18. Hukuk Dairesi 2014/1208 E. , 2014/3075 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kovancılar Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 22/03/2013
NUMARASI : 2011/432-2013/139
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı H.. D.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu hükme yeterli değildir.
Şöyle ki;
1-2942 Sayılı Yasanın (4650 Sayılı Yasayla değişik) 11. maddesinin (f) bendi uyarınca arazi niteliğindeki taşınmaz malın kamulaştırma (değerlendirme) tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle kamulaştırma bedeli tespit edilir.
Yargıtay uygulamalarına göre, dikkate alınması gereken özel bir neden veya yanlış bulunmadığı takdirde ciddi istatistiki bilgilere dayandığı bilinen gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğünün münavebeye alınacak ürünler için değerlendirme yılına ilişkin ortalama verilerinin (dekar başına verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatı) değerlendirmeye esas alınması gerekir. Mahkemece yapılan keşif sonucu bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda, dosyada bulunan 2011 yılı gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğü verilerine göre domateste ortalama verim 5000 kg. iken 2500 kg; masraf 826 TL iken 833.5 TL; patlıcanda ortalama verim 1750 kg. iken 1600 kg; karpuzda ortalama verim 2500 kg. iken 2350 kg alındığı anlaşıldığı halde mahkemece yönteme aykırı biçimde bedel tespiti yapan bilirkişi raporu dikkate alınarak fazla kamulaştırma bedeline hükmedilmesi,
2-Davalılardan H.. D.. kendisini vekille temsil ettirdiği ve 13.02.2013 tarihli celsede Av.O. N.."ın vekilliğine karar verilmiş olmasına rağmen vekilinin adının gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi,
3-Davada kendisini vekil ile temsil ettiren davalı H.. D.. lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikleri F. D.. ve H.. D.."ın zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözününde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.