahal yönünden açık bir sınırlama yapılmamış ise de, davalının aynı il sınırları içinde, aynı sektörde ve aynı sıfatla başka bir şirkette çalıştığı ortadadır. Ayrıca, davacı şirkette satış yöneticisi konumunda olan davalının, davacı şirketin müşteri çevresi hakkında bilgi edindiği ve bu bilgilerin kullanımının davacı şirket aleyhine zarar doğurabilecek nitelikte olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece sözleşmeye geçersizlik atfedilemeyeceği nazara alınarak, sözleşmenin rekabet yasağına ilişkin hükmünde belirtilen süre içerisinde davalının davacı şirket zararına yol açacak şekilde rekabet yasağına aykırı faaliyette bulunup bulunmadığının tespiti ve 6098 sayılı TBK"nun 445/2. maddesi değerlendirilerek sonuca varılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 30/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.