17. Hukuk Dairesi 2015/13093 E. , 2018/6621 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkillerinin desteğinin trafik kazası sonucu hayatını kaybetmesi nedeniyle 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı İ.M.M.S"den dava tarihinden itibaren avans faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sorumluluklarının araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın kısmen kabulü ile, davacılar eş ... için 18.000,00 TL, çocuklar ... için 8.000,00 TL, ... için 8.000,00 TL, ... için 8.000,00 TL, manevi tazminat takdirine, takdir olunan manevi tazminatların dava tarihi olan 27/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile poliçe limiti dahilinde davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç
edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, T.M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar lehine takdir olunan manevi tazminat miktarları az olduğu görülmüş ve poliçe limiti göz önünde bulundurularak hakkaniyete uygun manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
2)Bozma ilamının neden ve şekline göre davacılar vekilinin sair temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 02.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.