13. Hukuk Dairesi 2016/11696 E. , 2019/458 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalıdan 05.03.2012 tarihinde dava konusu otomobili ikinci el olarak satın almış olduğunu, bu otomobilin kapı çerçevelerinde boya atma ve kabarması sorunu ortaya çıkması nedeniyle yetkili servise başvurulduğunu ve garanti kapsamında işlem yapıldığını, daha sonra aynı sorunun tekrarı üzerine başvurulan servisler tarafından kapıların değişmesi gerektiği aksi takdirde sorunun yineleyeceği bilgisinin verilmesi üzerine aracın ayıplı olduğunun öğrenildiğini, davalıya yapılan başvurunun menfi neticelenmesi üzerine başvurulan icra takibine de davalı tarafça haksız yere itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini dilemiştir.
Davalı ilk derece yargılama makamına sunmuş olduğu yanıt dilekçesi ile dava konusu aracın ayıplı olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile ... 25. İcra Dairesinin 2014/12224 esas sayılı icra dosyasındaki itirazın iptali ile takibin aynen devamına İcra inkar tazminatın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkemede, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını, ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, .../ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, ... 2011, s.472).
Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Yine HMK.nun 27.maddesinin 2. bendi c bölümünde de, hukuki dinlenilme hakkının “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır. Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, ilk derece yargılama makamınca hüküm gerekçesinde önce görüşüne başvurulan bilirkişi raporu sonrasında ise dava dilekçesi özet olarak tekrar edilmiş ve ardından sadece “..yapılan itirazın haksız olduğu anlaşıldığından..” açıklaması/gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de davalı tarafın iptali istenen itirazlarının haksızlık gerekçeleri açıklanmadan ve hükme esas alınan ve fakat davalı yan itirazına uğramış bilirkişi raporuna neden değer atfedildiği de belirtilmeksizin davanın kabulü cihetine gidildiği anlaşılmaktadır. Sonuç itibariyle, her hangi bir açıklama ve gerekçe içermeyen ve bu haliyle de yasanın aradığı anlamda ve denetime uygun gerekçeli bir kararın mevcut olmaması nedeniyle, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olmayıp bu husus bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.