9. Hukuk Dairesi 2015/3927 E. , 2015/10447 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ücret alacağı ve ücret ile yıllık ücretli izin alacağına ilişkin günlük net %1 gecikme zammı alacağı, yıllık ücretli izin alacağı ile yıpranma ikramiyesi alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı işçi, davalı şirket ile 23.12.1998 tarihinde 01.01.1999 başlangıç tarihli asgari 4 yıllık iş sözleşmesinin imzalandığını, şirkette kurum müdürü olarak çalışmaya başladığını, kararlaştırılan ücretlerin, yıpranma ikramiyesinin ve gecikme faizlerinin ödenmemesi ve yıllık ücretli izinlerinin kullandırılmaması sebebiyle haklı olarak iş sözleşmesini feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ücret alacağı, ücret alacağı ve yıllık ücretli izin alacağını ilişkin günlük net %1 gecikme zammı, yıllık ücretli izin alacağı, yıpranma ikramiyesinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davacının davalı şirkette işçi olarak hiç bir dönemde çalışmadığını, şirketin kurucu ortağı olduğu, 12.03.2004 tarihinde şirket hisselerini ..."a devredene kadar şirketin ortağı olması nedeniyle ... mensubu olduğundan prim ödemelerinin ... yapıldığını, taraflar arasında işçi ve işveren sıfatı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, ... ile müdür olarak görev alan davacı arasında imzalanan 18/03/1999-18/03/2000 tarihleri arasında geçerli sözleşme ve ekinde davacı ile davalı ..."ın imzasının bulunduğu 23/12/1998 tarihli protokolün ibraz edildiği, yapılan incelemede protokolün sözleşme olarak nitelendirildiği ve sözleşmenin ...na sunulacak resmi sözleşmelerdeki özel şartlar bölümüne ilave olarak hazırlandığının belirtildiği, sözleşme süresinin 4 yıl olarak kararlaştırıldığı, davacının aylık ücretinin 1.000 TL olduğu, yıllık ücret artışının %25 ve her yıl Ocak ayının 1. gününden geçerli olduğu, davalı şirketin davacının ücretlerinin ödememesi durumunda her bir aylık maaş ve her bir gün izin ücretini günlük net %1 gecikme faizleriyle birlikte (ait olduğu yıla ait yıllık zamlanmış halleriyle) ve yıpranma ikramiyesi olarak 50.000 TL nın ödeneceği, davalı ..."ın şahsen ödemeyi de taahhüt ettiği, sömestr tatillerinde 7 gün, yaz tatillerinde 15"er günden 30 gün olmak üzere toplam yılda 37 gün yıllık izin ve 1,25/30 günlük yıllık izin ücretinin kararlaştırıldığı, ayrıca ... gönderilen sözleşmeler kapsamında davacının iş sözleşmesi kapsamında çalıştığı ve haklı olarak iş sözleşmesini feshettiği gerekçesiyle isteklerin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı yasal süresi içinde taraflar temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2 -Davacı vekili 13.03.2009 tarihli dilekçe ile dava konusu miktarları arttırma yönünde ıslah talebinde bulunmuş, davalı vekili yasal süresi içinde ıslaha karşı zamanaşımı defini ileri sürmemiştir. Davalı vekili 11.09.2012 tarihli celsede sözlü olarak zamanaşımı defini ileri sürmüş, mahkemece zamanaşımı defi yönünde ek rapor alınmak suretiyle ve zamanaşımı define itibar edilerek karar verilmiştir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir.
1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Islaha kaşı zamanaşımı definin ileri sürüldüğü 11.09.202 tarihinde 6100 sayılı HMK yürürlükte olup, ilgili Yasaya göre süresi geçtikten sonra zamanaşımı defi ancak davacının açık muvafakati ile yapılabilir. Somut olayda davacının açık muvafakati olmadığına göre davalı vekili tarafından ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı define değer verilmesi hatalıdır.
Dosya içinde yer alan 29.01.2009 tarihli bilirkişi raporu bir değerlendirmeye tabi tutulmalı ve taraflar arasında protokolle kararlaştırılan günlük net 1 gecikme faizinin cezai şart niteliğinde olduğu kabul edilerek indirim husus da düşünülmek suretiyle bir karar verilmelidir.
Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 12/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.