17. Hukuk Dairesi 2015/17293 E. , 2018/5922 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... Emeklilik ve Hayat AŞ vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı sigorta sözleşmesinin teminat kapsamının 19.12.2011 - 19.12.2012 tarihleri arasında olduğunu, sigorta primini sözleşmenin yapıldığı tarihte peşin olarak ödediğini, poliçe teminatı kapsamında bulunan tehlikeli hastalıklardan Multiple Skleroz (MS) hastalığına yakalanmış olduğunu, poliçe tanzim tarihinden 4 aydan fazla bir süre sonra hastalık belirtilerini gösterdiğini, 2012 Haziran ayında da davacıya kesin tanı konulduğunu, davalı sigorta şirketinin; tehlikeli hastalık olan Multiple Skleroz (MS) hastalığına davacının 2003 yılında yakaladığını sigorta firmasının teminat bedelini ödemediğini beyan ederek davacının, davalı sigorta şirketinden sigorta sözleşmesi kapsamında taahhüt ettiği 30.000,00 TL teminat bedeline işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı sigortalının tazminat talebi üzerine müvekkili sigorta şirketi tarafından yapılan incelemede sigortalının 2003 yılında rahatsızlığına ilişkin tetkikler yapıldığı ve tedavi gördüğü anlaşılarak tazminat talebinin poliçe teminatı kapsamı dışında kaldığının tespit edilerek tazminatın ödenmesinin mümkün olmadığının sigortalıya bildirildiğini beyanla, haksız ve hukuki mesnetten yoksun olarak açılmış davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre ... Kurumu 3. Tıp ihtisas Kurulunca verilen raporda davacının poliçe tarihinden önce hastalığına ilişkin semptomlarının baş gösterdiği, ancak kesin tanı konulmadığı, mevcut belgelere göre MS tanısının sigorta tarihinden sonra konulduğu, hatta sigorta başlangıç tarihinden itibaren ilk 90 günden sonra 29/03/2012 tarihinde kronik seyirli olduğunun belirlendiği, davalı sigorta şirketinin ... Kurumu
Raporu karşısında davacı sigortalının hastalığını bildiğine ve gizlediğine dair somut kanıtlar ortaya koyamadığı, meydana gelen hastalığın sigorta poliçesi kapsamında bulunduğu anlaşıldığından benimsenen ve bu yönlere işaret eden raporlar ışığında davanın kabulüne, 30.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş hüküm davalı ... Emeklilik ve Hayat AŞ vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Yaşama Destek Sigortası poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan araştırma inceleme hüküm vermeye yetkili değildir.
TTK’nın 1290. maddesine göre sigorta şirketinin sorusu üzerine sigortalı, sözleşmesinin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlü olup, sigortalı tarafından var olan hastalık kasten bildirilmemiş ise sigortacının sözleşmeden cayma hakkı söz konusudur
Somut olayda; Davacı ile davalı arasında tehlikeli hastalıkları da kapsayan yaşama destek sigortası imzalanmış olup, sigorta bilgilendirme formunun 2.5 maddesinde de “MS hastalığının teminat kapsamında olduğu, muhtemel MS ve MS"i düşündüren ancak tanı koydurucu olmayan izole nörolojik semptomları teminat dışı olduğu, tehlikeli hastalıklar teminatının, kasden gerçeğe aykırı veya eksik beyanda bulunulduğunun tespit edilmesi halinde riziko gerçekleşmiş olsa bile sigortacının cayma hakkı olduğu“ hususu düzenlenmiştir.
Sigortalının poliçe tanziminden sonra MS tanısı aldığı anlaşılmaktadır.
Davalı sigorta firması da davacının MS hastalığına ilişkin belirtilerinin sigorta sözleşmesinin imzalanmasından önce 2003 yılında göstermeye başladığı, davacı sigortalının söz konusu hastalığa ilişkin belirtilen olduğunu bilmesine rağmen kasden gerçeğe aykırı veya eksik beyanda bulunarak söz konusu hasatlıktan bahsetmediği gerekçesi ile cayma hakkını kullandığını beyan etmiştir.
Dosya kapsamında bulunan ... ... 3. İhtisas Dairesi"nin 05.12.2014 tarihli raporunda;"davacı sigortalının
hastalığına ait bulguların 2009 yılından itibaren belirginleştiğinin, 29.03.2012 tarihli kranial MR raporuna göre hastalığının kronik seyirli olduğu ve eski ataklarının da olduğunun anlaşıldığının, kişinin 19.12.2011-19.12.2012 tarihleri arasındaki yaşam destek sigortası yaptırdığının, bu tarih öncesinde kişide hastalığın semptomlarının bulunduğunun, ancak tanı konulmamış olduğu, mevcut belgelere göre MS tanısının sigorta tarihinden sonra konulduğunun tesbit edildiği”, Özel Sigortalar Uzmanı ... tarafından tanzim olunan bilirkişi raporunda da; "gerek kanun ve gerekse de poliçe genel şartı gereğince bu hastalığını bildiği halde sakladığını ortaya koyan hiçbir delil tespit edilemediğini, davacı sigortalının MS hastalığının varlığını sigorta şirketi ile aralarında akdedilen poliçe sırasında gizlediğine ilişkin bir bulguya rastlanmadığını, davacı sigortalının MS hastalığının mahkemece alınan ... kurumu raporu ile sigorta tarihinden sonra konulduğuna, davalı sigorta şirketinin teminat limiti kapsamında sigortalıya karşı sorumlu olduğu sonuç ve kanaatine vardığı” belirtilmiştir.
Poliçede yer alan MS hastalığının teminat kapsamında olduğu, muhtemel MS ve MS"i düşündüren ancak tanı koydurucu olmayan izole nörolojik semptomların teminat dışı olduğuna ilişkin özel şart göz önüne alındığında, davacının MS hastalığı belirtilerini poliçenin düzenlendiği tarihte gizlediği ve davalı sigorta şirketine bildirmediği anlaşılmaktadır.
Sözleşme öncesinde mevcut olan semptomların, ... raporunda da belirlenen semptomlar ile poliçede belirlenen muhtemel MS ve MS"i düşündüren ancak tanı koydurucu olmayan izole nörolojik semptomlar olup olmadığı yönünde mahkemece ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 05.06.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.