15. Ceza Dairesi 2017/8148 E. , 2019/12383 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK"nın 158/1-j-son, 62, 52/2-4 ve 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
Sanığın nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu’nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin; sanığın yokluğunda verilen mahkumiyet hükmünün tebliği için sanığın sorgusunda beyanı alınırken bildirmiş olduğu en son adresi esas alınarak doğrudan "mernis adresi" ibareleri ile çıkarılan ve Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince tebliğ edilmesinin usule aykırı olmasından dolayı yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı, bu nedenle sanık müdafiinin 21/03/2014 tarihli dilekçesi ile yaptığı temyiz talebinin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Sanığın, Yapı Kredi Bankası’ndan çekeceği krediye teminat olmak üzere, daha önceden ticari ilişkide bulunduğu katılan ... adına 22/12/2010 düzenleme, 18/03/2011 vade tarihli, 8.500 TL bedelli sahte senedi düzenleyerek bankaya ibraz ettiği, sanığın çekmiş olduğu kredi taksitlerini ödememesi üzerine banka tarafından suça konu senede dayalı olarak katılan aleyhine başlatılan icra takibi kapsamında katılanın senetteki imzaya itiraz ettiği, yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda senetteki imzanın katılana ait olmadığının tespiti üzerine itirazın kabulüne karar verildiği, sanığın bu şekilde atılı suçu işlediği iddia edilen olayda;
Sanık ile katılan arasında daha öncesinde ticari ilişki bulunduğunun, bu ilişki kapsamında zaman zaman katılanın sanığa senet verdiğinin sanık ve katılan anlatımlarından anlaşılması karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, sanık ile katılan arasında suça konu senedin düzenlenmesine sebebiyet verecek bir ticari ilişki bulunup bulunmadığı hususunun her iki şahsa ait ticari işletmelerin defter ve belgeleri üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile araştırılıp, suça konu senet üzerindeki yazı ve imzaların suç tarihi itibariyle katılan ..."ın yanında çalışanlara ait olup olmadığının belirlenmesi, ayrıca suça konu senedin kredi alınmasına teminat olarak katılan bankaya verildiğinin iddia edildiği, sanığın senedi katılan bankaya hangi tarihte ibraz ettiğinin belirlenmemiş olduğu ve önceden doğan borç için sonradan yapılan hileli hareketlerin dolandırıcılık suçuna vücut vermeyeceği de nazara alınarak, suça konu senedin kredinin kullanımı sırasında mı, yoksa kredi kullandırıldıktan sonra mı verildiği, senedin banka kayıtlarına hangi tarihte geçtiği, borcu karşılamaya yeterli başkaca bir teminat alınıp alınmadığı, alınmış ise kredi miktarı ile teminat olarak gösterilip takipte sorun yaşanmayan çek ve senet bedelleri ve kredinin sanığın hesabına ne zaman aktarıldığı hususlarının katılan bankadan sorularak suç tarihinin tespit edilmesi, var ise senet teslim makbuzu v.b. gibi belgeler ile ilgili kayıt asıllarının ya da onaylı suretlerinin getirtilip dosyaya eklenmesi, kredi borçlarına ilişkin ödemelerin miktarları net olarak belirlenip, sanığın suç işleme kastıyla hareket edip etmediğinin karar yerinde tartışılmasından sonra, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabul ve uygulamaya göre de;
5237 sayılı TCK"nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (j) ve (k) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise; o takdirde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde, asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurmak suretiyle fazla adli para cezası tayini,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, hükmün BOZULMASINA, 20/11/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.