17. Hukuk Dairesi 2015/11977 E. , 2018/5902 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
.
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm davacılar vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, 03.10.2009 tarihinde davalıların sürücü, işleten, zorunlu mali sorumluluk sigortacısı oldukları aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda davacıların kızları ..."nın hayatını kaybettiğini, davalı sürücünün kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğunu, davacıların kızlarının ölümünden dolayı derin ızdırap ve elem içinde bulunduklarını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL maddi tazminatın davalılardan ve 20.000,00"er TL manevi tazminatın sürücü ve işletenden kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle müştereken ve müteselsilen tahsilini dava ve talep etmiştir.
Davalı ... vekili, kusura itiraz ederek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...Ş vekili, davacılara ödeme yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., işleten sıfatı bulunmadığından bahisle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 5.698,17 TL, davacı ... için 3.702,17 TL olmak üzere toplam 9.400,35 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı ...Ş için poliçe limitiyle sınırlı olmak ve dava tarihi olan 27/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizinden sorumlu olmak koşuluyla, diğer davalılar yönünden olay tarihi olan 03/10/2009 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak
davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacı ... için 10.000,00 TL, davacı ... için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 03/10/2009"dan itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılar ... ve ..."dan alınarak davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı , olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, T.M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar lehine takdir olunan manevi tazminat miktarının az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 06.06.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.