Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2014/53649
Karar No: 2015/2375

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2014/53649 Esas 2015/2375 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2014/53649 E.  ,  2015/2375 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname No : KD - 2012/242565

    İmar kirliliğine neden olma suçundan sanık H.. Y.. hakkında yapılan yargılama sonunda, davanın CMK"nın 223/7 maddesi uyarınca reddine dair Bursa 6. Asliye Ceza Mahkemesi"nce verilen 14.06.2012 tarih ve 2012/359 Esas 2012/821 Karar sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyizi üzerine,
    Dairemizin 31.10.2014 gün ve 2013/26255 Esas 2014/31318 Karar sayılı kararıyla;
    "Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    Sanık hakkında, suça konu yer ile ilgili olarak düzenlenen 24/04/2008 tarihli yapı tatil zabtını esas alan 14/04/2011 tarihli iddianame üzerine yapılan yargılamada, Bursa 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/489 Esas sayılı dosyasında verilen kararın kesinleşmesi, aynı yer ile ilgili olarak 25/12/2008 tarihli yapı tatil zaptı uyarınca açılan davada suç tarihinin, ilk iddianame tarihinden önce olması nedeniyle hukuki kesintinin oluşmaması ve ilk tutanaktan sonra da inşaata devam edilmesi karşısında, "zincirleme suç" hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, yerinde görülmeyen gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi,
    Kanuna aykırı ve katılan O.. B.. vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA" karar verilmiştir.
    I- İTİRAZ NEDENLERİ
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/12/2014 gün ve 2012/242565 sayılı yazısı ile;
    "Uyuşmazlığın konusu sanığın ruhsatsız yada ruhsata aykırı nitelikte yaptığı inşaatın suçun oluşması ile tamamlanmasının ne zaman gerçekleştiği ve imar kirlliği suçunda birden fazla düzenlenen yapı tatil tutanağının zincirleme suçu oluşturup oluşturmadığına ilişkindir.
    İmar kirliliğine neden olma suçuyla, imar mevzuatıyla belirlenen usul ve esaslara aykırı olarak inşa edilen binaların suç kapsamında olduğu kabul edilerek her türlü ruhsatsız yada ruhsata aykırı olarak yapılan inşaatların çevrede görüntü kirliliği oluşturmaması ve çarpık ve düzensiz bir kentleşmenin önüne geçilmesi amacıyla eylemler müeyyide altına alınmıştır.
    Zincirleme suç TCK"nın 43. maddesinin ilk fıkrasında; "bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir" şeklinde düzenlenmiştir.
    Zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için,
    a- Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi,
    b- İşlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması,
    c- Bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir. Maddenin açıklığı karşısında, öğretide zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için suçların farklı zamanlarda işlenmesi gerektiği konusunda görüş birliği bulunmaktadır.
    Zincirleme suçtan söz edebilmek için failin, başlangıçta genel bir niyet ve suç işleme kararı ile aynı suçu aynı mağdura karşı birden fazla kez işlemesi gerekmektedir. Buna göre "suç işleme konusunda tek kararı" olmayıp, ikinci eylemde suç işleme kararı yenilenmiş ise her bir fiil bağımsız suç olarak kabul edilecek ve zincirleme söz konusu olmayacaktır. Sanığın iç dünyasına ilişkin olan bu gereklilik sübjektif bir şart olup, mahkemelerce denetime imkan sağlayacak şekilde tespit edilerek karara yansıtılması gerekecektir.
    Ceza Genel Kurulunun konuya ilişkin 03.12.2013 gün ve 1475-577, 30.05.2006 gün ve 173-145, 08.07.2003 gün ve 189-207, 13.10.1998 gün ve 205-304, 20.03.1995 gün ve 48-68 ile 02.03.1987 gün ve 341-84 sayılı kararlarında "aynı suç işleme kararı" kavramından, kanunun aynı hükmünü birçok kez ihlal etme hususunda önceden kurulan bir plan, genel bir niyetin anlaşılması gerektiği, bu bağlamda failin suçu işlemeden önce bir plan yapmasının veya bu suça niyet etmesinin, fakat fiili bir defada yapmak yerine, kısımlara bölmeyi ve o surette gerçekleştirmeyi daha uygun görmesinin, hareketinin önceki hareketinin devamı olmasının ve tüm hareketleri arasında subjektif bir bağlantı bulunmasının anlaşılması gerektiği kabul edilmiş, ilk eylemle ikinci eylem arasında makul sayılamayacak uzunca bir sürenin geçmesinin, sanığın aynı suç işleme kararıyla değil, çıkan fırsatlardan yararlanmak suretiyle suçu işlediğini gösterdiği belirtilmiştir.
    Suç kastından daha geniş bir anlamı içeren suç işleme kararı, suç kastından daha önce gelen genel bir karar ve niyeti ifade eder. Önce suç işleme kararı verilir ve bundan sonra bu genel kararın icrası farklı zamanlardaki suçlarla gerçekleştirilir. Kararın gerçekleştirilmesi için gerekli suçların herbirinde ayrı suç kastları, bir başka deyişle bir suç için gerekli olan maddi ve manevi unsurlar ayrı ayrı yer alır. Böylece suç işleme kararı denilen genel plân, niyet veya karar, zinciri oluşturan ve her biri birbirinden bağımsız olan suçları birbirine bağlayan ortak bir zemini oluşturur.
    Suç işleme kararının yenilenip yenilenmediği, birden çok suçun aynı karara dayanıp dayanmadığı, aynı zamanda suçlar arasındaki süre ile de ilgilidir. İşlenen suçların arasında kısa zaman aralıklarının olması suç işleme kararında birlik olduğuna; uzun zaman aralıklarının olması ise suç işleme kararında birlik olmadığına karine teşkil edebilir. Yine de çeşitli suçlar arasında az veya çok uzun zaman aralığının var olması, bu suçların aynı suç işleme kararının etkisi altında işlendiğini ya da işlenmediğini her zaman göstermez. Diğer bir anlatımla, sürenin uzunluğu kararın yenilendiğini düşündürebileceği gibi, kısalığı da her zaman kararın yürürlükte olduğunu göstermeyebilir. Diğer taraftan, hukuki veya fiili kesintiler olduğunda farklı değerlendirmeler yapılacaktır. Ancak bu değerlendirme her olayda ayrı ayrı ve diğer şartlar da dikkate alınarak yapılmalıdır. Bu nedenle, başlangıçta belirli bir süre geçince suç işleme kararı yenilenmiş ya da değişmiş olur demek, soyut ve delillerden kopuk bir değerlendirme olacaktır. Failin iç dünyasını ilgilendiren bu kararın varlığının her olayın özelliğine göre suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluşum ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler değerlendirilerek belirlenmesi gerekecektir.
    Görüldüğü üzere, zincirleme suçun oluşumu için işlenen suçlar arasında ne kadar zaman geçmesi gerektiği konusunda genel ve mutlak bir kural koymak mümkün olmadığından, hangi süre içerisinde işlenirse işlensin, işlenen suç başlangıçtaki genel niyete veya suç işleme konusundaki tek karara dayanıyor ise zincirleme suç hükümleri uygulanacak, ancak işlenen suç failin yeni bir suç işleme kararına dayanıyorsa artık zincirleme suç söz konusu olmayacaktır.
    Bu açıklamalar çerçevesinde, maddi olayda, sanık H.. Y.. Osmangazi Belediyesinden ruhsat almaksızın kendine ait taşınmaz üzerinde, inşaat yaptığı, sanık hakkında 24/04/2008 tarihli ilk yapı tatil tutanağı uyarınca Bursa C. Başsavcılığının 2011/7110 sayılı soruşturma evrakı ile soruşturma yapılıp 14/04/2011 tarihli iddianamesi sonucunda Bursa 14. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davasının açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, Bursa 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/489 Esas sayılı dosyasıyla verilen hükümlülük kararının kesinleştiği, daha sonra suça konu taşınmaz hakkında, 25/12/2008 tarihinde düzenlenen ikinci yapı tatil tutanağıyla ilgili olarak Bursa 6.
    Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/359 Esas sayılı dava dosyasıyla ilgili açılan kamu davasında, mahkemece yapılan yargılama sonrasında, sanık hakkında Bursa 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/489 Esas ve 2011/969 Karar sayılı ilamıyla, suça konu taşınmaz aleyhine imar kirliliğine neden olma suçundan aynı nitelikte mükerrer dava açıldığı nedeniyle, sanık hakkında açılan kamu davasının reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
    Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 31/10/2014 gün ve 2013/26255 Esas, 2014/31318 Karar sayılı bozma kararının hukuka aykırı olduğu ve sanık H.. Y.."in eyleminin tek suç oluşturduğu ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının söz konusu olmadığı kabul edilmelidir.
    Maddi olayda, sanık H.. Y.."in kastı ve amacı ruhsatsız bina yapmaktır. Bina yapılıncaya kadar, binayı tamamlamaya yönelik gerçekleştirilen her inşa faaliyeti, aslında ruhsatsız bir binanın yapım eylemidir. Ortada ruhsatsız bina yapılması kararının icrası kapsamında işlenen birden fazla binanın tamamlanması değil, bir binanın tamamlanmasına yönelik inşaat işlemleri vardır. Belediye ya da yetkili merciler tarafından tutulan yapı tatil tutanakları, Kanuna aykırı olarak yapılan bir eylemin tespit işlemi ve bunun belgelendirilmesidir.
    Yapı tatil tutanağı tutulmuş olmasa bile binanın yapımı aşamasındaki her inşa faaliyeti zaten belli bir sürece yayılmış olacağından, örneğin temel ile duvarların çıkılması, çatının yapılması bile değişik zaman kavramı içinde işlenmiş ayrı birer bir suç hareketi olarak kabul edilebileceğinden, zincirleme suç hükümlerinin yapı tatil tutanaklarından sonra faaliyete devam edilmesi ile nitelenmeden her tamamlanmış bina hakkında uygulanması gerekir ki bu mümkün değildir. Zira ortada 184/1. madde hükmünde öngörüldüğü üzere bir binanın yapımı suç kabul edilmiş olduğundan, bina tamamlanıncaya kadar her yapı ve inşai faaliyeti tek suça vücut verir. Ancak yapı tatil tutanağı ya da tutanaklarından sonra, iddianame ile dava açılıp belli bir hukuki kesinti oluşmaksızın binanın yapımına devam edilmişse, bu durumda sanık hakkında, suç işlemeye yönelik ısrarı nedeniyle TCK’nın 61/1. maddesinde öngörülen ölçütlerden “suçun işleniş şekli ve failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı”na dayanılarak cezanın belirlenmesi ve alt sınırdan uzaklaşılarak verilmesi söz konusu olabilir.
    Ayrıca, sanığın ruhsatsız bina yapma suçuna ilişkin yapı tatil tutanaklarından sonuncusuna/sonraki tutanağa dayanılarak açılan kamu davasının yargılaması sonucunda verilen hüküm kesinleştikten sonra, aynı binanın yapımı sırasında düzenlenen önceki tutanaklar hakkında açılmış davalardan ayrıca TCK’nın 184. maddesi uyarınca ceza verilip 43. madde uygulandıktan sonra, cezanın yalnızca 43. madde artırımı kadar verilmesi, aslında tek suç oluşturan eylemden, suçun zincirleme işlendiği kanaatiyle birden fazla cezalandırılması anlamına gelecektir.
    Bu yaklaşımın hukuka uygun olmadığını, bina tamamlanıncaya kadar yapılan inşa faaliyetlerinin değişik ya da aralıklı zamanlarda olsa dahi tek suç oluşturacağı kabul edilmelidir. Bunun dışında, ilk düzenlenen yapı tatil tutanağı sonrasında, idari makamlar tarafından düzenlenen her suç tutanağının TCK 203/1 maddesinde yazılı mühür bozma suçunu oluşturduğu sanığın hukuka aykırı nitelikteki her eylemi müeyyide altına alındığı gözden uzak tutulmamalıdır.
    Ayrıca suça konu taşınmaz üzerinde yapılan her türlü inşaat faaliyetinin iddianame düzenlendikten sonra gerçekleşmesi durumunda ayrı bir imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
    Bu itibarla sanığın aynı taşınmaz üzerinde, gerçekleştirdiği binanın yapımına ilişkin, kesinleşmiş hükme dayalı CMK’nın 223. maddesi uyarınca sanık hakkında verilen kamu davasının reddine ilişkin hükmün onaması gerektiği nedenle, Yüksek Dairece verilen bozma kararının kaldırılması istemiyle anılan karara itiraz edilmiştir.
    SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya kapsamında göre,
    1-İtirazımızın KABULÜNE,
    2-Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 31/10/2014 gün ve 2013/26255 Esas, 2014/31318 Karar sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
    3-Bursa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/06/2012 tarih ve 2012/359 Esas ve 2012/821 Karar sayılı kesinleşmiş hükme dayalı ve mükerrer olduğu anlaşılan ve CMK’nın 223. maddesi uyarınca sanık hakkında verilen kamu davasının reddine ilişkin ilamının ONANMASINA
    4-İtirazımız yerinde görülmediği takdirde, dosyanın incelenmek üzere, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi, itirazen arz ve talep olunur." isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
    II- İTİRAZIN KAPSAMI
    İtiraz, imar kirliliğine neden olma suçundan, sanık H.. Y.. hakkında verilen davanın reddine dair kararın bozulmasına dair, Dairemizin 31/10/2014 tarihli kararına ilişkindir.
    III- KARAR
    Sanık hakkında, suça konu yer ile ilgili olarak 24.04.2008 tarihli yapı tatil zaptı uyarınca 14.04.2011 tarihinde düzenlenen iddianame ile yapılan yargılamada, Bursa 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/489 Esas sayılı dosyası ile karar verildiği ve hükmün kesinleştiği, aynı yer ile ilgili olarak 25.12.2008 tarihli yapı tatil zaptı uyarınca açılan davada suç tarihinin, ilk iddianame tarihinden önce olması nedeniyle hukuki kesintinin oluşmaması ve ilk tutanaktan sonra bir suç işleme kararının icrası kapsamında inşaata devam edilmesi karşısında, önceki kesinleşmiş ceza miktarı üzerinden, "zincirleme suç" hükümlerine göre yapılacak artırım kadar cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilerek;
    Dairemizin 31.10.2014 tarih ve 2013/26255 Esas 2014/31318 Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 29.01.2015 tarihinde üye Necati Meran’ın itirazın kabulü gerektiği yönündeki görüşüyle oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY:

    TCK’nın 184. maddesinde yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişinin cezalandırılması öngörülmüştür.
    İmar Kanununun 5. maddesinde, bina, “kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarıyan, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılar” olarak tanımlanmış, “Yapı” kavramı ise, “karada ve suda, daimi veya muvakkat, resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik (hareketli) tesisler” olarak ifade edilmiştir.
    TCK’nın 43. maddesinde ise, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedileceği öngörülmüştür.
    Sanığın kastı ruhsatsız bina yapmaktır. Bina yapılıncaya kadar, binayı tamamlamaya yönelik gerçekleştirilen her inşa faaliyeti, aslında ruhsatsız bir binanın yapım eylemidir. Ortada ruhsatsız bina yapılması kararının icrası kapsamında işlenen birden fazla binanın tamamlanması değil, bir binanın tamamlanmasına yönelik inşa işlemleri vardır. Belediye ya da yetkili merciler tarafından tutulan yapı tatil tutanakları, Kanuna aykırı olarak yapılan bir eylemin tespit işlemi ve bunun belgelendirilmesidir.
    Yapı tatil tutanağı tutulmuş olmasa bile binanın yapımı aşamasındaki her inşa faaliyeti zaten belli bir sürece yayılmış olacağından, örneğin temel ile duvarların çıkılması, çatının yapılması bile değişik zaman kavramı içinde işlenmiş ayrı birer bir suç hareketi olarak kabul edilebileceğinden, zincirleme suç hükümlerinin yapı tatil tutanaklarından sonra faaliyete devam edilmesi ile nitelenmeden her tamamlanmış bina hakkında uygulanması gerekir ki bu mümkün değildir. Zira ortada 184/1. madde hükmünde öngörüldüğü üzere bir binanın yapımı suç kabul edilmiş olduğundan, bina tamamlanıncaya kadar her yapı ve inşa faaliyeti tek suça vücut verir. Ancak yapı tatil tutanağı ya da tutanaklarından sonra, iddianame ile dava açılıp belli bir hukuki kesinti oluşmaksızın binanın yapımına devam edilmişse, bu durumda sanık hakkında, suç işlemeye yönelik ısrarı nedeniyle TCK’nın 61/1. maddesinde öngörülen ölçütlerden “suçun işleniş şekli ve failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı”na dayanılarak cezanın belirlenmesi ve alt sınırdan uzaklaşılarak verilmesi söz konusu olabilir.
    Ayrıca, sanığın ruhsatsız bina yapma suçuna ilişkin yapı tatil tutanaklarından sonuncusuna/sonraki tutanağa dayanılarak açılan kamu davasının yargılaması sonucunda verilen hüküm kesinleştikten sonra, aynı binanın yapımı sırasında düzenlenen önceki tutanaklar hakkında açılmış davalardan ayrıca TCK’nın 184. maddesi uyarınca ceza verilip 43. madde uygulandıktan sonra, cezanın yalnızca 43. madde artırımı kadar verilmesi, aslında tek suç oluşturan eylemden, suçun zincirleme işlendiği kanaatiyle birden fazla cezalandırılması anlamına gelecektir. Bu yaklaşımın hukuka uygun olmadığını, bina tamamlanıncaya kadar yapılan inşa faaliyetlerinin değişik ya da aralıklı zamanlarda olsa dahi tek suç oluşturacağını, inşa faaliyetleri hakkında iddianame ile dava açılıp hukuki kesintiden sonra gerçekleşen binanın yapımına devam eylemlerinin ise ayrı suç oluşturacağını düşündüğümden, aynı binanın yapımına ilişkin, kesinleşmiş hükme dayalı CMK’nın 223. maddesi uyarınca verilen red kararının onanması gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi