Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/718
Karar No: 2019/131
Karar Tarihi: 12.02.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/718 Esas 2019/131 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/718 E.  ,  2019/131 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “imzaya itiraz” talebinden dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince açılmamış sayılmaya dair verilen 17.04.2014 tarihli ve 2012/1183 E., 2014/361 K. sayılı karar, borçlu vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 13.11.2014 tarihli ve 2014/18754 E., 2014/27067 K. sayılı kararı ile;
    “...Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurarak imzaya ve borca itiraz ettiği. yapılan yargılama sırasında borçlu vekilinin 09.05.2013 tarihli celseye gelmediği, mazeret de bildirmediği gerekçesi ile dosyanın HMK"nun 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verildiği, dosyanın 15.05.2013 tarihinde yenilenmesinin ardından borçlu vekilinin bu defa da 17.04.2014 tarihli duruşmaya gelmediği ve ikinci kez takipsiz bırakılmış olması sebebi ile HMK"nun 150/6. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmektedir.
    Borçlu vekili, 17/07/2014 tarihli son duruşma için UYAP üzerinden 16.07.2014 tarihinde mazeret dilekçesi gönderdiği, mazeret dilekçesinde aynı gün başka duruşmalarının bulunduğunu belirterek diğer duruşmalara ilişkin ilgili mahkeme tutanaklarını eklediği ve yokluğunda karar verilmesi talebini içeren dilekçeyi gönderdiği, alacaklı vekilinin mazereti kabul etmediğini belirtmesi üzerine mahkemece, davacının daha önceki mazeretlerinin benimsendiği ancak yargılamanın geride bıraktığı zaman ve aşama dikkate alınarak samimi bulunmayan mazeretin reddine karar verildiği görülmüştür. Davacı vekili mazeretini belgelendirmiştir. Her celseye ilişkin mazeret dilekçesinin kendi içerisinde değerlendirilmesi gerekir. Davacı vekilinin daha önce verdiği ve mahkemece kabul edilen mazeret dilekçelerinin olması, çakışmasında katkısı olduğu ispat edilemeyen, tensip ve duruşma tutanaklarına dayanan 16.4.2014 tarihli mesleki mazeret dilekçesini HMK"nun 29.maddesinde tanımlanan dürüstlük kuralına aykırı kılmaz.
    Bu durumda mahkemece, borçlu vekilinin mazeretinin kabulü ile yeni duruşma günü verilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken, HMK"nun 150/6. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir…”
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen "Geçici 3. madde" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı HUMK’un 2494 sayılı Kanun ile değişik 438/II. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    İstem, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan icra takibinde imzaya itiraz ile takibin iptali talebine ilişkindir.
    Borçlu vekili; alacaklı tarafından müvekkili aleyhinde yapılan takipte, takibe konu 31.07.2012 ödeme tarihli 15.000,00TL ve 31.08.2012 ödeme tarihli 12.000,00TL miktarlı senetlerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, bu hususun yapılan inceleme ile belli olacağını, müvekkilinin bonoların alacaklısı görünen Hasyılmaz şirketi ile hiçbir alışverişi olmadığını belirterek imzaya itiraz ile takibe konu senetler yönünden takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Alacaklı vekili; imzaların borçlu ... tarafından değil, onun yakını olan ve bilahare azledilen Haydar Güder tarafından atıldığını, Haydar Güder"in yetkili olduğu dönemde uyuşmazlık konusu çeklerin tanzim edildiğini ileri sürerek itirazın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece; borçlu vekilinin 17.04.2014 havale tarihli dilekçesi ile Manyas Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/117 E., Çanakkale Aile Mahkemesinin 2013/253 E., 2012/270 E., ve 2013/752 E. sayılı dosyalarındaki duruşmalarını gerekçe göstererek mazeretli sayılmasını talep ettiği ayrıca yokluğunda davanın kabulüne karar verilmesini de istediği, yargılamaya katılan alacaklı vekilinin, borçlu vekilinin mazeret isteğini kabul etmediği, yargılamanın geride bıraktığı zaman ve aşama ile alacaklı vekilinin de mazeretin reddine ilişkin görüşü birlikte değerlendirildiğinde 09.05.2013 tarihinde işlemden kaldırılan, bilahare 15.05.2013 tarihinde yenilenen ve davacı tarafın son oturuma katılmadığı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir
    Borçlu vekilinin temyiz itirazı üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
    Mahkemece önceki gerekçelere ek olarak; mahkemenin her sunulan dilekçeyi kendi içerisinde tutarlı olup olmadığını sınamaktan başka, birden ziyade mazeret dilekçelerini hedefini ve davanın makul sürede yargılama boyutuna olan toplam etkisini de açığa çıkartmak ve sonucuna göre hüküm kurmakla ödevli olduğu, davacının bir başka yerdeki duruşmalarını gerekçe göstererek hem tahkikat aşamalarını aksattığı, hem de davanın karar aşamasında olmasını hiçe sayarak duruşmalar arasında bireysel tercihini başka dosyalar için kullandığı, mazeret dilekçelerinin verilmesi ile geçirilen sürenin toplam süreye oranının davacı vekilinin mazeret kurumu ile temin edilmek istenen amacı aşar bir tutum izlediği, her mazeretin kendi dinamikleri içinde değerlendirilmesine ilişkin görüşün kabul edilebilirliğinin mazeretlerin yoğun, yaygın ve yargılamayı geciktirici olmaması koşulu ile mümkün olduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
    Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyize getirilmektedir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından davacı (borçlu) vekilinin 16.04.2014 tarihli mazeret dilekçesi ve ekindeki belgeler değerlendirildiğinde, mazeretin haklı olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davanın açılmamış sayılmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
    İcra mahkemesi yargılamasındaki ilkeleri düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK.) “yargılama usulleri” başlıklı 18. maddesinin birinci fıkrası icra mahkemesinde basit yargılama usulünün uygulanacağını düzenlemiştir.
    Basit yargılama usulüne ilişkin kurallar Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 316-322. maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan Kanunun 320. maddesinin 4. fıkrasında basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği düzenlenmiş ve 322. maddesinin 1. fıkrasında da bu Kanun ve diğer kanunlarda basit yargılama usulü hakkında hüküm bulunmayan hâllerde, yazılı yargılama usulüne ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.
    HMK"nın 150. maddesine göre usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen dava, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.
    HMK"nın 30. maddesinde ise; "Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür" düzenlemesi ile HMK"nın 150/2. maddesinde "geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez" hükmü yer almaktadır.
    Yukarıda yer alan hükümler birlikte değerlendirildiğinde; Anayasa"nın 141/son ve HMK"nın 30. maddelerine göre; "Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması" biçiminde açıklanan temel ilke çerçevesinde, davacının duruşmaya katılmama gerekçesi "geçerli bir özür" olarak kabul edilebilir ise yargılamaya devam edilmeli ve dosya işlemden kaldırılmamalıdır.
    Başka bir anlatımla hukuk yargılamasına ilişkin kurallar, yargılamanın düzenli yapılması ve hakkın olabildiğince çabuk elde edilmesi amacını gerçekleştirmek için getirilmiştir. İşte hakkın elde edilmesi için birer araç olan bu kurallar amaca uygun somut bir görevin varlığı hâlinde uygulama alanı bulurlar. Aksi hâlde, araçla ulaşılması istenilen amaç arasında gerçek ve esaslı bağın bulunmaması anlamsızlığı (şekilcilik) ortaya çıkarır. Mahkemelerin amacı, ne olursa olsun uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak değil, pozitif hukukun ölçüsünde, hakkı belirleyerek sonuca ulaşmaktadır.
    Bu nedenle geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen usul kuralları, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalıdır.
    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığın incelenmesinde, mahkemece borçlu vekilinin 17.04.2014 tarihli oturuma, aynı gün başka mahkemelerdeki duruşması nedeniyle katılamayacağı yönünde vermiş olduğu 16.04.2014 tarihli mazeret dilekçesinin davanın gereksiz yere uzatıldığı belirtilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Ne var ki borçlu vekilinin 16.04.2014 tarihli mazeret dilekçesinde Çanakkale Aile Mahkemesinin 2013/253 E., 2012/270 E., 2013/752 E., Manyas Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/117 E., sayılı dosyalarına ilişkin duruşması olması nedeniyle katılamayacağını, dosyanın tekemmül ettiğini ve yokluğunda karar verilmesini talep ettiği, ayrıca mazeret dilekçesi ekinde bulunan duruşma tutanakları fotokopisi sunmak suretiyle mazeretini belgelendirdiği, bu nedenle mahkemece kabul edilmeyen söz konusu mazeretin haklı bir nedene dayanması, mahkemece yaptırılan bilirkişi inceleme sonucunda raporların verilmiş olması ve yargılamanın geldiği aşama birlikte değerlendirildiğinde borçlu vekilinin davayı uzatma amacı ile mazeret dilekçesi verdiği sonucuna ulaşılamayacağından bu nedenle mazeretin kabul edilmesi gerektiği düşünülmeden, yazılı gerekçe ile davanın açılmamış sayılmasına dair verilen kararın usul kurallarının ruhuna ve özüne uygun düşmediği açıktır.
    Hâl böyle olunca yerel mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.  
    SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 366/III. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.02.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.




    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi